Anadolu’nun Saklı Krater Gölü: Karagöl

Beyşehir’e bağlı Kurucuova Mahallesi’nin 15 kilometre güneybatısında, Anamas Dağları üzerinde yer alan Karagöl, 2.625 metre rakımda, yalnızca 15 dekarlık bir alanda ziyaretçilerini karşılıyor. Kar suları ile beslenen bu krater gölü, koyu renkli görüntüsü nedeniyle “Karagöl” olarak adlandırılmış.

Batı yakası sarp kayalıklarla çevrili gölde, yılın dört mevsimi kar ve buz tabakaları görmek mümkün. Özellikle zirveden Beyşehir Gölü’ne uzanan manzara, bölgeyi ziyaret eden doğaseverler için eşsiz bir deneyim sunuyor.

Doğaseverlerin Yeni Rotası

Son yıllarda Karagöl, sadece Beyşehir’de yaşayanların değil, çevre illerden gelen yürüyüşçülerin de ilgisini çekiyor. Beyşehir Doğa Yürüyüşleri Grubu tarafından düzenlenen geleneksel yürüyüşler, Karagöl’ün popülerliğini artırmış durumda.

Hatta doğaseverler, gölün kıyısına yerleştirdikleri anı defteri ile ziyaretçilerin hislerini kayıt altına alıyor. Kekik kokuları, kuş sesleri ve endemik bitkiler eşliğinde gerçekleşen yürüyüşler, bölgenin doğal zenginliğini öne çıkarıyor.

Güldede Efsanesi ve Adak Geleneği

Karagöl yalnızca manzarasıyla değil, efsaneleriyle de biliniyor. Yörede “Has Güller” olarak anılan gölün çevresi, uzun yıllardır köylüler için dilek ve adak yeri olarak kabul ediliyor.

Özellikle çocuk sahibi olamayan aileler, gölün yakınındaki dilek pınarına gidiyor. Burada su içiliyor, tahıl veya bozuk para bırakılıyor, ardından uğurlu olduğuna inanılan ardıç ağacına bez parçaları bağlanıyor. Geleneklere göre, pınardan çıkan tahıl tanesi dileğin gerçekleşme şekline işaret ediyor.

İnanca göre, adak sonrasında rüyasında Güldedeyi gören kişinin dileği kabul ediliyor. Güldede’nin, dağdaki gülleri yetiştiren ve bakımını yapan manevi bir şahsiyet olduğuna inanılıyor.

Endemik Bir Hazinenin Ana Vatanı: Dedegül Çiçeği

Dedegül Dağı yalnızca efsaneleriyle değil, endemik bitkileriyle de dikkat çekiyor. Dünyada yalnızca bu bölgede yetişen Dedegül Çiçeği, 2000-2500 metre rakımlarda açan pembe, kokulu ve çok yıllık bir bitki.

Temmuz ortasından Ağustos sonuna kadar çiçeklenen bu bitki, hem botanikçiler hem de doğa fotoğrafçıları için büyük bir ilgi kaynağı. Dağın ismiyle özdeşleşen bu çiçek, yöre kültüründe kutsal kabul edilen Güldede ile ilişkilendirilerek bölge halkının inançlarında yerini almış.

Doğa ve İnancın Kesiştiği Zirve

Bugün Dedegül Dağı, yalnızca tırmanış rotaları ve yürüyüş parkurları ile değil, aynı zamanda barındırdığı efsaneler ve endemik bitkilerle de bölgeyi özel kılıyor. Karagöl’ün koyu suları, Güldede’nin mistik hikâyeleri ve Dedegül çiçeğinin eşsiz kokusu, bu dağa gelenlere hem doğayla hem de inançla iç içe bir deneyim sunuyor.