Torosların eteklerinden doğup Konya Ovası’na hayat veren Çarşamba Çayı, tarihi boyunca hem doğal güzellikleri hem de stratejik önemiyle dikkat çekti.

Osmanlı ile Karamanoğulları arasında sınır olmuş bu akarsu, bugün Bozkır ve çevresine can suyu olmaya devam ediyor.

Konya’nın Bozkır ilçesi, sadece tarihi dokusuyla değil, içinden geçen ve bölgeye hayat veren Çarşamba Çayı ile de öne çıkıyor.

Orta Torosların batı sınırındaki Geyik Dağları’ndan doğan bu akarsu, yaklaşık 100 kilometrelik yolculuğunda hem tarihi hem de doğal açıdan önemli bir rota çiziyor.

Tarihi kaynaklar, Osmanlı ve Karamanoğulları döneminde Çarşamba Çayı’nın zaman zaman iki devlet arasında sınır görevi gördüğünü aktarıyor.

En önemli kaynağı, Sarıot Gölü’nden beslenen Aygır Pınarı olan çay, Kuruçay, Kayapınar Söğüt ve Çökelez gibi derelerden aldığı sularla güçleniyor.

Karacahisar, Sorkun, Dere ve Çağlayan gibi yerleşim yerlerini aşan çay, ilçe merkezini geçtikten sonra Su Çatı, Mavi Boğaz ve Beyşehir-Suğla Gölleri’nden gelen sularla birleşerek Kozdere’ye ulaşıyor.

Karstik kaynaklardan beslenen Çarşamba Çayı, zaman zaman taşkınlar yaşatsa da Çumra ve Bozkır için adeta hayat kaynağı.

Doğaseverler için de cazip bir rota olan Çarşamba Çayı, özellikle Mavi Boğaz bölgesinde yürüyüş yapmak isteyenlere eşsiz manzaralar sunuyor.

Yolu Bozkır’a düşenler, çayın serin suları eşliğinde hem tarih hem doğa ile iç içe bir keşif deneyimi yaşayabilir.

İster kültürel bir gezi ister doğa yürüyüşü olsun, Çarşamba Çayı’nın kıyısında atacağınız her adım sizi geçmişin izlerine ve Torosların saklı güzelliklerine götürecek.