Yaylalarıyla meşhur Konya'nın Ahırlı ilçesi, doğa tutkunlarını büyüleyecek yeni bir güzelliğe ev sahipliği yapıyor: Sülek Yaylası. İlçe merkezine yaklaşık 25 kilometre uzaklıkta yer alan bu muhteşem yayla, doğusundaki Dipsiz Göl ve batısındaki Küçük Sülek arasında uzanan vadiler, düzlükler ve çıplak tepelerle geniş bir coğrafyaya yayılmış durumda.

Sülek Yaylası’nın en dikkat çekici özelliklerinden biri su kaynaklarının bolluğu. Beşpınar ve Boylas adlarıyla bilinen doğal pınarları, buz gibi ve lezzetli sularıyla hem göçerlerin hem de ziyaretçilerin favorisi. Yaylanın ortasından geçen küçük dere, çevreye hayat katarken; yaz aylarında bile güneşin sıcaklığını hissettirmeyen havası, gece saatlerinde ise adeta serinlikte yarışa giriyor.

Yaylacılık Geleneği ve Hayvancılığın Merkezi

Sülek Yaylası, geniş alüvyonlu düzlükleri ve otlaklarıyla küçük ve büyükbaş hayvancılığa çok elverişli. Bölgenin 10.000’den fazla koyun ve 1.000'den fazla büyükbaş hayvanı besleyebilecek kapasitede olduğu belirtiliyor. Osmanlı döneminde orduya at yetiştirilmesiyle de tarihi bir öneme sahip olan yayla, geçmişte Ahırlı'dan gelen 15-20 civarındaki göçer aile tarafından aktif olarak kullanılıyordu.

Yaylanın kuzey kesimleri ardıç ağaçları, batı tarafı ise çam ve ladin ormanları ile kaplı. Bu da hem doğal bir zenginlik hem de görsel bir şölen sunuyor.

Göçer Kültürünün Tanığı: Sülek Yaylası

1980’li yıllara kadar Manavgatlı Yörüklere kısıtlı olarak yayla kullanım hakkı verilmişken, Antalya bölgesinde turizmin gelişmesiyle birlikte buraya kalıcı göçler başladı. Ahırlılılar arasında eski rağbetini kaybeden yayla, artık ağırlıklı olarak Antalyalı Yörüklerin kullanımına geçmiş durumda.

Ancak yayla, doğası bozulmadan göçer kültürünü yaşatmaya devam ediyor. Torosların eteklerinde, serin havası, mis gibi kokan bitkileri ve geleneksel yaşamın izleriyle Sülek Yaylası, sadece bir doğa harikası değil, aynı zamanda bir kültür mirası.

Yayla Hikâyelerine Ortak Olun

Yolunuz Ahırlı yaylalarına düşerse, Sülek’te mola verin. Göçerlerin sofralarına konuk olun, dumanı üstünde yemeklerini tadın, asırlık hikâyelerini dinleyin. Belki de siz de bu unutulmaz coğrafyanın bir parçası olursunuz.