Günümüzde Karaman Caddesi, Hatıp yolu ve Kaşınhanı arasında sıradan bir mıntıka gibi görünen Alakova, aslında Konya'nın derin doğa tarihini içinde barındıran, adı kadar köklü bir geçmişe sahip.

Konya Kapalı Havzası’nın en çukur bölgelerinden biri olan bu alan, yaklaşık 10 bin yıl önce geniş bir göl ile kaplıydı. Bu göl, o dönemlerde ortalama 15-20 metre derinliğe sahipti. Ancak zamanla iklimin değişmesi, yağışların azalmasıyla birlikte göl kurudu ve geriye geniş bataklık alanlar kaldı. Alakova da bu kuruyan su kütlelerinin en karakteristik örneklerinden biri olarak dikkat çekiyor.

Balıklarla Gelen İsim: Balıkova’dan Alakova’ya

Tarihi kaynaklar, bölgenin ilk adının "Balıkova" olduğunu ortaya koyuyor. Yağışlı yıllarda Beyşehir Çayı’nın taşmasıyla oluşan geçici göllerin, Sarayköy’ün alçak eşiğini aşarak Mavi Boğaz ve Alakova Vadisi boyunca ilerlediği, burada balıkların barındığı su birikintileri oluşturduğu biliniyor. Bu biyolojik zenginlik, halk arasında "Balıkova" adını doğurmuş. Ancak zaman içinde ağız değişimleriyle bu ad, bugünkü şekliyle "Alakova" halini almış.

Tarih, Toprak ve Su Üçgeninde Saklı Kalan Bir Bölge

Alakova’nın hikâyesi yalnızca bir isim değişiminden ibaret değil. Aynı zamanda Konya’nın doğa yapısının zaman içinde nasıl dönüştüğüne de tanıklık ediyor. Bataklıktan tarım arazisine, gölden yerleşime evrilen bu coğrafya, doğayla iç içe geçmiş insan yerleşim tarihine dair eşsiz ipuçları sunuyor.

Bugün hâlâ Alakova adını taşıyan bir köy de bu topraklarda yer alıyor. Fakat çoğu kişi, bu ismin ardında yatan binlerce yıllık su ve balık izlerini bilmiyor.

Konya’nın Derin Belleği

Jeologların ve tarihçilerin dikkatini çeken bu bölge, Konya’nın sadece tarım ve sanayiyle değil, aynı zamanda suyla şekillenmiş kadim geçmişiyle de anılması gerektiğini gösteriyor. Alakova’nın sessiz toprağında saklı kalan bu geçmiş, keşfedilmeyi bekleyen bir zaman kapsülü gibi.