Kısa adı HİSDER olan Hikmet İlim ve Sanat Derneği’nin bu haftaki dinî sohbetinde “Vücutta Bir Et Parçası: Kalp” anlatıldı.
Filistinli genç talebe Amced Hawaşe’nin Kur’an-ı Kerim tilavetinden sonra İlâhiyatçı-Eğitimci Seyfettin Huca; sohbete başlarken Hz. Peygamber’in şu hadisini hatırlattı: “Şüphe yok ki helâl apaçık bellidir. Şüphe yok ki haram da apaçık bellidir. Bu ikisinin arasında bazı işler (şüpheli şeyler) vardır. Bunlar bir yönüyle baktığınız zaman helâle benzer, başka yönden baktığınız zaman harama benzer. İnsanların çoğu bunun helâl mi, haram mı olduğunu bilmez. Kim şüpheli şeylerden kendini korursa (takvalı davranırsa) o kişi dinini ve ırzını (isminin saygınlığını, şerefi ve itibarını) temiz tutmuş olur. Bu hususta kim gevşek davranırsa, sonunda o harama düşer. Bu durum, sürüsünü bir sultanın özel arazisinin kenarında otlatan bir çoban gibidir. O sürünün her an sultanın özel arazisine girme ihtimali vardır. Haberiniz olsun, her sultanın kendisine ait özel bir arazisi vardır. Allah'ın da kendisine ait kıldığı özel bir alanı vardır. Orası da haram kıldığı alandır. Agâh olun! İnsanın bedeninde bir et parçası vardır. Bu et parçası sâlih olduğunda, ıslah olduğunda bedenin ger bir organı sâlih olur. O ifsâd olduğunda bedendeki bütün organlar fesada uğrarlar. Uyanık olun! Bu et parçası kalptir."
KÖTÜLÜKLERDEN UZAK DURMALIYIZ
İnsanların çoğunun şüpheli şeylerin helâl mi, haram mı olduğunu bilmediklerine dikkati çeken eğitimci Seyfettin Huca, İslâm hukukunun temel kaidelerinden birisinin de “Kötülüklerin uzaklaştırılması, iyiliklerin elde edilmesinden daha öncelikli” olduğu kâidesi olduğunu belirterek “Öncelikle kötülükten uzak duracağız. Sonra iyilikleri alabildiğince almaya çalışacağız. Şüpheli şeylerden kendimizi korursak hem dinimizi temiz tutacağız, hem adımızı, şerefimizi, itibarımızı temiz tutmuş olacağız. Amma bu hususta gevşek davranılırsa, sonunda o harama düşer. Niye harama düşer? Çünkü o haram/haramlar konusunda hassasiyetini kaybetmiştir.” dedi.
ŞEYTAN VESVESE VEREREK İNSANLA OYNAR
İmam Gazâlî’nin “İhyâu Ul’umiddin” adlı eserinde kalple ilgili önemli açıklamalar yaptığını ve şeytanın, insan kalbine giriş yolları hakkında örnekler verdiğini hatırlatan Huca, Gazali’nin şu ifadelerine yer verdi: “Şeytanın kalbe giriş yolları vardır. Bunlar o kadar büyük ana yollardır ki üzerinde binlerse asker aynı anda yürür. Yâni şeytanın kalbimize girmesi için kocaman yolları, ana caddeleri vardır. Şeytan insanla oynar. Oynamalarından bir tanesi de şudur: Bazı insanlar, âyetleri ve hadisleri sevkedildiği mânânın dışında ele alır. Resulullah, “Şeytan, damarlarınızdaki kan vücudunuzda nasıl dolaşıp duruyorsa içinizde de öyle dolaşıp durur” buyuruyor. Bu hadisi İmam Gazâlî bize örnek veriyor. O zaman şeytanın varlığı nasıl bir varlık ki, insan vücudunda dolaşıyor. Bizim vücudumuza şeytan nereden giriyor? Herkesin kalbi şeytanın vesvese vermesine açıktır. Hiçbir kimse; “benim kalbime kötülük gelmez” diyemez. En seçkin insanların kalbi de şeytanların saldırısına açıktır. Resulullah, şeytanın vesvesesi konusunda bizi “Vesvese yapacak, vesveseye yol açacak davranışlar yapmayın. İnsanları vesveseye düşürmeyin.” şeklinde uyarıyor. Haramlara düşmemek istiyorsanız, haram olma ihtimali olan şeylerden sakınmalısınız. Ne zamana kadar? Onun haram olduğuna dair veya olmadığına dair kesin bilgi buluncaya kadar.”
“KALPLER ALLAH’I ANMAKLA MUTMAİN OLUR”
Kur’an’da “kalp” kelimesinin 135 kere tekrarlandığını ve o anlama gelebilecek başka kelimelerin de olduğunu belirten Huca, kalbin her an değişebilecek bir mahiyete sahip olduğunu ifade ederek Peygamber Efendimiz’in “Ey kalpleri çeviren, kalbimi senin dininde sabit kıl” duasını hatırlattı. Huca şunları dile getirdi: “Kalp mekanik bir âlet değildir. Kalbimiz kendimizin istediğimiz gibi yönlendirebileceğimiz bir organ değildir. Kalp beş duyu organı gibi de değildir. Peygamber Efendimiz, son evladı İbrahim öldüğü vakit ağlıyor. Sahabeler sorduğunda; “Gözyaşları Allah’ın rahmetinin eseridir” diyor ve ekliyor: “Göz yaşarır, kalp üzülür. Ama biz Rabbimiz’in razı olmadığı şeyler söylemeyiz.” Biz gözümüzü, kulağımızı sürekli koruyarak kalbimizi korumuş oluruz. Kalbi tek hamlede koruyamayız. Kalbi korumanın tek yolu gözü, kulağı, dili, mideyi ve tenasül uzvunu sürekli korumaktan geçiyor. Gazali der ki; şeytanın kalbe giriş yolu ve ana caddelerinden biri, öfke ve şehvet caddesidir, diyor. Kur’an-ı Kerim’de şehvet kelimesi “Herhangi bir şeye duyulan kontrolsüz istek, aşırı istek” demektir. Senin yanlışlar yapmana sebep olabilecek şeyler, şehvettir. “Uyanık olun! Şeytanı kalbinizin sınırlarında karşılamayın. Uzakta karşılayın. Böylece kalbinizi koruyabilirsiniz. Kur’an bize; “göz, kulak ve kalp yaptıklarından hesaba çekilecektir” diyor. Gözü, kulağı ve kazanç yollarını korumak gerekiyor. Ahmed bin Hanbel de, “Kalpler ancak helâl kazanç yemekle tatmin olur” diyor. Bizler kalplerimizi diri tutmanın yollarını aramalıyız. İsterseniz sohbetimizi bir ayetle tamamlayalım: “Dikkat edin! Kalpler Allah’ı anmakla mutmain olur.”
Konya Gençlik Merkezi’nde gerçekleştirilen sohbette, kendisine sorulan soruları da cevaplandıran eğitimci Seyfettin Huca’ya derneğin hediyesini, Hisder Başkan Yardımcısı Mustafa Dündar, eğitimci Hasan Özücan’la birlikte takdim etti.