Konya Milletvekili Ahmet Sorgun: “Darbeler asla meşru görülemez”

HİSDER’de 28 Şubat’ı değerlendiren Konya Milletvekili Ahmet Sorgun, “Darbeler asla meşru görülemez. Hangi amaçla yapılırsa yapılsın. Darbelerin bir amacı da Anadolu insanını, yerli ve milli olanı tasfiye hareketidir.” dedi

Hikmet İlim ve Sanat Derneği’nin bu haftaki Pazartesi Sohbetleri’nde “28 Şubat Darbesi” konuşuldu. 26. ve 27. Dönem Konya Milletvekili Ahmet Sorgun, “Darbeler genellikle halk iradesine karşı yapılır. Dış destek görmeden asla darbe yapılmaz. Hangi amaçla yapılırsa yapılsın darbeler asla meşru görülemez” dedi.

DARBELER ASLA MEŞRU GÖRÜLEMEZ

28 Şubat’ı tek başına veya postmodern bir darbe olarak ele almadıklarını, darbeler serisinin bir parçası olarak gördüklerini ifade eden Ak Parti Konya Milletvekili Ahmet Sorgun, “Sultan Abdülaziz’in bilekleri kesilerek hâl edilmesi, arkasından 31 Mart Vak’ası ve Cumhuriyet döneminde bir başbakan ile iki bakanın idam edilmesiyle sonuçlanan 27 Mayıs Darbesi, sonra 12 Mart Muhtırası ve olağanüstü hal dönemlerinin geçici hükümetleri.. 12 Eylül’ü hepimiz iliklerimize kadar yaşadık. Ben o zaman hukuk fakültesi son sınıf öğrencisiydim. Arkasından 28 Şubat’ı postmodern darbe olarak yaşadık. 15 Temmuz darbe girişimi değil, resmen bir işgal girişimiydi. Bütün darbelerin ortak özellikleri var. Darbeler genellikle halk iradesine karşı yapılır. Dış destek olmadan asla darbe yapılmaz. Darbelerin bir kazananları birde kaybedenleri olur. Darbelerin hemen hemen hepsinde kazananları küresel emperyalizm ve onun içerideki kemik yalayıcılarıdır. Kaybedeni millet olur. 15 Temmuz’un kazananı millet oldu. Kaybedeni darbeciler ve emperyalizm oldu. Hangi amaçla yapılırsa yapılsın darbeler asla meşru görülemez. Bizim ülkemize baktığımızda darbelerin bir amacı da Anadolu insanının saf dışı bırakılması, yerli ve milli olanı tasfiye hareketidir. Menderes’in idamında da bu oldu. 12 Eylül’de de bu oldu. 28 Şubat’ta da bu oldu.” dedi.

28 ŞUBAT’IN ÖNCESİ VE SONRASI YAŞANANLAR..

28 Şubat’a nasıl gelindiği ve darbenin dış destekle ilgili bağlantıları konusunda da açıklamalar yapan Sorgun, Anayol Hükümeti’nin düşmesinden sonra 6 Temmuz 1996’da Refahyol Hükümeti’nin kurulduğunu ve yaptığı çok önemli işlerden bir tanesinin de Havuz Sistemi olduğunu, bu sistemin patronlar ile iş dünyasının işine gelmediğini ve sömürgecileri çıldırttığını söyledi. Müslüm Gündüz, Fadime Şahin, Ali Kalkancı olaylarını hatırlatan ve Sincan’daki Kudüs Gecesi’nden sonra yürütülen tank ve zırhlı araçlarla demokrasiye balans ayarı yapıldığını kaydeden Sorgun, 28 Şubat 1997’de 9 saat süren MGK toplantısı ve sonrasındaki gelişmeleri de dile getirdi. Dindarların ordu ile bürokrasiden tasfiye edildiğini, kamu çalışanlarının fişlendiğini, bankaların 300 milyar dolar ve yukarısı rakamlarda hortumlandığını, irtica (İslâm) birinci tehdit olarak algılandığını, ikna odalarının kurulduğunu, gazete manşetlerini BÇG’nin belirlediğini kaydeden Sorgun, yaşanan başörtüsü zulmü, 8 yıllık zorunlu eğitim, yeşil sermaye, üst düzey askerlerin Haşim Bayram’la yaptığı diyalogları da kısmen dile getirdi.

KARANLIĞA KARŞI BİR MUMDA SEN YAK

Konya’dan da misaller veren Sorgun, vakıf ve derneklerin defterlerine üç yıl boyunca el konulduğunu hatırlatan Sorgun, kesintisiz eğitime karşı STK’lar tarafından hazırlanan “Karanlığa Karşı Bir Mumda Sen Yak! Çocuğunu İmam Hatip’e Gönder” afişlerinin otobüs ve tramvaylara asılmasına rağmen ertesi gün emniyet tarafından toplattırıldığını, bundan dolayı ve yargılandığını ve davânın üç yıl sürdüğü için zaman aşımına uğradığını dile getirdi. Sorgun, o dönemin Konya Valisi Namık Günel ve Konya Garnizon Komutanı Tümgeneral M. Kenzi Süner tarafından Kozağaç’ta ağaçların nasıl kurutulduğuna ve su şebekesinin ortadan kaldırıldığına dair açıklamalar da yaptı. Başörtüsü zulmüyle ilgili Av. Mustafa Atılgan’ın kaleme aldığı “Şubat Hikâyeleri” adlı kitapta teferruatıyla yer aldığını da belirtti. Sorgun, konuşmasını bir kaplumbağa fıkrasıyla son verdi.

KIYAMET TATBİKATI

6 Şubat 2023’de Kahramanmaraş Pazarcık merkezli meydana gelen ve büyük yıkımlara yol açan depremleri, Ramazan Sorgun’un çektiği fotoğraflar eşliğinde değerlendiren Milletvekili Sorgun, Kur’an-ı Kerim’de Zilzal, Hac ile birçok sûrede geçmiş toplumların helâk şekillerinin bir tanesinin de tatbiki olarak adlandırıldığına işaret ederek “Kıyâmet tatbikatı” olarak nitelendirdi.

Hatay/Altınözü ilçesinde 15 gün görevli olarak kaldığını ve Antakya, Maraş ve Antep’in ilçelerini de gezdiğini ifade eden Sorgun, “En büyük yıkım Antakya’da en fazla yıkım ise Amik Ovası ile Asi nehrine yakın olan bölgelerde. Yayladağı’nda ise hiç tahribat yoktu. Altınözü’de 2 bine yakın binada hasar vardı. Antakya merkezde hasar görmeyen bina nerdeyse yok. Eski ve yeni TOKİ’lerin yıkılmadığını bende müşahede ettim. Hatay’a vardığımızda sanki hayalet şehir gibiydi. Sicim gibi yağmur yağıyordu. Kimse yoktu ve o şehirde sanki hiç yaşamamışlar!” dedi. Sorgun “devlet nerede?” diyenlere şu cevabı verdi: “’Devlet nerede?’ diyorlar. Devlet bir organizasyondur. Bunun içerisinde hayırsever de var. Bunun içinde arama-kurtarma da var. Bunun içerisinde STK’lar da var. Bunun içerisinde aşevi, vâkıfı, derneği de var. Kızılay’ı da var, AFAD’ı da var. Bakanları ve belediyeleri de var. 6,4 büyüklüğündeki depremi bakanlar, milletvekilleri, bürokrat ve görevlilerin olduğu bir toplantı esnasında yaşadık. Kimse o öğretilenleri falan yapmadı, herkes kapıya koştu. Allah’ım bir daha göstermesin.”

Kılıçarslan Salonu’nda gerçekleştirilen sohbetten sonra Ak Parti Konya Milletvekili Ahmet Sorgun’a derneğin hediyesini, HİSDER Başkanı Prof. Dr. Önder Kutlu takdim etti.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Gündem Haberleri