Türk Milletinin, geçmişteki yıkım olaylarında da görülen acıları paylaşıp sarma, yardım çabasında asil bir gönüllülük esaslı çalışma tavrına özellikle dikkat çeken Konya Fikir, Sanat, Kültür Adamları Birliği Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Yusuf Küçükdağ açıklamasının devamında şunları söyledi:“Türkiye, Almanya’nın tümü büyüklüğündeki on illik vatan topraklarında deprem afetini yaşadı. ‘Yüzyılın en büyük felaketi’ olan depremlerin, binlerce atom bombasının tahrip gücünden daha yüksek, dokuz yüz yıllık bir sıkışmanın patlaması olduğu açıklandı. Evlerin değil, dağların, bir büyük coğrafyanın yerinden oynadığı depremlerin artçıları bile, müstakil yıkıcı depremler büyüklüğündeydi. İllerin, yüzlerce ilçe, binlerce mahalle ve beldenin, milyonlarca insanımızın afetzede olduğu bu depremlerde,20 bin civarında can verdik. Evler yıkıldı, ocaklar söndü. Bazı şehirlerimiz adeta haritadan silinecek hale geldi. Bu vatanın düşmanlarının, “Türkiye’yi yıkmak için tank göndermeye gerek kalmadı” diye sevinecekleri miktarda harpten çıkmışlık manzarası veren enkaz yığınları oluştu. Acımız, dağlar kadar büyük, kederimiz devasa oldu. Fakat deprem, sadece fay hatlarında biriken enerjinin patlamasıyla evlerimizi yerle yeksan etmedi. Aynı zamanda horlanan, ötekileştirilmeye çalışılan bu milletin insan unsurundaki yardımseverlik, fedakârlık ve dayanışma ruhunun ne kadar yüksek olduğunun da görülür hale gelmesini sağladı" dedi.
'Asla bir bedelle karşılığı ödenemeyecek bu tavırların anlamı yüksektir'
Prof. Dr. Yusuf Küçükdağ Türk Milletinin yaşadığımız her zor günlerde gösterdiği birliktelik ve yardımlaşma tavrının anlamının çok yüksek olduğunu belirterek," Depremler ve doğal afet gibi durumlarda, insanoğlunun genelde menfi gelişmeleri öne çıkarma, yanlışlara odaklanma gibi bir olumsuz tavrı vardır. Medyanın, hep menfi olanı haber yapma alışkanlığı da ortadadır. Ama bu depremde, hiç beklemediğimiz sayıda gencimizin, paketlemeden, yardım taşımaya, oradan enkaz üstünde arama kurtarma çalışmalarına gönüllü olarak katıldıklarını gördük. Yardım çalışmalarına katılabilmek için yüz binlerin müracaat ettiğini, bazılarınınsa yardımda aceleyi öngörerek organize çalışma yerine kendi imkânlarıyla yardıma koştuklarına şahit olduk. Asla bir bedelle karşılığı ödenemeyecek bu tavırların anlamı yüksektir. Adsız, makamsız, mevkisiz, bir şöhret ve tanınmışlık kaygısı taşımayan bu hasbi tutumların bir anlamının olması gerekmektedir. Birçok gelişmiş ülkenin altında ezileceği yeni sosyal depremleri tetikleyecek büyüklükteki bu afet, Türk Milletinde yaraları sarma seferberliğine dönüştü. Yedi yıl önce gerçekleştirilmek istenen sosyal-siyasi deprem olan 15 Temmuz gecesi, Al Bayrağımızı belden üstü çıplak bedenine sarınıp sokağa çıkan gençlerimizin benzer göz yaşartıcı tutumunu, bu kış-kıyametteki afet gün ve gecelerinde de gözledik. Üstelik bütün büyük yıkım dönemlerinde benzer bir millî refleksin ortaya çıktığı hatırlanırsa; gönüllülük esaslı bu fedakârlıkların sosyal yapımızla birlikte tahlili gerekmektedir. Çanakkale’deki şehit ve gazilerin torunlarının yani “Asım’ın neslinin” tutumudur bu. Hiç şüphe etmeden bilinmelidir ki, Malazgirt Meydanındakilerin ruh iklimleri ile farklı değildir. Gazilerin, alpların, alperenlerin, Horasan Erenlerinin, Yesevi ocağında yetişen gönül erlerinin bu topraklara ektiği Anadolu mayası, afetin sarsıntısı üzerine varlığını hatırlayıp görünür hale gelmiştir. Fakir, gariban insanların çırpınışına, varlıklı fertlerin bağışları, ev, fabrika ve mülklerini deprem afetini yaşayan kardeşlerimiz için seferber etmelerine baktığımızda, birlik ve bütünlük konusunda hayret verici bir takdiri bu çabalar hak etmektedir. Bu yüksek hasletin takdir edilip geliştirilmesi gerekmektedir. Hatta o yüksek hasletin, aynı azim ve kararlılıkla ilim, irfan, teknoloji geliştirmeye teksif edilmesi gerekmektedir. Kazanç hırsı ile çimentodan, demirden aşıranlar, bu asil duruş karşısında acaba utanacaklar mı? Afetzedenin elinden tutmak kadar, Hakkı tutup kaldırmak bizi yükseltecek, sosyal afetler karşısında sarsılmaz hale getirecektir. Bütün fedakâr gönüllülerimizi, özellikle gençlerimizi, afet karşısında acıları paylaşma ve sarmaya koşan bütün asil kardeşlerimizi tebrik ediyor, hakları asla ödenmez bu bahadırlarımızı yürekten kutluyoruz. Türk Milleti, yediden yetmişe bir dayanılmaz acı karşısında yüz akıyla sınav vermekte ve dünyaya model olmaktadır” diye konuştu.