Halk arasında anlatılanlara göre göl, her yedi yılda bir doluyor ve ardından yedi yıl boyunca yavaş yavaş kuruyor. Üstelik bu sadece bir söylence değil; 1940’tan bu yana yapılan gözlemler, bu döngünün şaşırtıcı şekilde gerçek olabileceğini gösteriyor!
Beyşehir Gölü’nün güneydoğusunda, Seydişehir ile Bozkır arasında sakince uzanan Suğla Gölü, tarih boyunca Trogitis adıyla anılmış. Deniz seviyesinden 1040 metre yüksekte, karstik bir çöküntü alanında bulunan bu göl, çevresindeki dağlardan besleniyor. Yaz aylarında suların çekilmesiyle alüvyonlu göl tabanı ortaya çıkıyor ve burası birdenbire verimli tarım arazisine dönüşüyor. Yani göl, sadece doğal bir harika değil, aynı zamanda bölge halkı için adeta bir bereket kaynağı.
Ama işin asıl gizemli kısmı burada başlıyor: 1940-47 yılları arasında göl doluydu, 1947-51 arasında kurudu. Ardından 1951-54 doldu, 1954-68 arasında tekrar kurudu. 1968’de yeniden dolmaya başlayan göl, 1975’ten itibaren yine sularını kaybetmeye başladı. Bu döngü, neredeyse saat gibi işlercesine düzenli. Bilimsel bir açıklaması tam anlamıyla yapılmış değil. Tektonik yapısı mı? Yeraltı su kanalları mı? Yoksa gölün kendi bilinmeyen bir ritmi mi var? Kimse kesin olarak bilmiyor. İşte tam da bu yüzden Suğla Gölü, sadece doğa tutkunlarının değil, doğaüstü olaylara meraklı olanların da ilgisini çekiyor.
Göl doluyken, masmavi gökyüzünü yansıtan yemyeşil suyu, çevresindeki kuş cıvıltıları ve zengin bitki örtüsüyle ziyaretçilerini büyülüyor. Pek çok kuş türüne ev sahipliği yapan bu bölge, fotoğrafçıların, doğaseverlerin ve kampçıların favori rotalarından biri haline geldi.
Ve işin ilginç bir yanı daha var: Seydişehirliler, dillere destan karpuzlarının bal tadını ve meşhur leblebilerinin kıtır kıvamını Suğla Gölü’ne borçlu olduklarını söylüyor. Gölün alüvyonlu toprakları, tarıma öyle bir verim katıyor ki, buradan çıkan mahsuller adeta doğanın bir armağanı gibi.
Eğer yolunuz Seydişehir’e düşerse, bu esrarengiz göle mutlaka uğrayın. Belki siz de onun gizemli döngüsüne tanıklık eder, gökyüzüyle gölün arasında bir sır fısıldandığını hissedersiniz.
Suğla sadece bir göl değil… Belki de doğanın unutulmuş bir takvimi.