Konya Karatay Müslüme Ali Yaman İmam-Hatip Ortaokulu'nda, Mevlid-i Nebi etkinlikleri dolayısıyla düzenlenen konferansta Konya İl Müftülüğü vaizi Ahmet Demirel, öğrencilere dünyayı teşriflerinin 1453'üncü yıl dönümünde Hz. Muhammed (SAV) efendimizi anlattı.
Programda Konya İl Müftülüğü vaizi Ahmet Demirel öğretmen ve öğrencilere bir konuşma yaptı. Okul Müdürü Muhammed Acıyan’ın İl Vaizi Ahmet Demirel’i takdimiyle konferans başladı.
Demirel konuşmasında Hz. Muhammed (SAV) efendimizin örnek yaşantısından bahsetti. Âlemlere rahmet olmasının bir sonucu olarak insanlara birbirlerini, hayvanları, bitkileri sevmeyi tavsiye etmiştir. İnsanlara kurtuluş ve mutluluğa erme yollarını öğreten yine O’dur. O’nun insanlara ve diğer canlılara davranışta, sevgi, merhamette en üstün insan olduğunu belirtti. İnsanlar eğer O’nun Allah Tealadan getirdiği vahyin bütününe tam anlamıyla iman edecek ve uygulayacak olurlarsa dünya ve ahiret mutluluğu ve huzuruna ulaşacağını söyledi.
Kâinatta en büyük hâdise hiç şüphe yok ki, Kâinatın Efendisi Peygamberimiz (s.a.v.) Hz. Muhammed'in (sav) dünyaya teşrifleridir. İşte, "Sen olmasaydın, ey Habîbim, felekleri (kâinatı) yaratmazdım" hadisi, bu sırra işaret etmektedir.
Aklın birinci görevi Allah’a iman ise, ikinci görevi de insan sevgidir. Çünkü Allah’ın Sevgili Elçisi öyle söylemiştir: “İman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de gerçek mümin olamazsınız…”
Sevgisini çocuklara sarılarak, başlarını okşayarak, öperek göstermesinin yanı sıra onlarla şakalaşarak da ortaya koymuştur Peygamberimiz (sav) torunları Hz. Hasan ve Hüseyin'le şakalaşmayı çok severdi. Onların ellerinden tutar, göğsüne çıkarır, kucaklar ve öperdi. Namazda torununu başından, omzundan indirmezdi.
Merhamet Peygamberinin çocuklara olan şefkatini namaz ve hutbe sırasında bile değiştirmediğini görüyoruz. Kızı Zeynep’in (r.a.) kızı Ümâme’yi namazda omzuna alır, rükûya gidince yere bırakır, kalktığında yine omzuna alırdı. (Buhari, Salât, 106; Müslim, Mesâcid, 41.) Bazen secdedeyken torunları sırtına binerler, Efendimiz secdeden kalkarken onları yavaşça sırtından indirirdi. Bir keresinde Peygamberimiz secdedeyken Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin sırtına binmiş, onlar ininceye kadar Peygamberimiz secdeyi uzatmıştı.
Peygamberimizin çocuklara merhametini ortaya koyan bir başka örnek de namaz kıldırırken ağlama sesi duyunca çocuğun üzülmemesi ve annesinin huzursuz olmaması için kısa sureler okuyarak namazı kısa sürede tamamlamasıdır. (Müslim, Mesâcid, 42.) Bu konuda şöyle söylemiştir: “Bazen (kıraati) uzatma niyetiyle namaza başlıyorum da bir çocuğun ağlayışını duyunca annesinin onun ağlamasıyla ne çok tedirgin olduğunu bildiğimden namazımı kısa tutuyorum.” (Buhari, Ezan, 65.) Peygamberimizin çocuklara karşı merhameti, onların çocuk ruhunu incitmemek, yıkıcı eleştiri yapmamak ve azarlamamak şeklinde de kendisini göstermektedir. Nitekim Hz. Enes, Efendimiz’e on sene hizmet ettiğini, bir kez bile olsun Efendimizin kendisine “Of!” bile demediğini, azarlamadığını söylemiştir. (Buhari, Edeb, 39; Müslim, Fedâil, 51.)
Efendimizin çocuklara karşı merhametinin bir yönü de yetim çocuklarla ilgilidir. Kendisi de öksüz ve yetim olan Peygamberimiz Hz Muhammed (sav) başparmağıyla işaret parmağını hafifçe ayırıp göstererek “Ben ve yetime kol kanat geren kimse cennette böyle yan yana olacağız.” (Buhârî, Talak, 25.) buyurarak onların kollanıp gözetilmesi görevini ümmete veren Efendimiz, saadet asrının yetimlerinin sığınağı olmuştur. Babası Uhud Savaşı’nda şehit olan Beşir’i Resulüllah (s.a.s.) teselli etmiş, ona “Ben senin baban olayım, Âişe de annen olsun istemez misin?” diyerek onu evine götürmüş, gönlünü almış, hüznünü gidermişti. (İbn Hacer, İsâbe, I, 302.)
Konya İl Vaizi Ahmet Demirel günümüz insanlığının Hz. Muhammed’in engin ve zengin merhametine, çocuklar başta olmak üzere gerçek bir insanlık sevgisine muhtaç olduğunu belirtti. Eğer günümüz insanoğlunda Peygamberimiz Hz. Muhammed’in (sav) onda biri kadar insan sevgisi olsa ne bu günümüzdeki savaşlar olur ne de Gazze’deki çocuk, yaşlı, kadın ve erkekler öldürülürdü, dedi. Batılıların artık vahşette azgın kurtları geçtiğini de sözlerine ekledi.
Peygamberimizin “Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim” dediğini, hal, hareket ve davranışlarıyla tüm devirleri etkileyen yegâne bir ıslahatçı ve muallim olduğunu anlatan Demirel, "O devirdeki cahiliyye asrını, saadet asrına çevirdi. O yine çağlarüstü bir örnek, kalpleri iyiye ve güzele çeviren dünyanın en büyük inkılapçısıdır” dedi.
Ahmet Demirel, Hz. Aişe annemize “O’nun hayatı nasıldı” diye sorulduğunda “O'nun ahlakı Kur'an'dı” dediğini aktardı.
Hz. Muhammed (SAV) efendimizin, M. 571 yılında doğup M. 632 yılında 63 yaşında vefat edene kadar gönüllerde sevgiden bir taht kurarak, müşrik bir toplumdan, yüz bini aşan sahabe ordusu çıkardığını hatırlatan Demirel, Müslüman devletlerin çok kısa bir sürede ilkönce Arap Yarımadası daha sonra da dünyanın çok geniş bir coğrafyasında İslam’ın engin manevi zenginliklerini ve hayat tarzını hâkim kıldıklarını belirtti.
Demirel, bugün yine İslam dünyası eski şevketli ve güçlü günlerine dönmek istiyorsa çok çalışması, Hz. Muhammed (SAV) efendimizin ayak izlerini takip etmesi, O’nun hal, hareket ve davranışlarına uygun bir hayat sürmesi gerektiğini bildirdi.
Konya İl Vaizi Ahmet Demirel, İslam tarihinden, Hz. Peygamber ve sahabe hayatından örnekler vererek konferansı tamamladı.
Müslüme Ali Yamn İmam-Hatip Ortaokulu Müdürü Muhammed Acıyan da programa katılımı dolayısıyla Konya İl Vaizi Ahmet Demirel’e ve programın organizasyonunda emeği geçen öğretmenlere teşekkür etti. İlahiler ve hediye takdiminden sonra program son buldu.