Konya’nın tarihî kimliğini yansıtan en önemli yapılardan biri olan Sultan Sahip Ata Hamamı, Selçuklu döneminin güçlü vezirlerinden Sahip Ata Fahreddin Ali’nin ismini taşıyan Sahip Ata Külliyesi’nin bir parçası olarak inşa edildi. Anadolu Selçuklu mimarisinin görkemli izlerini taşıyan bu yapı, sadece bir temizlik ve dinlenme alanı değil, aynı zamanda dönemin sosyal yaşamını da şekillendiren önemli bir merkezdi.
Külliyenin inşasına 1258 yılında başlanırken, hamamın inşasının da bu yıllarda gerçekleştiği tahmin ediliyor. Ancak, Kırşehir’deki Caca Bey Medresesi’ne ait 1272 tarihli vakfiye kayıtlarında, Sultan Hamamı’nın adı Arapça ve Moğolca olarak geçmesi, hamamın 1272’den önce tamamlandığını gösteriyor. Bu bilgi, yapının 13. yüzyıl ortalarında aktif olarak kullanıldığını belgeleyen önemli bir kaynak niteliğinde.
Selçuklu Mimarisinin Estetik Yansıması
Sahip Ata Külliyesi’ni oluşturan cami, türbe, hankah ve çifte hamamdan biri olan bu yapı, taş işçiliği, mekân organizasyonu ve mimari detaylarıyla Selçuklu hamam geleneğinin seçkin örneklerinden. Zamanla restorasyonlardan geçerek günümüze ulaşan hamam, Konya’nın kültürel hafızasında önemli bir yer tutmaya devam ediyor.
Tarihle İç İçe Bir Deneyim
Sultan Sahip Ata Hamamı, günümüzde sadece mimari bir yapı değil, Konya’nın Selçuklu dönemindeki sosyal yaşam biçimlerine ışık tutan bir tarihî belge niteliğinde. Bu nedenle yerli ve yabancı tarih meraklıları, özellikle Selçuklu mimarisi ve şehirleşme düzenine ilgi duyanlar için önemli bir ziyaret noktası olmayı sürdürüyor.