Konya’nın Çeltik ilçesinde, sessizce yüzyıllardır ayakta duran bir yapı var ki, görenleri hem büyülüyor hem de düşündürüyor: Çeltik Merkez Cami. Yerel halk için sıradan bir camiden çok daha fazlası olan bu yapı, geçmişin derinliklerinden taşıdığı izlerle adeta tarih fısıldıyor.
Kimin yaptırdığı tam olarak bilinmese de, mimari detayları ve kullanılan malzemeler Karamanoğulları Dönemi’ne işaret ediyor. Uzun yıllar külliye olarak kullanıldığı düşünülen cami, 1815 yılında büyük bir yenileme geçirmiş. Ancak işin en dikkat çekici kısmı, bu restorasyonun ardından bile yapının orijinalliğini koruyarak, mimari bir şölene dönüşmüş olması.
Caminin planı alışılmışın dışında: Düzgün kesme taşlarla örülmüş duvarları, zarif sivri kemerleri ve dokuz ayrı kubbesiyle her detayı birer sanat eseri gibi işlenmiş. Kurşunla kaplanan kubbeler, gökyüzüne meydan okurcasına parlıyor. Harimin içine adım attığınızda ise sizi karşılayan o sessiz ihtişam… dört ana ayakla taşınan üç sahın, ve her biri farklı bir sır taşıyormuşçasına inşa edilmiş dokuz ayrı kubbe.
Pencerelerden süzülen ışık, taş duvarlarda oyunlar oynarken, mihrap çevresindeki işçilik bir zamanlar burada kimlerin dua ettiğini, hangi duaların göğe yükseldiğini düşündürüyor. Caminin minaresi ise kuzeybatı köşesinde, adeta bir nöbetçi gibi yükseliyor; geçmişin sırlarını bugüne fısıldarcasına...
Son cemaat mahallinde, ahşap kirişlerle örtülmüş tavanın altındaki sütun ve sivri kemerler, Orta Çağ Anadolu mimarisine dair ipuçları sunuyor. Üstünde bulunan sağır sivri kemer içine yerleştirilmiş kitabe ise, çözülmeyi bekleyen bir bilmece gibi…
Bu yapı sadece mimarisiyle değil, taşıdığı bilinmezlik ve tarihî gizemiyle de dikkat çekiyor. Çeltik Merkez Cami, keşfetmeye cesareti olanlara zamanın kapılarını aralıyor.