Konya, asırlardır Anadolu’nun kalbinde yükselen bir medeniyetler şehri. Ancak bu kadim şehirde öyle bir yer var ki; adım attığınızda sizi yüzyıllar öncesine götürüyor, mistik bir atmosferde tarihin derinliklerine sürüklüyor: Sahip Ata Vakıf Müzesi.
1279 yılında Selçuklu Veziri Sahip Ata Fahreddin Ali tarafından yaptırılan Sahip Ata Külliyesi’nin hankâh yapısı, bugün vakıf eserlerinin toplandığı eşsiz bir müze olarak hizmet veriyor. Restore sürecinde çinilerinin bir kısmı kaybolsa da, Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün titiz çalışmasıyla yeniden hayat bulan bu yapının her köşesi, ziyaretçisine saklı bir hikâye fısıldıyor.
Tarihî Eserlerle Dolup Taşan Bir Hazine Odası
Müzenin avlu ve eyvanlarında sergilenen eserler arasında;
Konya Alâeddin Camii’nden getirilen halı ve kilimler,
Osmanlı ve Selçuklu dönemine ait el yazması Kur’an-ı Kerimler,
Hat levhaları ve kıymetli kitaplar,
Beyşehir Eşrefoğlu Camii’ne ait vaaz kürsüsü ve kapı panelleri,
Asırlık şamdanlar, sancaklar, saatler ve sakal-ı şerif gibi manevî değeri büyük eserler yer alıyor.
Ziyaretçiler, burada sadece bir müzeyi değil; vakıf kültürünün, maneviyatın ve sanatın iç içe geçtiği bir tarih yolculuğunu deneyimliyor.
Giriş Ücretsiz: Sadece Pazartesi Günleri Kapalı
Sahip Ata Vakıf Müzesi, haftanın her günü (Pazartesi hariç) ücretsiz olarak gezilebiliyor. Bu da tarihi ve manevî değeri büyük eserleri görmek isteyenler için kaçırılmayacak bir fırsat sunuyor.
Gizemli Bir Yolculuğa Hazır Olun
Kimi ziyaretçiler için burası, sadece bir müze değil; duvarlarda yankılanan geçmişin sesi, çinilerin ardına gizlenmiş sırlar ve sakal-ı şerifin huzur dolu manevi atmosferiyle ruhun derinliklerine dokunan bir mekân.
Konya’ya yolunuz düşerse, Sahip Ata Vakıf Müzesi’ni görmeden dönmeyin. Çünkü bu müze, yalnızca tarihe tanıklık ettirmiyor; aynı zamanda size sonsuz bir manevi mirasın kapılarını aralıyor.