Dünya Küçülüyor

Mustafa ÖZLÜK

Teknoloji gelişti bilgiye ulaşma kolaylaştı. Yaşamı kolaylaştıran, bilgiye ulaşmayı sağlayan ülkelerdeki eğitimin kalitesidir. Kaliteli eğitim alan ülkeler refah içinde yaşamaya ulaşmışlardır. Yeryüzü aynı kalsa bile insan sayısı 8.1 milyara ulaştı. Nüfus arttıkça eğitim üretim adalet daha da önemli hale geliyor. İletişim ve ulaşım sayesinde aynı dünya gözümüzde küçülüyor gibi geliyor.

Hiç kimse ‘eğitim beni ilgilendirmez’ diyemez. Bilim dışı eğitim hepimizi etkilemektedir. Kısaca söylemek gerekirse niye en iyi doktoru arıyoruz. İyi olan doktor eğitimini iyi alandır. Bilimsel ve uygulamalı çalışandır. Kendini işine veren, severek çalışandır. Dünyada, tıp ve bilimsel alandaki gelişmeleri dikkatlice takip edendir.

Toplumda bireysel farklılıklar vardır. İlgilerimiz de farklıdır. Çoğu anne ve baba yüksek not gelirse çocuğunu başarılı görüyor. Bilerek ve isteyerek çocuğu böyle bir yarışa sokuyor. Devamlı aynı sonucu bekliyor. Bu beklenti doğru mu? Hiç doğru değildir. Çocuk kopya çekerek yüksek not alıyorsa. Bizim hedefimiz doğru mu? Yapılan doğru mu? Belki bizim beklentimize cevap vermek için çocuk öyle bir olay içinde.

Çocuktan enleri beklemek doğru mu? Onun özgür bir birey olduğunu unutmamak gerekir. O hayatı aile yaşamayacak. Çocuk kendisi yaşayacaktır. Başarılı olursa kendinden bilecek, başarısız olursa aileyi suçlayacaktır.

Coğrafi bölgelerde kültür farkı vardır ülkemizde. Bazı çocuklar okula geldiğinde yüz veya iki yüz kelimelik bir dünyadan geldi. Başka bir çocuk ise beş bin, on bin sözcük dağarcığına sahip olabiliyor. Dar ve kıt olanak içinde gelen çocuk kültürel yoksulluk içinde diyoruz. İki çocuğun farklı almış oldukları uyaranlar, gördükleri ve yaşadıkları fark eğitimde karşımıza çıkıyor.

Cumhuriyet kurulduğunda nüfusumuzun %20'si şehirde yaşıyordu. Geçen zaman içinde nüfus şehirlere yığıldı. Nüfus sürekli göç etti toplumda. Milyonlarca göçmen de ülkemize geldi. Şehirlerdeki eğitimlerde sorunlu olmaya başladı.

Beklenmedik nüfus artışları istediğimiz hedeflere ulaşmamızı engelledi. Köyler boşaldı, okullar boş kaldı. Göç alan yerlerde bir de beklemedik göçmenler eklendi. Sabahçı, öğlenci öğrenciler mevsimlere göre karanlıkta sınıfa girdi. Öğrenciler karanlıkta çıktı. Yatsı ezanı çocuk okulda iken okundu. Karanlıkta eğitim günleri yaşandı.

Bunların yanında sürekli programlar değişti. Hem öğretenin hem öğrencinin başı döndü. Uzun bir uygulama, deney, çalışma yapılmadan uygulamaya geçildi. Anlaşılmayan nedenlerden sonra kaldırıldı. Buna en kolay örnek olarak el yazısını verebilirim. Çok böyle örnek oluyor ama uzatmayalım.

Belli aileler dar çevrede eğitimde neler bekler? Bizdeki bütün okullarda ailenin isteğin de hiç sanat öğrenme merakı yok. Sanki resim, müzik, beden eğitimi dersleri öylesine konmuş. Olsa da olur olmasa da olur. Meslek ve ekmek kapısı görülen yöne koşuldu. Soğuk havalarda çocuklar sınıfta. Bazen öğretmen sorar Türkçe mi, matematik mi? Biri İstemeyerek de olsa seçiliyor. Matematik şurayı tamamlayalım diye derse başlanıyor.

İnsanlar gerçeği söyleyene inanmaz oldu. Çıkar ve menfaat odaklı kişilere daha fazla inanılır oldu. Toplum yararına çalışan ve örnek kişilere güven azaldı değer verilmez oldu. Örneğin, üretimi ve ticareti kolaylaştırmak ve birlikte hareketi sağlamak için kooperatif önerisine olumsuz bakıldı. Benzer konularda da kırsalda görev yapan öğretmenlerin benzer fikirleri dikkate alınmadı

Daha çok örnek verilebilir de kimler alacak. Veya uygulayacak. Eğitimde kolaycılık yoktur. Süreklilik ve başarı için çok çalışmak gerekir. Herkesin hakkını böyle emeğine saygı duymak gerekir.

Öğretmenin umudu ve mutluluğu bilim ve teknolojide ülkemizin en başta olması gelir. O zaman gönlümüz ta uzaklarda çiçekler açacaktır. Eğitimde başarıyı sağladığımızda ülkemiz de kalkınmış olacaktır.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.