Toplumların gelişmişlik düzeyleri ve kültür kapasiteleri farklıdır. Bilimle kalkınmış, demokrasiyi özümsemiş, toplumlarda huzurlu yaşam vardır. Gelecek kaygısı, gelişmiş toplumlardaki bireylerde yoktur. Keyifli yaşama, zevk alma temel hedefleridir. Gelişmiş toplumlarda, günlük siyaset stresi bulunmaz. Herkes önündeki işine bakar, işini en iyi yapar. Toplum gelişmişliği onu bu olgunluğa taşımaktadır. Günlük siyaseti diline dolayanlara, deli gözüyle bakarlar. İnsanca yaşama arzuları günden güne geliştirirler. Öyleyse daha güzel değil mi?
Geri kalmış, gelişmekte olan ülkelerde stres ve kaygı hakimdir. İnsanlar günlük telaş içinde zevkine yaşamayı unuturlar. O durumda iken her an siyahtı, beyazdı diye tartışır dururlar. Gönül alma gönül yapmadan daha ziyade gönül kırma daha çok yaşanır. İnsanlar sağlıkları için doğru nefes almadan bile uzaklaşırlar. Stres ve kaygıdan dolayı burunlarından solurlar. Hemen kavgaya hazır bir vaziyetteler. Yaşamın her alanında hırgür eksik olmaz. Hatta günlük kavgaları da eksik olmayan yerler vardır.
Gelişmiş ülkelerde sokak kavgası göremezsin. Geri kalmış ülkelerde de kavgasız sokak göremezsin. Halkın, gözlemi ve sözü ile her yer gelişmekte olan ülkelerde Teksas'a döner. Nedeni duyguları ile hareket ederek akıllarını kullanmıyorlar. Üstünlük sağlama ve benlik kültürü ağırlık taşımaktadır.
Sokak ortasında eski eş öldürmeler görülür. Eski sevgili öldürmeler yaşanır. Boşanmak isteyen kendine yeni bir hayat kurmaya çalışan kadınlar öldürülür. Saymakla bitmez nedensiz öldürmeler. Kültür ve yaşama standartları düşük toplumlarda bunlar çok görülür. Kültürü özümseme gerekir. Akılla birleştirerek yaşamda kullanma, okulların da kazanımlar yeterdi değildir. Oysa okullarda çok güzel erdemli yaşama özellikleri anlatılır. Genelde uyma ve uygulamada çok sorunlar var . Onun için kişilik zaafı olanlar hemen yanlışlara meyil ediyorlar. Her şeyi aklı ve bilimi kullanmadan halletmeyi düşündüğünden kaynaklanıyor.
. Herkes düne özlem duyar gibi görünürler. Ama bugünü ve geleceği yakalamaya, yaşamayı ileri taşımaya çalışırlar. Kim teknoloji kullanmaktan geri kalır? Kim fener veya lambada yaşamak ister! Hayali başka gerçek yaşamı başka olduğundan çelişki içerisindedir. Kör ve yanlış bir heves olsa da geriye gitme olmaz. Çünkü ancak bilimle ve teknoloji ile rahat yaşama ve konfora kavuşma mümkündür. Herkes aydınlık ve güzel yaşam peşindedir. Hiç kimse karanlığa ve ilkel yaşama yelken açmıyorlar. Özlem ve söylemler farklı olmasına bakmayınız, herkes aydınlık istediğinden karanlığa bir mum yakmak istiyor.
Kime, ne, sorsak bize hemen öfkelenirler. Vatanını kimler sever vatan sevilmez mi diye üste çıkarlar. Peki kardeşim vatanını seven kişi, işini en iyi yapandır diyor Mustafa Kemal Atatürk. Sen işini en iyi yapmaya çalışıyor musun veya işini en iyi yapıyor musun? Hemen cevap hazır. Bu paraya bu iş çok bile derler. Öyle düşüncesi olanlara sormak gerekir. Sizi orada zorla mı çalıştırıyorlar, kendi iradenizin dışında mı bulunuyorsunuz? İşini en iyi yaparak yurt sevgisini göstererek geleceğine Işık tutanlardır. O, ışığı gören ve seni değerlendiren mutlaka çıkar. Onun için verimli ve en güzel şekilde işimizi yapmaya çalışmamız gerekir.
Gelişmiş ülkelerde aynı yollardan geçerek bu günlere geldiler. Toplumun bir birey olarak, asalak yaşamayı değil, üreterek yaşamayı seçmemiz gerekir. Hem kendimiz için hem de geleceğimiz için en başta da ülken için üretmen gerekmektedir.
Gelişmiş ülkelerde insanlar işini isteyerek zevkle yaparlar. En altta çalışan üsttekine imrenmez. Onun yaşadığı olanaklara o da sahiptir. Toplumda gelir dağılımı dengeleri ve sosyal dengeler çok iyi kurulmuştur.
Gelişmekte olan toplumlarda ücret makası çok açıktır. Onun için yukarıya imrenir ve işi savsaklar. Geçim sıkıntısı çekerler. İşsiz ve yoksul çok fazladır. Yardım umarlar, yardım edenlerde onlardan bir şey umarlar. Onun için adaletli gelir dağılımı sağlanması gerekir. Herkes insanca yaşama zevkine kavuşturulmalıdır.