İnsan Denince

Mustafa ÖZLÜK

İnsan doğar, büyür ve ölür.

İnsan, durumu ne olursa olsun ihtiyaçlarını karşılamaya çalışır. Olanaklar sınırlı, ihtiyaçlar ise sınırsızdır.

Aile bireyleri arasında sevgi bağı sonsuzdur. Toplumun içinde insanların bir arada yaşamasını sağlayan da sevgidir.

Zorda olanlara yardıma koşanlar erdemli insanlardır; yapacakları işlerde vicdanlarının sesini dinleyenlerdir.

İş ve görev gereği, çocuklar anne ve babadan uzakta olabilirler.

Baba ölmüş, anne yalnız yaşıyor, güçsüz ve yardıma muhtaç. Evlatların ne yapması gerekir?

Annenin ihtiyaçlarını akrabaları karşılıyor. Güçsüz olduğu için yarım litrelik sular aldırıyor. Son ziyarete geldiklerinde “Altı koli su getirin.” demiş. Yakındaki markette dört koli su varmış. “Gelince aman altıya tamamlayın.” demiş. Gitmiş, başka yerden iki koli daha getirmişler.

Oturma... Elbette bitecek, gelenler evlerine dönecek.
Ölüm insanın aklına hep gelir ama sabahı görmeyeceği aklına gelmez.
Altı koli suyu tamamlatır; sabahı görmez.

Gece ölmüş kalmış...
Sabah gelen akrabalar şaşkınlık yaşar.

İnsanoğlunun aile bağları çok önemlidir ama zaman içinde halkalar kopuyor.
Baba öldü; evlatlar güçsüz anneyi yalnız bırakmamalıydı.
Anne ve babanın evlatları üzerindeki titremesi nasıl unutulur?
Ey insanoğlu, çiğ süt emmişliğin gereği mi bu?
Ama çok düşünün... Evlatlar da bir gün aynı sınavı verecek. Evlerde var eşik, sana da gelir keşik.
Sıra sana da gelir, kaçınılmaz bu kaderden.

Ata sadece evlatla imtihan edilmez, baba da evlatlarıyla imtihan edilir.
Olur ki anne ölür veya aile parçalanır; evlada birisi sahip çıkacaktır.
Evladı baba alır.
Almakla kalmaz, anneyi gözden uzak tutar.
Anneyi görmesine uzun süre izin vermez.
Anne, evlatlarının özlemiyle yaşar.

Baba evlenir, yeni hanımdan çocukları olur.
Üvey anne, eski hanımının evladının birini gece yarısı çöp bidonunun yanına bırakır; sanki eski eşyayı koyar gibi.
Baba “Evde ne yapıyorsun bu saatte?” diyemiyor ya da demiyor.
Siz ne derseniz deyin, o baba olsa bu duruma göz yummazdı.
Dışarı koyduğu çocuğun öz kardeşinin birini de içeride odaya kapatıp ağlar bırakıyor. Yardım etmesini de engelliyor.

Dışarıda, çöp bidonunun yanında saatlerce ağlayan çocuk oradan uzaklaşamaz.
Bu çocuk aynı zamanda engellidir; içerideki kardeşi de ağlar.
Bir ara aklına arkadaşı gelir, onu arar. Arkadaşı gelip çocuğu alır, evlerine götürür.
Bir hafta bakarlar; el el verir, vicdanlı insanlar dayanışır.
Ama baba, öz baba, evladını yuvaya vermeye kalkar.
Büyük kardeşi askerdir, haberi olur. Komutanından izin alır, kardeşinin yurda gitmesini önler.
Onu öz annesine teslim eder.

Kardeşi askerden dönünce, anne uzun süre özlemini çektiği yavrularına kavuşur.
Zaman geçse de çocuk, o çöp bidonunun yanından bir daha geçemez.
Korkuyu ve acıyı üzerinden atamaz.
Tuvaletin kapısını örtemez, hayaller ve hayaletlerle yaşar, kaygılı bir hayat sürer.

Anne, babayı aratmayacak şekilde kol kanat olur.
Bütün isteklerini karşılar.
Kardeşleri uzaktadır ama bir dediğini iki etmezler.
Babanın sonu nasıl olacak, bilinmez.
Ama bir “ah” aldığı çok kesindir.
İnsan bu duruma nasıl düşer, anlamak zor.
Kardeşleri aracılığıyla anneye ulaştırabilirdi.
Bir canlıya insanın vicdanı razı olmaz böyle bir şeyi yapmaya.
Babanın sessiz kalmasına anlam veremiyorum.

Toplumu güzelleştirecek olan erdemli insanlardır.
Dürüst olan insanlardır.
Adaleti kendisi için nasıl görüyorsa, başkaları için de öyle görenlerdir.

Vahşi ruhlu insanlardan toplumun kurtulması gerekir.
İnsanı insana bağlayan sevgidir.
İnsani duyguları olan her canlıya acır , o hâlde insana kıymayın, incitmeyin . Vicdanlı insanların gönlü razı olmaz.

Erdemli insanlar berrak nehirler gibi akar.
Vicdanı kirli olanlar da o ırmağa katılmaya çalışır.
Erdemli insanlar iyiliği çoğaltır, kirli vicdanlar etrafa zehir saçar.
Bizler, erdemli insanların çoğalmasını arzuluyoruz.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.