Yunus Emre asırlarca dilimizin berraklığını taşıdı. Şiirleri ile ses bayrağımızı asırlarca yaşattı. Böylesine büyük bir değerin, ne doğduğu yer biliniyor, nede mezar yeri biliniyor. Böylesine büyük bir değer sanki yokmuş. asırlardır sanatıyla yaşayan bir ozanın sonu böyle olabilir mi? Yaşam gerçek ve garipliklerle doludur. Üzücü de olsa yaşantısını görmüş ve yazmıştır. Bir garip ölmüş diyeler/Üçgün sonra duyalar/soğuk su ile yüyalar/söyle garip bencileyin./sanatı ilmi ile var olan Yunus Emre, doğumu ve ölümüyle yok insanın inanası gelmiyor. Ama gerçek budur dostlar.
Yunus Emre'yi her kentimiz kucak açar ve sahip çıkar. Ama bu var olan gerçeği saklamıyor veya yok etmiyor. Onun ününden herkes faydalanmak isteyebilir. Yaşamın bir doğrusu yok, gariplikleri çoktur.
Bir kişi köyünü terk ediyor. Yolda giderken, köyden biraz uzaklaştıktan sonra, eşeği ölüyor. Çok sevdiği için mezara eşeğini gömüyor. Dağ başında bir ermiş mezarı diye yayılıyor. Orası daha sonra türbeye dönmüştür. Yıllar sonra köyüne dönen kişi, mezarım türbeye dönüştürüldüğünü görüyor. Adam döndükten sonra gerçeği gördükten sonra söylese de olguyu değiştiremiyor.
Sevgi şairi nin doğduğu ve mezarının olduğu yer bilinmiyor. Yapılan çalışmalar rivayete dayanarak, şiirlerinden faydalanarak bilgiler derlenmeye çalışılıyor.
Selçuklunun dağılmasından sonra Anadolu'da kurulan beylikler döneminde yaşadığı söylenebilir. Selçuklunun parlak dönemini görememiş, Anadolu'nun Moğollar istilası döneminde yaşadığı söyleniyor. Karacaoğlan gibi şiirlerinde çok çeşitli yerlerden söz ediliyor.
. Doğum ve ölüm tarihleri net olmasa da Yunus Emre'nin 82 yıl yaşadığı söyleniyor. Yaşadığı dönemde bahsettiklerinden Mevlana, Ahmet fakih, geyikli babadan söz etmiştir. Şiirlerinden anlatımına göre yaşadığı dönem hakkında bilgi sahibi olmaya çalışırmış tır.
Yaşadığı yerler, yaşamı bilinmiyor. Onun için aldığı eğitim hakkında da bilgi sahibi olamıyoruz. Bazı görüşler Ümmi olduğu yönündedir. Bunun baskın olmasının nedeni medreselerde eğitimin Farsça olduğunu, Yunus Emre'nin metrese eğitimi alsaydı bu kadar berrak Türkçe kullanamayacağı yaygınlaştırıyor bu görüşü.
Burada Konya'mızın medarı iftarı ladikli Ahmet ağa'yı anmadan geçilmez. Ümmi olduğu kesindir ladikli Ahmet'in. Bilgisi çok derindir. İnsan, olanın imreneceği bir yaşantısı olmuştur.
Şöyle bir çıkış yapmak saygısızlık olur mu? Yunus Emre eğitim görse dili ne kadar berrak olurdu? Yunus emre'de başka dillerde yazar mıydı? O da eğitim aldığı başka dillerin etkisinde kalır mıydı? Biz eğitimine değil berrak diline asırlardan süzülüp gelen şiirlerine bakıyoruz.
Eğitim birey ve toplum için elbette çok çok önemlidir. Eğitimi yanında ortaya koyduğu eserler daha da önemlidir. Onur kaynağımız Türkçeyi kullanmasıdır. Dilimizde verdiği eserlerle ölümsüzdür. Yanlış bir örneği yoktur yaşamında. Doğruluğu dili sade ve temizliği yeter bize ölümsüzdür işte.
Ozan'ın yeri ve yurdu gönüllerdedir. Karacaoğlan gezmiş, güzellikleri ve güzelleri yazmıştır. Yunus bir hırka ile gezdiği görülmüştür. Şiirlerinin ayak izleri Anadolu'nun her yerinde görülmektedir.
Türkçe Türk'ün ses bayrağıdır. Sonsuza kadar yaşayacaktır. Onun için Yunus ölümsüzdür. Asırlara meydan okuyan dildir, sanattır, doğruluktur.
Yunus Emre bir çare/bulunmaz derdine çare/var imdi gez şardan şare/işte garip bencileyin. İnsanı var eden asılara taşıyan eserleridir. Eser olmasa boş yerler eser.
Mustafa Özlük