Düne, bugüne, yarına dikkatli bakmak gerekiyor. Kuru lafla peynir gemisi yürümüyor. Batının insanlık için sözlerinin içi boş olduğu görüldü. Katliam yapanın yanında durmak nasıl bir insanlık? Milletler, kendi derdine kendi çare olabilmelidir. Görünen odur ki her şeyi açıkça ortada. "Elden gelen öğün olmaz olsa bile zamanında gelmez." Kısaca el atına binen tez iner, yaya kalır.
Bir ülkenin demokrasi ile özgürce yönetilmesi gerekir. Özgürlüklerde kısıtlama olmaması gerekir. Birlik ancak eşitlik ve adalet ile sağlanabilir. Birlik olmadan kalkınma olmaz, istenilen hedeflere ulaşılamaz.
Sürekli yazılır söylenir, ama önemli olan uygulamadır. "Söz konusu vatansa gerisi teferruattır. "Atatürk'ün söylediği gibi "İşini en iyi yapan vatanını sevendir" bu ilkeleri benimseyen toplumlar her alanda kalkınır güçlü olurlar. Güçlü olanın sözünün geçtiği bir dünyada yaşıyoruz. Hak değirmen damında olmaz, adalet ile olur.
Merhum Mehmet Akif Ersoy Avrupa'ya gitmesi yıllar önce değil mi? Oradaki durumu sorunca "işleri var dinimiz gibi dinleri işimiz gibi demiştir." Bizim çalışmamızı yeterli görmemiştir. Bizim millet malını korumada hassasiyetimizi yeterli bulmamıştır. Mehmet Akif Ersoy'un şu tespiti de hem kişi için hem de toplum için geçerlidir. ‘Kim kazanmazsa bu dünyada ekmek parası dostunun yüz karası düşmanının maskarası olur’ demiştir. Elden gelen yardım olmaz, olsa bile seni emri altına almaya çalışır. Böyle bir durumda o ülkeyi yardım eden, o ülkeyi istedikleri gibi kullanmaya çalışırlar. Onların menfaati neyi gerektiriyorsa sana onu yaptırırlar.
Vatan ve millet kavramı sözle geçiştirilemez, özden sevilmesi gerekir. Vatana ve millete ihanet içinde kimse olamaz. Görevini en iyi şekilde yaparak sorumluluğunu bilerek duyarlı ve uyanık olmak gerekir vatan için. Vatanına, bayrağına, milli marşına uluslararası alanda yer açabilmek gerekir.
İnsanlık için ilke ve idealler, herkese göre değil güce göre olduğunu görelim. Kuru hayranlık ve idealler peşinde olmayalım. Ayaklar yerde gözler ileride vatan ve millet için her an nöbette gibi uyanık olalım.
Avrupa hayranı hiç olmadım, değilim de. Ama Mehmet Akif'in işareti ettiği gibi işlerinin ve çalışmalarının hayranıyım. Doğum evi fotoğrafçısı nasıl uçtu veya uçuruldu? Burada kurumlarımızın sorumluluğu yok mu?
Avrupa'da vergi memuru ofiste görev yapmıyor. Bütün vergi memurları vatandaşın arasında dolaşır. Gelişmeleri dikkatli bir şekilde gözlerler. Hans kazancı ile eğlenir, şunu yapar, şunu giyer, şunu içer, şunu yer derler. Gelirini ve
o gelire göre harcamanın ne şekilde yapılacağını üç aşağı beş yukarı biliyorlar. Fark yaratan harcama görüldüğünde hemen takibe alınıyor. Kısa zamanda maliye onun hırsızlığını, yolsuzluğunu, arsızlığın ortaya çıkarıyor.
Gündemdeki sosyal medya ünlüleri lüks hayatını milletin gözünün içine sokmasalardı onları gören bilen olacakmıydı? Sonradan, görmeliklerini sergilediler milletin gözünün içine bakarak. Helal yoldan kazananın ne yediğini, giydiğini, bindiği kimseyi ilgilendirmez. Ama et ile but örtüşmeyince sorulması, sorgulanması gerekmiyor mu?
Herkes söyler devlette devamlılık esastır diye. Peki şimdi herkes görevini yapsaydı uyanıp kalkınca bu kadar mafya, soyguncu, terör birden mi karşımıza türedi? "Gevşek Tükmüğün sakala zararı var". Küçükken başı ezilmezse dev olarak karşına çıkıyor. Toplumun düzeni, adaleti, gelir dağılımı ve dengeler bozuluyor.
Yasama yürütme yargı dengeleri korunarak, kurumlar geliştirilmelidir. Toplumda her türlü özgürlükler sonuna kadar uygulanmalıdır. Buradaki görmemezlik veya boş vermişlik toplumdaki olayları kangrene çeviriyor. Onun için özgürlük, adalet demokrasi eşitlik toplum için çok çok önemlidir. Bunların yanlış ve gereksiz uygulanması sorunların büyümesine neden oluyor.
Millet malını koruma her yurttaşın görevidir. Buna uzanan elleri ortaya çıkaranlara ceza değil ödül verilerek onure edilmelidir. Yurttaşın görevi ve sorumluluğu bunu gerektiriyor. Görevli olanlar yurttaşlardan daha dikkatli olması gerekiyor. Yukarıda da belirtmeye çalışıldığı gibi bunların yerine getirilmesi özgürlük ve adalet duygusuna güvenmekle sağlanabilir.