Gelecekten kaygısı olmayan var mı? Nasıl bir son bekliyor bizleri? Yalnız kalma, elden ayaktan düşme korkusu var mı içinizde? Sevdiklerinize yük olma, içten içe üzüyor mu sizi? Yaşarken yalnız kalmadık mı? Eve giren bilgisayar, televizyon, ele alınan cep telefonu, konuşmaya sınır koymadı mı? Hatta ortadan kaldırmadı mı desem çok mu ileri gitmiş olurum. Zorunlu olmayan yalnızlık hastalıktır. Hem zihinde hem geleceğimize ceza oldu yalnızlık. Yalnız insan hastalık hastası olur.
Bütün sağlıkçılar, sosyal bilimciler ısrarla aktif olun diyorlar. Kamu yararına çalışan derneklerde faaliyetler de bulunun diyorlar. Sosyal sorumluluk almayı, hobilerinizle uğraşmayı öneriyorlar.
Boş zamanlarımızda kitap okumayı öneriyorlar. Bulmaca çözme ile uğraş diyorlar. Hem beynimizi, hem zihnimizi faal kılmamız gerektiği öneriliyor, sağlığımız için.
Avrupalı arabaya bindi mi kitap okumaya başlıyor. Bizim elimizde arabada, her yerde telefon var. Kıyaslama yapılamaz ama telefonu ne derece yararlı kullanıyoruz? Bizim de bir gün elimizde kitap mutlaka olacaktır. Beynimizi süsleyip geleceğe ışık olmaya çalışmamız gerekiyor.
Bizim kuşak telefonu eline kaç yaşında aldı? Televizyonu kaç yaşında gördük? Yeni nesil için bunlar anlamsız sözler. Gözünü açtığında hepsini görüyor değil mi? Yaşamımıza her gün, yeni yeni buluşlar girmiyor mu? Onlar da yaşadıkça gelişme ve değişimin farkına varacaklardır bir gün.
Köyde işe gitmezsek, tekmeden bir ekmek alır sokağa koşardık. Şimdi çocukların sokağı, oyun alanları var mı? Olsa bile dışarı çıkıp oynayacağı oyun arkadaşı var mı? Çok önemli gelişmelerin yanında ,çocukların erken yaşta yalnızlaşmaları, eve kapanmaları doğru mu?
Büyüklerin de, küçüklerin de elinden telefon düşürmediğini sürekli söylüyoruz.Bunlara daha iyi olanaklar sunuldu da onlar mı reddettiler. ?Kendimize, geleceğimize yararlı hobilerimizin olması gerekir. Bireysel ve toplumsal olarak yararlı etkinliklerin içinde sürekli bulunmamız gerekiyor. Kaliteli yaşam, etkin faaliyetler içinde sağlanıyor.
Yalnız mutluluk boş bir avuntudur. Yalnız kişi hastalıklara ben buradayım diye çağrı yapıyor. Kalp krizi, felç, kanser yalnızlarda %34 daha fazla görülüyor. Bu es geçilecek, sorun görülmeyecek bir durum değildir. Toplumsal sorunlardan kaçmak değil içinde olmak gerekiyor. Eğitim ve sosyal faaliyetler aktif olmalıyız. Çalışıp ürettikçe sağlıklı oluyor insan.
Oyunla sokaklarda büyüyen bizler ne durumdayız. Eve tutsak olan çocuklar bizim yaşa gelince ne olacaklar? Sosyal çevreyi geliştirmek insani ve yararlı davranışların içinde olmak erdemdir. İlk adımı karşı taraftan bekleme, sen çevremizdeki insanlara el uzatarak dostluklar kurmaya geç. Çıkarsız sevgiye dayalı, çevremizde güzel dostlar kazanmalıyız.
Üçüncü bayram günü çarşıya doğru gidiyordum. Kendi başına yaşayan bir tanıdığım vardı yol üzerinde. Teyzenin bayramını kutlamak için kapıyı çaldım. Ne kadar sevindi, kapıyı açışından ve yüzündeki ışıltıdan belliydi. Ne kadar sevindiği her halinden belli oluyordu. İstemez dedikçe ikram üstüne ikramda bulundu.
İkimiz otururken oğluyla, başka bir tanıdık geldi birlikte. Hal hatırdan sonra, TV Niye açtın diye konuk, teyzeye sordu. Benim sese, nefese ihtiyacım var dedi. İnsan donarsa ben dondum. Okul yüzü görmeyen teyze den çok önemli bir ders bu.
Yaşam bir çözüm bulmaya zorluyor kişiyi. Yalnızlık duygusunun dışına çıkma çaresi arıyor. Koşullara göre çözüm üretiyor insan. Böyle bir hazır yanıt beni çok etkiledi. Herkes için çok güzel bir ders.
Ses ve nefesi daha içten önemsediğim, bir ders oldu bana. Böyle bir dersi kim verebilir insana. Bulunduğum duruma, aldığın eğitime çok güvenme. Akıl vermek yol göstermek en kolay olanıdır. Yaşam tecrübesin den alınan dersler çok önemlidir. Bu dersleri anlama, dinleme, faydalanma gerekiyor.
Toplumun temeli aile, yalnızlığa en etkili ilaç olduğunu ve kıymetini bilmemiz gerekiyor. Ailede sevgi, saygı, kaynaşma geç kalmadan anlaşılması ve sağlanması gerekiyor.
Hiçbir canlı eceli gelmeden vakti gelmeden ölmesin. İnsan canına kıyılmasın, hele anneler hiç öf bile denmesin. Öldürmeler olmadan bayramlar bayram gibi kutlansın.