Cesaretle yürünmeseydi, geleceğimiz nasıl olurdu?
"Dağ başını duman almış/ Gümüşdere durmaz akar/ Güneş ufuktan şimdi doğar/ yürüyelim arkadaşlar."
Yürümeseydik bağımsızlığa kavuşabilir miydik?
Güneş doğmaya doğdu ülkeme. Ama benim ülkemin başkentine işgal kuvvetleri doldu. Güneş umut gibi doğmasaydı hep karanlıkta kalacaktık. Güneş ışıklarının aydınlattığı savaş gemilerine bakarak "Geldikleri gibi giderler" dedi. Umudunu, cesaretini Çanakkale'den alıyordu. Orada tarih Çanakkale geçilmez yazmadı mı? Gelenler gidecekti. Gücümüzü haktan ve halktan alıyorduk .Özgür ve bağımsız Türkiye Cumhuriyetinin kurulacağı adımdı bu.
Üç kıtaya sahip imparatorluk, güneşin batmadığı toprakları yok olma ile karşı karşıya kaldı. Umutsuzluk yok, umutsuz insan vardır diyerek cesaretle arkadaşları ile yürüdü. Hep yanında olacak bir avuç insanla zaman içinde özgür ulus olmaya ulaşıldı.
1.Dünya Savaşı'nın yenilgisi sonucu bizi yok etme yarışına girişildi. Galip devletler aralarında anlaşarak bizi vatansız bırakmaya karar verdiler. Dört koldan hiçbir engelle karşılaşmadan yurdumuzu kendi aralarında paylaşma yarışına girdiler.
Vatan topraklarımızı rahat paylaşmak için Mondros Mütarekesi imzalandı. Bu imza ile ordumuz ortadan kaldırılıyordu. Silahları toplatılacaktı ordumuzun. Askersiz, silahsız, ordusuz bırakmaya çalışıyorlardı elimizdeki Anadolu'yu paylaşma yarışına giren düşman ittifakı.
1918'de yapılan anlaşma yetmedi ki 1920 yılında Sevr anlaşmasını imzalandı. Kısa ve öz olarak söylemek gerekirse topraklarımızın teslimi anlamına geliyordu. Hesabın tutmayacağı Mustafa Kemal'i hesap edememeleri.
Görkemli imparatorluk parçalanıp bölüşme yarışına girildi. Yurtseverin kabul edeceği bir durum değildi bu. Kabul etmemekle ne olacak? Yurtseverler çare bulma arayışına girseler de hapse atılıyordu.
Burada tarihin akışını değiştirecek Mustafa Kemal yola çıkma hazırlığı içindeydi. Geçmişi başarılarla dolu bir komutan Mustafa Kemal. İleride Kazım Karabekir'le yolları kesecekti. Fitne ve fesat her yerde görülürdü. Kazım Karabekir'e sürekli 'Sen yaşça, rütbece Mustafa Kemal'den büyüksün, seni başa geçirelim' diye yalaklananlar vardı. Etrafında 'Ben şu dağın görünen kısmını görüyorum. Mustafa Kemal arkasını görüyor' derdi. 'Aramızdaki fark bu. Bunu görmezsek milletçe zarar göreceğimiz kesindir.' Etrafındakilere bunları söyleyerek desteğini devamlı sürdürdü. İlk karşılaşmalarında 'Kolordumla hizmetindeyim' dedi Mustafa Kemal'e. Umut ve güveni büyüterek doğru yoldayım çok çalışmak gerekir kararlılığını oluşturdu bu destek.
Her karanlığı aydınlatan bir ışık bir umut mutlaka doğar. Kurtuluş ve düşmanla sonuna kadar savaşmak fikrini çevresine yaydı. Her geçen gün umudu büyüttü çevresinde. Kurtuluş umuduna inananlar çoğaldı. Mustafa Kemal savaşma kararlılığını önce güvendiği arkadaşlara açtı. Daha sonra en yukarıya doğru aktardı. Yönetenler de umut ışığı görmedi.
Anadolu'da elimizde iki, üç il kaldı. 1.Dünya Savaşı ile dünya hakimiyetini kaybeden İngilizlere manda olma fikri yayılıyordu. Bu görüşe Mustafa Kemal sadece sinirlendiriyordu. Bağımsızlık aşkını daha da kamçılıyordu.
Yönetimden savaşma ve kurtuluş kararlılığı göremedi. En yakın arkadaşları ile Şişli'deki evinde kurtuluş için çalışmaya başladı. Bazı elçiliklere giderek bir milleti boğazlamak yok etmek insanı değildir. Diyerek yüzlerine haykırdı.
Adım adım hayallerini gerçekleştireceği yol açıldı. 30 Nisan 1919 günü Anadolu'ya 9.Ordu müfettişliğine atandı. Özel isteğiyle güven ve huzuru sağlamak için sivillere ilgili görevlendirme yazısı da aldı.
Tarih bunları hep yazdı. 19 Mayıs'a kadar hazırlıklarını yaptı. Cevat Paşa "bir şey mi yapacaksın Kemal" demişti. Eski silah arkadaşına dostça "evet paşam bir şeyler yapacağım."
Anadolu'ya geçip işgalcilerin işlerine kolaylaştırılacağı bekleniyordu. Onlara karşı adım atınca, hükümete şikayetler başladı. Geri çağrılması istendi. Baskılar karşısında geri çağrıldı. Dönmedi çok sevdiği askeri elbiseyi çıkardı. O elbise için askeri okula gitti .onu çıkarıp Türk milletinin bir ferdi olarak kurtuluş çalışmalarına devam etti.
Yürüyelim arkadaşlar çağrısı umudu büyüttü. Emperyalizmi yurttan kovdu. Düşman kadar içteki isyancılarla uğraştı. Doğru ve haklı yolda olan mutlaka kazanır. Umudumuz, hayal ettiğimiz sınırlara kavuşamadı Ülkemiz. Düşmanla işbirliği yaparak isyanlar çıkaranlar amacımıza ulaşmaya engel oldu.
Dünyada uygar milletler arasında insanca yaşam hakkımızı kazandık. Özgür ve bağımsız bir millet olduk. Uygarlık yolunu seçtik milletçe. Sönmeyecek ışığının yolunda milletçe yürümeye devam ediyoruz, edeceğiz...sonsuza dek.