Gönül dili insanların iç dünyalarını anlayabilme sanatıdır. Aynı zamanda güzel bir lisanla hitap edebilme samimiyet, sevgi gibi hisleri dışa vurarak karşımıza yansıtabilmeyi veya karşımızda ki kişiyi anlamada anahtar gibidir.
Mütevaziliği ve sabrı birleştiren kimseler gönül dilini kullanmayı daha iyi becerirler. Bu kimseler hal ve hareketleri ile .de gönül dilini konuştururlar. Bu dil Rahmani bir kimlik taşır. İyilik güzellik arzusu ve gayreti içerisinde tüm canlıları severler. Onların hakkına da riayet ederek etrafında aynı şekilde hareket etmesini sağlamaya çalışırlar. Gönül dili eşrafı kendilerinde ki bencillik duygularını yenmişlerdir. Kul olarak acziyet libasını giyinmişlerdir adeta. Karşısında ki kişiyi kırmak ,üzmek ,incitmek gayesinden uzaktırlar. Kendileri kırılsa da kırmazlar, incinseler de incitmezler. Dua vardır bu dillerde ve bedduaya hiçbir zaman yer yoktur.
Manevi değerlerimizden Mevlana Hz. hoşgörüde derya misali olarak tüm dünyaya gönülden gönüle köprü olmuştur adeta. Rabbimizin evi olarak görmüştür gönlü. Onu temiz tutmak, aydınlatmak bu anlayıştan geçer demiştir. Gönül dili, kin ve nefretten uzaklaşmak, hasetten çekinmek ,küskünlükleri yok etmektir. İnsanlara fayda verebilecek ne varsa içinde barındırmaya çalışır bu güzel haslet. Küskün bir kalbi anlayabilmek bu inceliğin marifetidir. Hak yemekten uzak bir kalp anlar bu kırgınlığı. Acıyan yüreklerle burkulur, gülen gözlerle çiçekler açar .Güzele ulaştırmaya çalışır, kötülükten alıkoymaktır gayesi.
Bu güzel yola ulaşmak o kadar kolay mı değil mi diye düşündüğümüzde bu yolda ki engel ler birer birer karşımızda beliriverir.İlk nefsimiz baş gösterir.Benlik savaşına sokanda bizi nefsimizdir zaten.Hep ben der,kibir ve gururu üzerimize maske yapar.Bu da diğer kişilere karşı hüznü zanları çoğaltır kafamız da .Sonrasın dada haset ve gıybet uçurumunun kıyısında buluruz kendimizi.İyilik yardımlaşma ,acıma duyguları körleşir nefsin girdabında.Akraba ,arkadaş ,eş dost kimse yoktur artık gönül hanemizde.Dünyaya geliş gayelerimizden kul olma vasfından bile sıyrılma tehlikesine gireriz maalesef.İşte bunlardan sıyrılmanın yolu gönlü temizlemekten geçmektedir .Kötü hasletlerden uzaklaşan gönül hanesi sevgi deryasında yol almaya hazırdır artık.Ben olmaktan çıkıp biz olma düşüncesine bürünecektir.Böyle güzelleşen gönül artık geniş hoşgörü penceresinde beklemektedir sevdiklerini.Artık incitmek kırmak yoktur lügatında . Sevmek vardır artık ruhlarda . Yaradandan ötürü yaradılanı sevmek gayesi vardır.
Yunus Emre nin bu güzellikleri kelimelere döktüğü satırlar geçiyor aklımızdan sessice
Sevmekten geri kalma
Yapan ol yıkan olma
Sevene diken olma, gülü incitme gönül
Konuşmak bize mahsus , olsada bir güzel süs
Ya hayır de ya da sus ,dili incitme gönül ….. diyerek ne kadar ince çizgilerle bu özelliği yakalamanın mümkün olacağını dile getirmiştir
Görüldüğü gibi gönül dili hiçlikten geçerek Allah c.c huzurunda her an olduğunun bilinciyle yaşamaktır.Kalp ki Rable doluysa gayrısına yer yoktur.Böyle bir gönül iyilikten güzellikten başka bir şey barındıramaz içinde. Gönlümüz Allah sevgisiyle dolu lisanımız hak yolunda götüren dille konuşsun .Gönül dilimiz hiç susmasın ,Sevgiyle ,hoşgörüyle Allah c.c ile zikreylesin. Dua ile kalın…