DELİLER, DAHİLER, KAPILAR, KÖPRÜLER- SENBENO

Yakup ÇAK

Hayatında bir güzellik olsun istersen, bir güzelliğe vesile olmalı veya en azından güzel olanın yanında olmalı. İnsanı en çok mutlu eden erdemlerin başında güzelliğe ve mutluluğa vesile olmak gelir dersek abartmış olmayız sanırım. Bazen cebindeki bütün paranı candan bir tebessüm için harcamayı göze almak gibi…

Karşılık beklemeden yapılan iyiliğin insanın gönlüne ne kadar etkili dokunduğunu anlamak için, o iyiliği alan kişinin haline bürünmek gerekir. Hatta o öyle ince düşünmeli ki, o iyiliği yapmana vesile olduğu için, iyiliği alan kişiye gönülden teşekkür edebilmeli. Beklentisiz bir iyiliğe giden bu yolda, bu hassas düşünceye sahip olabilmek için, olabildiğince dahice düşünmeli. Orantısız bir iştiyakla yaptığın iyilik yolunda yürümek için, olabildiğince deli olmayı göze almak gerekir.

Biliyoruz ki gönüller arasında görülmeyen yollar vardır. Sadece gönül gözüyle bakanların görebileceği, gönül insanlarının yürüyebileceği bir yol... kişilerin maddi durumlarına bakmadan, sosyal yaşamına karışmadan, dünya görüşünü hiç irdelemeden, ona sadece gönül taşıyan bir insan olduğu bakabilen, gönüller arasında yollar açabilenlerden olmak gibi…

İyiliğe giden yollar açmalı ya da en güzeli iyiliğe giden yol olmalı. Hiç kimsenin yüzüne kapatılan kapı olmamalı. Biliriz ki bütün gönüllerin kapısı içeriden açılır. İnsanların gönül kapılarının şartsız açılması için, gönüller arasında köprüler kurup, darda kalanlara kol kanat germek değil, onlara kol olmak, kanat olmak gibi...

Bir iyilik hareketinden bahsediyorum, Deliler, Dâhiler, Kapılar, Köprüler. Yaklaşık üç aydır üzerinde titiz bir çalışmayla vücuda getirilen bir kitaptan söz edelim bu hafta. Daha doğrusu bir kitaptan ziyade, yaşanan hikayelerin iki kapak arasına girmesinin hikayesinden.

Kütahya merkezli oluşumun başındaki isim, Kemal Yarcı. Gönlünü ihtiyaç sahibi insanlara yardım etmeye adamış bir gönül insanı. Birilerinin iyilik yapmasına vesile olan ihtiyaç sahibi insanlarla onlara el uzatanların arasında ki köprü. Özellikle öğrencilerin amcası, babası, dedesi, abisi olan bir abican.

Kitabın ön sözünde “Bu kitap; Tek bir kişiyi de olsun mutlu edebilir miyiz, onu da dünya nimetlerinden faydalandırabilir miyiz, nefes alıp verme nimetini sürdürebilmesi için ona nasıl faydalı olabiliriz? diye yola çıkılmış bir iyilik hareketini, iyilik hareketi ailesini anlatan bir kitaptır.” Diyerek tanıtılan bir kitap.

İçinde kurgu olmayan ama bütün çıplaklığıyla yaşanmış hayatların hikâyelerine küçük dokunuşların yapıldığı oldukça değerli bir eserdir. Ana temasını ‘Belki kötülükleri bitiremeyiz ama iyilikleri artırabiliriz.’ Söylemi oluşturmaktadır. Bunun yanında hiç kimseyi incitmemek için verilen ihtimam ise alkışı fazlasıyla hak eden bir düşüncedir.

Bu konuda yani ihtimam ahlakı hakkında kısaca şöyle diyor “En önemli nokta, incitmeden, ifşa etmeden, evdeki anneyi, babayı çocuğuna mahcup etmeden, anne ve babaya bakkaldan alışveriş yaptığı poşetlerle eve gitmenin keyfini yaşatarak, böylece evdeki çocuğun, erzakı, yardım edeni değil anne ve babayı sevmesine sebep olmaktır ihtimam ahlakı...

“Benim getirdiğim ürünü, yiyeceksin.” dayatması yerine, kendi sevdiği ürünü almasını sağlamak, bu insanları devletine düşman etmekten azade, onu sevdirmek, ‘ihtimam ahlâkıyla mümkündür. Bu hareketin en önem verdiği en fazla özen gösterdiği konu da bu konudur. ‘İhtimam ahlâkı...’

Anlatılan her hikâyede ayrı bir acı, ayrı bir hüzün, ayrı bir umut barındırır. Çünkü oluşumun gönüllüleri ne kendilerini ön plana çıkarıyorlar ne de karşı tarafı rencide ediyorlar. Bunu şöyle küçük hikâye ile anlatıyor; …‘Bize misafirliğe gelmişler’ gibi sohbet ettiler. Giderken bir zarf bırakmışlar. ‘Bunun haricinde bir ihtiyacınız olursa lütfen haberleşelim.’ demişlerdi. Ablam üniversite sonuçları açıklanınca durumu kendileri ile paylaştı. Sanki kendi çocukları kazanmışçasına sevindiler ve bize ‘Merak etmeyin, Allah nasip ederse kızımızın masrafları bizden.’ dediler. Bu arada ‘Benim de dershaneye gitmemi ve kendime dershane araştırmamı,’ söylediler. Bana dershane seçme hakkı verdiler. Giderken fotoğraf çekmediler...”

Kitap hakkında söylenecek çok söz var ama iyilerin hayatımızda çoğalması duasıyla diyelim ve bu kitabın yayınlanmasında başta, Selçukya Kültür Sanat (SKY) Yayınlarına, yayına hazırlık aşamasında gece gündüz uzun bir mesai harcayan Tayyar Yıldırım’a ve yazarımız Kemal Yarcı’ sonsuz teşekkürlerimizi sunarım. Naçizane bu kitabın oluşumunda bizim de tuzumuzun olması ayrı bir gurur kaynağımdır. Son olarak kitabın kendisini tanıttığı yazsına yer verelim.

“Yüzlerce, binlerce, on binlerce gönül insanı bir araya geldik, kimi gönlünü koydu kimi sevgisini, sevdasını koydu... Kimi aşkını, acısını, ıstırabını koydu... Kimi merhametini koydu, vicdanını koydu... Kimi hasretini, özlemini, hatıralarını, yaşanmışlıklarını, yaşayamadıklarını koydu... Herkes karınca kararınca bir şeylerini koydu... Hepsini kardık, karıştırdık, yoğurduk, yüreklerimizde ısıttık ve bu kitap doğdu.

Biz Deliler, Dâhiler, Kapılar, Köprüler-SenBenO hepimiz, bu kitabı yazdık. Kendini ‘deli’ sayanlar, ‘dahi’ görenler, gönüllere girmek için ‘kapılar' açmak, sevgi ‘köprüler'i kurmak isteyenler de bu kitaba sahip olmalı, okumalı ve şu ana kadar yaşadığı hayatın nasıl da bir anda değişiverdiğine şahitlik etmelidirler. Aramıza hoş geldiniz.” (Kemal Yarcı)

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.