Dünya’da bir ilk olarak çocuklara hediye edilen 23 Nisan gününden sonra, gençlere hediye edilen 19 Mayıs gününü kutladık. Aslında bir hediyeden ziyade geleceğimizin mimarları olacak gençlerimize verilen bir hedeftir 19 Mayıs! Gençliğe Hitabeyi anlayarak okuyanlar bunu görecektir. Görenler de “Türkiye olarak dünyanın en büyük 20 ekonomisi arasında olmamıza rağmen geleceğimizi kuracak olan çocuklarımıza, gençlerimize verdiğimiz eğitim kalitesinde ilk 40 ülke arasına niçin giremiyoruz?” diye soracaktır.
*
Buna rağmen gençler bir yolunu buluyor, Türkiye’nin geleceğini ilmek ilmek örüyor. Cumartesi günü aydın, pırıl pırıl bir ekibi olan Konya Genç Girişim ve Yönetişim Derneği, Prof. Dr. Özgür Demirtaş Hocayı Konya’da konuk etti. Novotel’deki toplantıda “güldürürken düşündüren” Nasreddin hocamızdan farklı olarak “düşündürürken güldüren” bir tarz ile anlattı Özgür hoca, ekonomide ve finansta olup biteni. “Öğretirken güldüren” eğlenceli bir tarzı var Özgür hocanın, öğrencileri çok şanslı bence. Ekonomiyi anlamanın sırlarını özetledi, bir sonraki yazımda değineceğim. Bu toplantı için GGYD Konya Şube Başkanı Cantürk Karçaaltıncaba ve ekibine çok teşekkür ediyorum.
*
“Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı” olarak kutladığımız 19 Mayıs günü akıl, inanç ve cesaret ile kazandığımız ve düşman dahil tüm dünyanın saygı duymak zorunda kaldığı zafere giden yolun ilk adım gündür… Ancak düşman saygı duyar görünse de bu zaferimize, başarılarımıza, kazanımlarımıza kara çalanları besleyerek yine görevine devam etmektedir. Bunların yalanına aldanmayacak, kanmayacak bir gençlik için aydınlatıcı her faaliyet hayati değerdedir.
*
Bu arada, şunu da hatırlatmak isterim, 19 Mayıs, Müslüman kılığına girip Arapları aldatarak Osmanlıyı sırtından vurduran, Türk askerini kırdıran İngiliz casusu Lawrence’nin ölüm günüdür. Böyle bir düşman beslemesinin, Türkiye Cumhuriyetinin doğumuna giden ilk adım gününde ölmesi bence çok manidardır.
*
Ancak düşman yalanlarını tarih diye anlatanlar hiç de az değildir ve bunların gençliğin temiz zihinlerini böyle yalan ve iftiralarla kirletilmesine izin vermemek için ilk adımı ve sonrasını doğru anlatmamız gerekmektedir. Bunu sağlayacak bir eğitim anlayışı ile gençlerimiz, geleceğimizin mimarları olabilir, aksi halde düşman yalanlarına kananlar düşmanın istediği gibi bir yıkıma hizmet edecektir ki, sahte bazı hocaların din gibi anlattığı hurafeye kanarak bunu yapmayı denedi bazıları… Kendi geleceklerinin de o yıkımın altında kalacağını bile düşünmeden. Çünkü anlamak yerine kanmışlar…
*
Çocuklarımızın bir kısmı yeterince düşünmüyor, belki de doğru düşünmeyi bile bilmiyor. Hayal de kurmuyorlar. Çünkü zekâyı kullanmayı, sorgulamayı ve yorumlamayı öğretmek yerine ezber ile hafızayı şişiren eğitim sistemi hayal gücünü yok ediyor, bireysel gelişimi önlüyor. Birey olamayan çocuklar da bir oy olarak yetişiyor, sonuç bu! Kandırılmaları kolay oluyor…
*
Bilgiye, bireysel gelişime ve liyakate önem vermeyen politikalar gençlerimizin gelecekten ümidini kırıyor. Emeğinin hakkını alamayacağını düşünen gençler çaba harcamaktan vazgeçiyor diye düşünürken, geçen yüzyıldan şöyle bir ses yankılanıyor; Milletin bağrında, temiz bir nesil yetişiyor. Bu eseri ona bırakacağım, gözüm arkada kalmayacak… Vatanın bütün ümidi ve geleceği size, genç nesillerin anlayış ve enerjisine bağlanmıştır… Gençler, cesaretimizi güçlendiren ve sürdüren sizlersiniz. Siz, almakta olduğunuz terbiye ve kültür ile insanlık değerinin, vatan sevgisinin en değerli örneği olacaksınız… Bu sözler, Mustafa Kemal Atatürk’ün gençlere bakışını ve onlara verdiği değeri anlamamız için yeter sanırım. Ancak geleceğimiz olan ümidimiz olan gençlerimizin bir kısmı bazı yalan ve iftiralara kanarak bu gerçekleri anlamanın uzağına düşüyor?
*
Bu durumda bize düşen ise bu vatanı ve bağımsızlığı bize miras bırakan dedelerimize önderlik, komutanlık etmiş olan Atatürk’ün imanına dil uzatan ona iftiralar atan hurafecilerin anlattığı hikâyelere kanan gençlerimize “hurafecilerin, hurafeye karşı Allah’ın dinini ortaya çıkarmaya çalışanları dine karşıymış gibi gösterdiğini” anlatmak oluyor… Herkesin hata ve kusurları olabilir, kişiler ile uğraşmak yerine işimize bakalım demek yerine yıkım planı yapanlara hizmet ettiğini fark etmeyen gençleri uyandırmak gerekiyor… Gençlerimize bizim olanı, yanlışları veya eksikleri var diye yıktırmak isteyenlere kanmayı bırakıp, bizim olanı düzeltelim ve iyileştirelim demeyi öğretmemiz gerekiyor...
*
Geçmişte, Türk erkeklerinin yetmediği yerde tarihimizin Türk kadınları ile devam ettiğini görmek, göstermek de gerekiyor. Çünkü bu gerçek de Türk milletinin geleceği için yeni umutlar doğuruyor bence.
*
Gün o gündür ki kendimizi eleştirerek, yanlışlarımızdan dönme günüdür. Çünkü “bu kadar yanlışlık yanlışlıkla yapılıyor” olamaz! Şekle, görüntüye söylentiye kanmak yerine işin aslını arayanlara Moskova’dan selam ve dua ile… Moskova notları da bir sonraki yazımda inşallah…
*
19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı kutlu olsun.