Dağdaki Çobanın Oyu

Yılmaz SANDIKÇI

Yıllar önce birisi “dağdaki çoban ile benim oyum bir mi?” diye bir taş atmıştı kuyuya ve kırk akıllı çıkaramamıştı o taşı. Sonradan tartışmanın seviyesini güya yükseltmek isteyen birileri “profesör ile çobanın oyu bir olur mu hiç?” diye kıvırmıştı. Taş hala kuyunun dibinde ve duruyor öylece. Siz ne diyorsunuz bu işe?

*

Seçim tarihi belli oldu ya sık sık bu tartışmayı duyacağız artık; “benim oyum dağdaki çobanın oyu ile bir mi?” diye soranlara “sen kim oluyorsun da bu soruyu soruyorsun!?” demek isterim. Size de aynısını öneririm!

*

Biz bunları tartışadururken, 2016 yılında bir diç oğlu DİÇ (dinimizi içerden çarpıtan) sözde hoca özde ise “milletimizi Allah ile aldatan hain” birisi ve onun yalanlarına kananlar bir darbe ile devletimizi ele geçirip düşmana teslim etmeye kalkıştı. Hain darbe planını başaramadılar ancak düşman yalanlarını tarih diye anlatan tiç oğlu TİÇ (tarihimizi içerden çarpıtan) birileri ve bunlara kananlar, deri değiştiren DİÇ’ler ile aynı yolda devam ediyorlar.

*

Öyle ki, bunlar bırakın yalanları ve çarpıtmaları, doğru bilgiler ile bile milletimizi yanlış yollara saptıracak kadar ileri bir kandırma eğitimi almışlar. Müslüman gibi görünüp, Türk gibi konuşarak cahillerimizi kolayca kandırıyorlar. Kandırılmış olmamak zor bunların karşısında!

*

Demokrasiyi uygulamayan, laikliği anlayamayan, Müslüman gibi davranan Türk gibi konuşan ama demokrasiyi ve laikliği İslama karşıymış gibi anlatarak düşmana hizmet edenlere kanan kardeşlerimiz hala "profesör ile çobanın oyu bir mi?" gibi bir tuzak sözün peşine düşüp, mantıksız konuşma yöntemleri ile tartışmaya devam ediyorlar. Boş konuşuyorlar, milletimizi uyandırmıyorlar, kandıranları susturamıyorlar!

*

Çoban da profesör de insan olarak aynıdır ve oyları da birdir bence! Bu kadar net ve kesin! Fark, bu iki insanın mesleklerini icra etme becerisinde … Birisi hayvan yetiştirir, diğeri insan yetiştirir. Örneğin, çobanın yetiştirdiği hayvan ilk doğduğu günden mezbahaya gideceği son güne aynıdır inektir, koyundur. Hayvanın dilinden anlar çoban, onları güder. Hayvan için son bellidir… Diğer yandan profesöre gelen çocuklar, gençler ilk günden son gününe büyük değişimler geçirir, gelişir. Hayvanlara göre gelecekleri hakkında tercih yapabilme gibi bir üstünlükleri vardır. Profesör, öğrencilerine şekil yanında, çobanın sürüsüne anlatamayacağı manayı da öğretir. Manayı anlayan insan, insana yararlı olmayı öğrenir. Beklenen budur en azından.

*

“Cahildeki ferasete güvenirim” diyerek, "cahilde feraset olmayacağını, feraset olsa, cahil kalmayacağını" öğrenemediğini gösteren ve hatta bilgisiz ile cahil arasındaki farkı anlamadan akademisyen(!) olan birisi ile üç koyundan birini kaybedip, birini çalıdırıp, birini de yiyen çoban aynı seviyededir bence…

*

Çobanın yetiştirdiği sürü içgüdüleri ile yaşayan, düşünmeyen, sorgulamayan hayvanlardan oluşur. Önüne konulan yemi, yağmurdan, soğuktan, kardan, sıcaktan koruyan damı sağlayan kişiye sadakat ile bağlanır bunlar. Akıl tercihleri ile değil sürüyle birlikte hareket ederler. İçgüdü ve iç dürtü desteği ile karnını doyuracak ve üreyecek kadar düşünebilirler ancak çobanın her ıslığında, her bağırmasında, her işaretinde onu takip ederler. Takip ettikleri çobanın "sürüyü meraya mı, yoksa mezbahaya mı götürdüğünü" sorgulamazlar. Kendilerini kurttan koruyan çobana sevgi ile bağlanırken, kurtlara karşı kin güderler… Ancak yavrularını ve zamanı gelince kendilerini yiyecek olanın kurdu yal yemeye alıştıran çoban olduğunu düşünemezler. Yem ve dam yeterlidir onlara. Doğanın kuralıdır bu ve böyle olması gerekir. Çünkü, çobanın yetiştirdiği hayvanlar can olsalar da ticaret malıdır sonuçta.

*

Profesörün yetiştirdiği öğrenci öyle mi? Öğrenciler profesörün elinde merak etmeyen, araştırmayan, sorgulamayan, söylenen her şeye kanan insanlara dönüşüyorsa profesör, çobandan farklı değildir ve onunla aynı seviyede demektir. Böyle bir profesörün benim oyum çoban ile bir mi? diye sorma ve eleştirme hakkı olur mu sizce? Bence olmaz!... Evet böyle bir profesörün oy hakkı çoban ile birdir!

*

Fark şurada ortaya çıkar; profesörün yetiştirdiği öğrenci, merak etmeyi, araştırmayı, sorgulamayı, söylenen her şeye kanmak yerine aklını zekasını kullanıp, analiz ederek düşünmeyi, işin aslını aramayı öğreniyorsa, yani profesörün yetiştirdiği öğrenciler farkındalık sahibi ve bilinç sahibi birey olarak insan olma seviyesinde yükseliyorsa, o profesörün oyu çoban ile yine bir olsa da yetiştirdiği insan sayısı kadar daha çoktur… Durum budur! Bunu anlamayanların suçu demokrasiye atması düşüncesizliktir, yani ahmaklık! Bunlara kananların durumu daha da acıdır…

*

Bir de sanatçı açısından bakalım kuyunun dibindeki taşa, çıkarabilir miyiz sizce? Kanmak yerine anlamaya çalışanlara selam ve dua ile…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.