Depreme karşı dua

Yılmaz SANDIKÇI

Yurtdışında olsak da aklımız yurttan gelecek haberlerde. Deprem yine hatırlattı kendini Kahramanmaraş’ta ve Van’da. Artık anladık ama anlamayanlar var hala; Deprem öldürmüyor, depremde yıkılacak kadar çürük binalar öldürüyor. Malzemeden çalarak çürük bina yapan hırsız müteahhitler öldürüyor.

*

Bir de bu katillerin suç ortağı olarak, daha fazla kazanma hırsı ile gözü dönen, daha fazla alan kazanmak için binayı taşıyan kolonları kesecek kadar körleşen, insanlıktan çıkan arsız aç gözler var… İnşaat alanı kazanmak için orman yakan hainlerin bir türü de bunlar…

*

Anladık ama anlamayanlar var hala, tepki vermek yerine tedbir almak gerekiyor. Yaşanan acılardan ders almak gerekiyor, dersleri unutmamak gerekiyor…

*

Anladık ama anlamayanlar var hala, deprem olmasın diye dua etmek yetmiyor; Allah’ın depremini, Allah’a şikayet etmekle depremlerin durmadığını anlamak da gerekiyor. Depremi dua ile durdurmak beşerin haddine değil ama depremlerde yıkılacak kadar çürük binaların yapımını durdurmak için dua etmeyi öğrenmek gerekiyor.

*

Örneğin “Allah'ım deprem verme, bizi depremden koru” diye dua etmek yerine “aramızdan hırsız müteahhitler çıkmasın” diye dua etmek gerekiyor. “Aramızdan binayı taşıyan kolonu kesecek kadar açgözlü alçaklar çıkmasın” diye dua etmek gerekiyor. Bu ettiğimiz duaları, geleceğin büyükleri olan çocuklarımızın zihnine sokmak ve onları, malzemeden çalan hırsız müteahhitlerden olmamaları yönünde eğitmek de gerekiyor.

*

Deprem doğal bir afettir, sünnetullahın bir parçasıdır… Dünyanın her tarafında olur. Yedi şiddetinde bir deprem bazı ülkelerde burun bile kanatamazken, bazı ülkelerde milli felakete sebep olur..

*

Depremlerin en tehlikelisi kafalarda oluşan fay hatlarından kaynaklı zihinsel depremlerdir. Doğadaki depremler anlık olur… Zamanla yıkılan binaların yerine yenileri yapılır, ateş düştüğü yeri yaktığı ile kalır… Ancak, zihinlerdeki depremler öyle değildir, kafalardaki depremler yıllara yayılır, yıllar geçtikçe milleti yavaş yavaş yıkıma, zarara alıştırır, millet alıştıkça zarar çoğalır. Yıkımdan rahatsız olanlar, zararı durdurmak için çabalayanlar azalır. Zarara alışanlar açgözlülükleri ile cahillikleri ile kendileri yıkar yok eder aileyi, toplumu, halkı, milleti hatta devleti....

*

Böyle yıkımları önlemek için, dinin şekillerine ve duaya verdiğimiz önem kadar dinin manasını anlamaya da önem vermeli ve manayı anlamak, anlatmak için gayret, cehd, çaba içinde olmalıyız … Yoksa manayı anlamadan şekilleri taklit etmeyi din zanneden, söylentiyi, hurafeyi din zanneden Müslümanlar, İslam düşmanlarına hizmet(!) etmeye devam edecekler, hem de Müslüman kılığında..

*

Öyle ki, zihinlerinde fay kırıkları olan kişiler, depremlerdeki ölümlerin sebebini çürük binaya değil de zinaya bağlayacak kadar aymaz ve ahmaklar yıkılan binaların suçunu hırsız müteahhitlerde aramak ve tekrarını önleyecek şekilde ceza vermek yerine, depremi ve ölümleri kadere bağlayacak şekilde konuşurlar. Kaderin tedbir almak gerektiren ilkesini dikkate almadan konuşanlar, kendi kusurları ve suçları için kadere iftira atmaktan da utanmazlar. Bunların ettiği dua kabul olur mu sizce? İşin aslını aramadan bunlara kananlar, hırsız müteahhitlere ve bunlara göz yuman bürokrat veya siyasetçilerin keyfine hizmet ederler ancak! Hem de Müslüman gibi konuşarak… Ne acı değil mi?!

*

“Allah'ım bizleri, sünnetullahı anlayacak kadar bile aklını kullanmaktan aciz, cahilliğinden habersiz şekilde suçu kadere ve (haşa) sana atanlara kananlardan eyleme. Bizleri bu ahmakların cahilliğine karşı bilinçlendir…” Amin.

*

Özellikle hocalar “Allah'ım milletimizi depremden koru” demek yerine “Allah'ım milletimizi malzemeden çalıp çürük bin yapan hırsız, arsız müteahhitlerden ve bunlara göz yuman açgözlü, utanmaz bürokratlar ile siyasetçilerden koru” (amin) diye dua etmeye başlamalı ve “binanın taşıyıcı kolonlarını kesecek kadar gözü dönmüş, açgözlü cahil alçaklardan koru” (amin) diye devam etmeli… Elbette en önemlisi de “Allah'ım bizleri, çocuklarımızı malzemeden çalan ve kolon kesenlerden eyleme” (amin) demeyi unutmamalı…

*

Duanın da bir mekanizması vardır sünnetullahı anlayana; akıl süzgecinden geçirilerek kalpten edilen dualar kabul olur. Çünkü düşünerek edilen dualar, tepki vermek ile yetinmenin yanlış olduğunu anlatarak tedbir almak için hareket geçmeyi öğretir insan olana! Ettiği duanın gerçekleşmesi için cehdi, gayreti, çabayı teşvik eder doğru edilen dua.

*

Bu mekanizmaya göre, ettiği duanın gerçekleşmesi için harekete geçmeyen kişi Allah katında din taciridir ancak! Bunların duası kabul olmaz! Bunların duasına amin demek, bunların sözlerine, sorgulamadan kanmak en basit ifadesi ile İslam’a hizmet(!) görüntüsünde kandırarak aslında İslam düşmanlarına hizmet edenlere tekerlek veya baston olmaktır…

*

Müslümanların aklını kullanma seviyesinde yükselmeyi öğrenmesi duası ile Nijni Novgorod’dan selamlar…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.