ŞEHİTLİK;
Yüksek bir makam Allah katında,
Rahmet diliyorum, tüm şehitlerimize;
Askerlerimize, komutanlarımıza…
Geçen hafta yine yandı yürekler
Yine ateş düştü yuvalara
Acılar tazelendi hafızalarda.
Bir yandan da düşünüyorum;
Ben kim oluyorum,
Sen kim oluyorsun da
Rahmet diliyoruz,
Allah’ın övdüğü makama varanlara?
Mahviyetle eğiliyor başım,
Yüreğime dolan acıları aşamadım.
Sanki kor gibi yanmışım.
Söndürmüyor gözyaşlarım.
Biliyorum rahmet, Rahman katında,
Zaten vaat edilmiş şehit olanlara.
O halde ne yakışır, geride kalanlara?
Soruyorum, sen de benimle cevap ara!
Askerimiz,
Devletimizi ve vatanımızı korumakta;
Dosta güven verirken,
Korku yaratıyor düşmanda.
Görevini yaparken gözünü kırpmıyor,
Canını ortaya koyuyor, vatan uğruna!
Peki ya, o askerin arkasında duranlar?
Görev verenler, imkân sağlayanlar…
Aynı sorumluluğu taşıyor mu
Vicdanlarındaki terazide acaba?
Ne düşünüyorlar böyle durumlarda?
Ne kadar yakışıyor
“Şehitlik edebiyatı” türünden laflar
Siyasetçilerin, memurların ağzına?
Savaşta şehit olmak başka,
Barışta şehit olmak başka,
İşin ucunda hata veya ihmaller,
Hele bir de ihanet varsa?
Onlardan helallik isteyebilecek miyiz
Yarın Allah katında?
Çok geçmedi hatırla, görmemişiz
Gördüysek bile engelleyememişiz
Hainlerin, sızmasını ordumuza…
Ordumuzun kozmik odasına…
Devletimizin kılcal damarlarına…
Uyaranları niçin dinlemedik acaba?
Sormayalım mı?
Şehitlerimizi, ömürlerinin baharında
Yaşamdan koparan ihmal var mı?
Ya da hata? Bugün bilmiyoruz,
Yarın öğreneceğiz açıklanırsa…
Önceki bazı şehitlerimiz için,
Sorumlulara hesap soruldu mu;
Ders alındı mı, ne kadar engel oldu
Benzer acıların tekrarına?
Şehitlerimizin hesabı
Kalmasın sonraya…
Varsa onlar hakkında
Bir ihmal bu dünyada!...
Özgürlük, namus ve vatan
Bizim için dinimiz ile birlikte
Malazgirt’ten Çanakkale’ye,
Sakarya’dan günümüze!
İslam uğruna, tarihte;
En çok şehidi biz verdik…
Şehitlerimiz zaten cennetlik!
Bu yüzden deniyor zaten; Cennette
Kurulacak en büyük devlet,
Türklerin olacaktır diye!
Peki, şehitlerimizin uğruna can verdiği
Değerlerimize layık olmayı,
Geride kalan bizler ne kadar hak ettik?
İslam’ı günümüzde, hurafeye bulayıp
Türkler aleyhine kullananların
Milletimizi aldatmasını ne kadar önledik?
Sorulmayacak mı bunlar
Yarın mahşerde,
Hem de şehitlerimizin önünde,
Allah'ın mahkemesinde?
Belki de çoktan soruldu, sorular,
Cevaplar şimdiden verildi.
Şehitlerimiz,
Övülmüş makama yükseldi.
Kalanların sınavı
Daha da derinleşti, ağırlaştı ve ciddileşti.
Tekrarda yarar var, atlama!
Şehitlik, zaten Allah’ın lütfettiği
Cennetlik bir makamda!
Sen sen ol, bir daha düşün ve anla
Şehitlik makamını,
Siyaset için kullanma, kullandırma!
Tuttuğun siyasî parti değil meselemiz!
Vatanımız bir ise, varız hepimiz!
Türk, Kürt, Laz, Çerkez hep birlikte
Kaderde, kederde ve kıvançta biriz
Yeter ki artık, kılık değiştirip
Fitne çıkaranlara kanmayalım biz!
Ordumuza sızan ajanları unutma
Kanma kimsenin Müslüman kılığına,
Ümmetçi, Osmanlıcı lafına…
Sahip çık milletine, şehidine,
İmanına, aklına, v-atana!
Algı ile aldanmak yerine, çalış
Uğraş akıl ile gerçeği anlamaya!
Sence, bizi ne kurtaracak?
Bence, bizi kurtaracak olan
Aklımız ile imanımızı birleştirip
Tarihten aldığımız dersler ile
Vicdan terazimizi düzeltmek olacak!
Yine düşün, yeniden sorgula,
Sorgulamaktan usanma!
Sormaktan asla utanma;
Duyduğun her cevaba da kanma!
Kendin de çabala gerçeği bulmaya!
Aklını kullanma seviyesinde
Altta da kalma…
Aklını kullan vicdanınla
Ama malumat veya duyumla değil
Tutarlı bilgi ile işin aslını ara…
Gerçek olmaz her doğru, atlama!
Unutma: edebiyat ve siyaset
Vicdanın önüne geçtiği gün
Kapılar açılır, tarihin acılarına.
Vicdan terazisi düzelince
Vicdan edebiyatın ve siyasetin
Önüne geçecek kadar güçlenince
Tarih utanır aynı acıları tekrarlamaya.
Haksızlık etme tarihe
Lafın gelişi tarih suçlanır
Tekerrür eden tarih değil
Ders alınmayan yanlışlardır.
Bazen sen de sormaz mısın
Bu kadar yanlışlık,
Yanlışlıkla mı yapılır?
Olaylar arasındaki bağlar
Ne kadar doğru anlaşılırsa
O kadar doğru olur cevaplar
Aksi halde bayram eder aldatanlar.
Şimdi bir daha soralım o halde:
Şehitlerimizin yüzüne
Bakabilecek miyiz mahşerde?
Kurtaracak mı sorumluları ve bizleri;
Ettiğimiz dualar, lafta kalan vaatler,
Kıldığımız namaz, gittiğimiz hac
Allah katında?
Selam olsun aldanmak yerine
İşin aslını arayan ve
Gerçeği anlamaya çalışanlara….