FAİZ DÖVİZ

Yılmaz SANDIKÇI

T.C. Merkez Bankası politika faiz oranını, indirim yapmaya devam ederek geçen hafta yüzde 10,50’ye düşürdü. Döviz kurları tarafından bir tepki gelmedi. Bu sonucu doğru okumak çok önemli.

*

Hazır politika faizi yüzde 10 seviyesine düşmüşken, bankaların tüketici kredisi oranlarına baktım, çoğunluğu aylık yüzde 1,75 faiz uyguluyor. Bu da yıllık faizin yüzde 30 seviyelerinde olduğunu gösteriyor. Ziraat Katılım aylık yüzde 2,09 katılım payı alıyor, bu da yıllık yüzde 36’yı geçiyor.

*

Sözler küçüktür ancak büyük anlamlar taşır! Anlamlarını sorgulamadan şeklen kullandığımız sözcükler zihin kodlarımızı bozar, düşünme anlama ve davranışlarımızı bozar. Sonuçta ekonomi de huzur da bozulur. Dinde de ekonomide de temel kavramları anlamadan yapılan her icraatın sonu yanlış yollara çıkar ki, Müslümanları bu yanlış yollarda bocalaması ancak İslam düşmanlarına yarar.

*

Din sabit olsa da dil sabit değildir! Dini anlamak, anlatmak için kullanığımız dilin değişkenliğini dikkate almadan yapılan din konuşmalarının yanlış sonuçlara sebep olacağını anlamak zor değildir. Sorun zorlukta değildir, zorluğu anlamamaktadır.

*

Dinimizin temel kaynağı olan Kur’an-ı Kerim hükümlerini sadece metin ve şekil yönünden değil, zaman sürecindeki sosyal ve ekonomik değişmeleri dikkate alarak mana yönünden de bütünsel anlamaya çalışmalıyız. Basit bir örnek, para!

Soru 1) Para nedir?

Soru 2) 1400 yıl önceki para nedir?

Soru 3) 1400 yıl önceki para ile günümüzdeki para arasındaki fark nedir?

*

Bu farkı dikkate almadan ekonomi konusunda konuşmak da Kuran hükümlerini doğru anlamak da mümkün olmayacaktır. Örneğin, Kuran’da yasaklanmış olan ve Arapçada “riba” sözcüğü ile ifade edilen bir işlemi, Türkçeye yine başka bir Arapça sözcük olan “faiz” ile çevirenler, böyle bir sözcük seçimini hangi bilgi ile savunuyorlar? Paranın ne olduğunu ve tarihsel gelişimini anlamayanlar, para ile ilgili hükümleri doğru anlayabilir mi?

*

Diyanet İşleri Başkanlığının faiz konusundaki açıklamaları ile faiz konusundaki uygulamaları arasında çelişkilerin olması Müslüman kafası ile açıklanamaz! Çünkü Müslüman, net bir zihin ile çifte standartlardan arınmış bir ahlaka sahip olmalıdır. Müslüman hak yemediği gibi hakkını da yedirmemelidir. Konuşma ve uygulama arasındaki çelişkileri kabul etmek zorunda kalmanın cezasını Müslümanlara çektirmek de reva değildir!

*

Bu durumda her müslüman işin aslını aramayı ve şekillerin ötesindeki dinin manasını anlamaya çalışmayı kendine görev edinmelidir. Peki ne yapabiliriz?

*

DİB, fetva makamına atanacak din adamları ile Kuran tercüme kurulunda çalışacak ilim adamlarını, İlahiyat Fakültesinden mezun olduktan sonra, en az bir "bilim" dalında, örneğin fizik, biyoloji, sosyoloji, arkeoloji, kimya, psikoloji matematik, edebiyat, astronomi, jeoloji, ekonomi, tarih, istatistik, ekonometri, kamu yönetimi, etimoloji, hukuk, coğrafya, vb alanlardan birinde yüksek lisans seviyesinde bir eğitime yönlendirmelidir.

*

Bu sayede, din adamlarımızın Kuran’ı anlama konusunda algıları genişleyecektir. Ekonomi, ekonometri, istatistik gibi yaşam ile iç içe olan “bilim” alanlarında eğitim alan ilim adamları, riba gibi, faiz gibi konuları daha iyi anlayacak ve daha doğru anlatacaktır… Aksi halde, zaman içinde değişmeyen dinin hükümlerini, zamanla değişen sözcükler ile anlamaya çalışmak Müslümanları yanlış yollara saptırmaya devam edecektir. Bunu önlemeye çalışmak her Müslümanın görevi olmalıdır!

*

Siz bu yazımızı okurken biz yine bir başka seyahatte olacağız. Tekrar görüşmek üzere inşallah. İşin aslını, dinin manasını arayanlara selam ve dua ile.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.