MOĞOL TÜRK KÜRT

Yılmaz SANDIKÇI

ABD ve AB'nin İsrail’in istediği şekilde, Orta Doğu'da yapmak istediklerini anlamayanlar günümüzdeki tabloya uzaktan ama tarihin ışığı ile bir daha baksın. Geniş bakmayı ve derin düşünmeyi öğrensin. Düşünürken, taktik akıldan stratejik akıl ile düşünmeye geçsin. Düşüncede yükselmeye çalışsın ve konuşmakta acele etmesin. Millî konuları siyasetine alet etmesin! Devletimizin bekası, milletimizin refahı ve vatanımızın bütünlüğü için yapması gerekenleri gösterişten uzak durarak yapsın.

*

Türkler, Asya'nın en doğusundaki Moğollar ile de, en batısındaki Kürtler ile de anlamlı birliktelikler kurmayı başarmış, hatta bu davranış tarihte az bulunur türde milletlerarası kaynaşmaya ve akrabalığa dönüşmüş. Bilim insanları böyle söylüyor?

*

Bu tür birliktelikler “parçala, böl, yönet, asimile et, edemezsen yok et ve kalanları ve yut” türü politikaları benimseyen batılının işine gelmiyor ve bozmak için elinden geleni yapıyor…

*

9. yüzyılda, dönemin İslam Halifesi, Asya'nın batısına ulaşan Müslümanlaşmış Türkleri, İslam Devleti ile Roma İmparatorluğu arasındaki sınır bölgesi olan bugünkü Irak’ın kuzeyinde bir tampon bölgeye yerleştirmişti. Türkler burada kendilerinden daha önce Müslüman olan Kürtler ile tanıştı, kaynaştı.
*
Türkler, bu bölgede önce İslam devletinin sınır güvenliğini sağladı, sonra Roma İmparatorluğunu batıya doğru geriletti, Anadolu'yu Müslümanlaştırdı. Avrupalılar bu sebeple coğrafyanın adını taaa 8 yüzyıl önceden Türkiye olarak değiştirmek zorunda kaldı.

*

Tarih böyle ilerlerken, Avrupa’ya batıya doğru ilerleyen Türkleri yavaşlatan en güçlü iki darbenin de Moğollardan doğudan gelmiş olması düşündürücüdür. Moğolların, Türklere ilk darbesi, Müslüman olan Türkleri durdurmak ve Arap çöllerine geri sürmek için kurulan Haçlı Orduları ile savaşların sürdüğü 13. yüzyılda gelmiş ve Selçuklu Türk Devletine verdiği zarar ile Haçlı Ordularına hizmet etmiştir. Sonra, Moğollar kendiliğinden çekip gitmişlerdi! Niçin gelmişlerdi? Ne kazandılar? Tarih öncesinden beri birbirine karışmış olan bu iki millet niçin savaştılar? İşin içinde bir haçlı parmağı mı var?

*

Moğolların 1402 yılındaki ikinci darbesi de Selçuklu’nun yıkılmasından sonra kurulan ve güçlenerek Avrupa’ya doğru, Haçlı tehlikesinin kaynağını yok etmeye ilerleyen Osmanlı Türk Devletinin hareketini sekteye uğrattı... Moğollar yine kendiliğinden çekip gitmişlerdi! İyi de niçin gelmişlerdi? Tarihçilerin, Türklerin mi Moğol yoksa Moğolların mı Türk diye tartışmasına sebep olacak kadar birbirine karışmış iki millet niçin savaşmıştı? Kim, ne kazanmıştı? İşin içinde bir haçlı fitnesi mi vardı?

*

Geçen yüzyıla geldiğimizde ise Osmanlı’nın yıkılmasından sonra Anadolu toprakları üzerinde üçüncü devletini kurmaya çalışan Türkleri durdurmak için Avrupa, bu sefer Kürt kimliğini azınlık sınıfında ayrıştırmak için çalıştı. Bu senaryoda rol almayı kabul eden bazı Kürtlerin veya Kürt kılığına giren haçlı kalıntılarının ayaklanmaları Türkler aleyhine kullanıldı.

*

1071 yılından beri durduramadıkları Türk ilerleyişine karşı türlü ittifaklar kuran Avrupalı devletler, 19. yüzyılda "ırkçı ve ayrılıkçı" fikirleri besledi. Irkçılığın panzehiri olan milliyetçiliği, İslam dinine göre günah gibi gösteren sahte Müslümanlara kananların yönetiminde Osmanlı, güvendiği bilek gücü ile beyin gücü karşısından duramadı önce parçaladı, sonra yıkıldı. Avrupalıların 20. yüzyıl başlarında petrol çıkan ve çıkması muhtemel bölgeleri hem Osmanlı’dan hem de birbirinden ayırmaya çalıştığını ve kullandığı yöntemleri bile anlayamadı.

*

Çok ilginçtir, Avrupa basılan ansiklopedilerde 19. yüzyılda “Turani bir soy” olarak tanımlanan Kürtler, petrol olan bölgelerin önem kazanmasından sonra “Farsi bir soy” olarak tanımlamıştı… Son oyun o zaman başlamıştı ve uzun bir sürecin sonucunda, beyin gücü geliştirmeyi ve kullanmayı öğrenen Avrupalı, bilek gücü ile övünen Osmanlı Devletini parçaladı, böldü, içinden kolayca yöneteceği küçük devletler kurdurdu!... Bu süreçte kim ne kazandı? İşin içinde nasıl fitne vardı?

*

Lozan Antlaşması görüşmelerinde Avrupalı sömürgeci emperyalistlerin, Kürtleri de Rum gibi, Ermeni, Yahudi, Bulgar, Sırp, vd gibi “azınlık” olarak tanımlamaya çalışmasına Ankara, TBMM’ndeki Kürtler “..biz azınlık değiliz, hepimiz Türküz…” açıklaması ile cevap vermişti. Çünkü bin yıldan uzun bir zamandır torunları ortak, yeğenleri, gelinleri, damatları, kuzenleri ortak ve birbirine geçmiş, et ve tırnak olmuşlardı. Ayrışmaları böl, yönet yut kafasındaki düşmana yarayacaktı.

*

Anadoludaki Türkler ve Kürtler bu tuzağa düşmedi. Ama Anadolu dışındaki Kütler o kadar şanslı değildi. Tabloya biraz da yaklaşmak lazım şimdi, detayları görmeli. Bizi bölemediklerini ancak vazgeçmediklerini ve yöntem değiştirdiklerini.. Düşmanda da hile, fesat, fitne bitmez değil mi!

*

Yakın tarihteki Moğol, Türk çatışmasının sonuçlarından ders alarak Türk Kürt kaynaşmasını devam ettirmenin ne kadar gerekli olduğunu görmek zor değil… Onlar oyunlarını kursunlar, biz de kendi oyunumuz ile onların oyunlarını bozalım inşallah… Görüntüye söylentiye kanmak yerine işin aslını anlamak için stratejik düşünmeye çalışanlara selam ve dua ile…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.