NEDİR ŞU SİYASET DEDİĞİN?

Yılmaz SANDIKÇI

Lisede öğrencilik yıllarımda ilgimi çeken sorulardan birisi “sanat nedir?” sorusundan ziyade “sanat ne için yapılır?” sorusu idi. Tartışma başlayınca, sorunun cevapları arasında şu seçenekler ortaya çıkardı:

a) Sanat, sanat için yapılır.

b) Sanat, halk için yapılır.

c) Sanat, para için yapılır.

*

Cevap seçeneklerinin hepsi de doğru olarak savunulabilir olduğu için doğru cevabı bulmaktan ziyade “gerçeği bulmak” anlam kazanır ve işin zorluğu da burada başlar. Ancak cevabı savunabilmek için “sanat nedir?” sorusuna da doğru cevabı verebilmek gerekir. Bu derse katılan ve konuyu anlayan çocuklar yaptıkları sorgulama ve tartışmalar sayesinde hayatı doğrudan etkileyen en önemli şeylerden birisi olan sanat hakkında fikir sahibi olurlar. Anlamayanlar ise … neyse!

*

Fikir sahibi olabilen çocuklar, büyüyüp hayata atıldıklarında “hayat sanatı taklit eder”, “sanat ise hayatı takip eder” sözünü daha iyi anlarlar. Bu sayede sanat ile zanaat arasındaki farkı görür. İtiraz ederken veya eleştirirken bu farkı dikkate alır! Farkları fark edebilen zihinler sanatsız hayatların, sanatsız toplumların yozlaştığını, çoraklaştığını da görürler…

*

Sanat hakkında böyle bir sorgulamadan mahrum kalan çocuklar, büyüdükleri zaman karşılaştıkları birçok soruya cevap bulamazlar. Hatta soru sormayı bile öğrenemez bu çocuklar büyüdüklerinde bile. O sorulardan birisi de şudur bence, “siyaset ne için yapılır?” Cevap şıkları, sanat ile aynıdır nedense:

i) Siyaset, siyaset için yapılır.

ii) Siyaset, halk için yapılır.

iii) Siyaset, para için yapılır. Menfaat, makam da konulabilir bu şıkka.

Yaşamımızı, başından sonuna her alanda etkileyen siyaset sizce ne için yapılmalıdır?

*

İçinde sanat olmayan hayatlar eksik kalır ve çoraklaşır dedik ya, sanatı anlamayan toplumlar eksikliği fark edemedikleri için zihinleri ile birlikte sağlıktan spora, sanayiden tarıma, bilimden ekonomiye, adaletten gelir dağılımına, hayalden hakikate, tarihten geleceğe, vicdandan imana kadar yaşamın her alanını da çoraklaştırırlar. Ancak farkına varamazlar ayrı mesele. Peki, nasıl farkına varacaklar?

*

Çoraklaşan zihinler, soru sormayı öğrenemez, sorulara cevap arayamaz. Böyle toplumlarda sorgulamak, tartışmak, öğrenmek yerine kanmak vardır. Bu yanlışa kapılanlar soru sormak, görüntüye, söylentiye kanmayı bırakıp işin aslı nedir diye anlamaya çalışmak yerine, hazır cevap kalıplarına uygun sorular aramayı tercih ederler. Sadece bu sorular üzerinden konuşarak toplumu etkilemeye çalışırlar. Cevabını bilmedikleri soruyu soranları dışlar bunlar. Bunların nasıl bir kısır döngüye düştüklerini hayal etmenize gerek yok, çevremizde örnekleri çok.

*

Sanatı anlayacak kadar gelişmeyen zihinler, ilim ile bilim arasındaki farkı da anlayamazlar. Bunlar, işin aslını anlamak yerine anladıklarını zannettikleri şeyleri doğrulayacak deliller ararlar, buldukları delilleri işlerine geldiği gibi çarpıtırlar, doğru zannettiği yanlışları asla fak edemez bunlar. Böyle toplumlarda anlamaya çalışmak yerine “zan ile hareket” ederek kanan, kandırılmış tipler çoğalır.

*

Bu tipler siyasete girince, bunların yönettiği toplumlar ne kadar büyüseler de gelişemezler, kalkınamazlar. Bunlar gelişmenin, kalkınmanın sadece lafını ede ede, gelişmiş milletlere hizmet(!) ederler. Bu hizmetçiliği de marifet zannederler ayrı mesele.

*

Sorumuza dönelim, “siyaset ne için yapılır veya ne için yapılmalıdır? Bu soruya doğru cevabı bulmak için öncelikle "siyaset nedir?" sorusuna cevap aramalıyız değil mi! Hadi o zaman arayalım birlikte. Madem söze sanat ile başladık, oradan devam edelim bence;

a) Siyaset, milletin imkânları ile milletin ihtiyaçlarını karşılama sanatıdır.

b) Siyaset, mazeret uydurmak yerine çözüm üretme sanatıdır.

c) Siyaset, başa bela gelince tepki vermek yerine zamanında tedbir alma sanatıdır.

d) Siyaset, başarısızlıkları, beceriksizlikleri için düşmanı suçlamak yerine, düşmanın düşmanlık edecek fırsatı ve cesareti bulmasını engelleme sanatıdır?

e) Siyaset, farklı düşünenleri dışlamak yerine, farklılıkların toplam güce katkısını sağlayacak seviyede medeniyet sahibi olma sanatıdır.

f) Siyaset, anlamadığı şeyleri reddetmek yerine, anlamak için anlayış kapasitesini geliştirme sanatıdır.

e) Siyaset, rakip parti adaylarının seçilmesini engellemek için veya seçilmiş olanların başarısız olması için hükümet kontrolündeki devlet gücünün haksız kullanılmasını önleyecek seviyede adil, dürüst ve ahlaklı olma sanatıdır.

g) Siyaset, seçmeni etkileme, ikna etme veya kandırma sanatıdır!

*

Hangisi doğru cevaba en yakın sizce? Listeye siz de eklemeler yapabilir misiniz lütfen. Tabi ki, doğru bildiğimiz yanlışları bırakıp, olması gereken gerçeğe ulaşmak için yapılması gerekenleri de sıralayabilirsiniz güncel olaylardan örnekleyerek? Kanmak yerine anlamaya çalışanlara selam ve dua ile.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.