Çocukluğum, tren istasyonlarında geçti.
Ayrancı, Karaman ve Ereğli.
Arkadaşlarımla sık sık giderdik oynamaya
Bazen trenleri izlemeye, vagonları saymaya.
Bazen de ray boyunca traversler üzerinde
Zıplayarak koşmaya.
Raylar üzerinde dengeli yürümeye çalışmak da
Çocukluk sporlarımız arasında.
*
Kovboy, Kızılderili filmlerinde gördüğümüz gibi
Kulağımızı dayayıp raylara,
Anlamaya çalışırdık; Tren geliyor mu acaba?
Ray üzerine demir yirmi beş kuruş koyar,
Şaşırırdık, demirin nasıl da zar gibi olduğuna…
*
Buharlı lokomotiflere su dolduran,
Deveboynu gibi yüksek tulumbalar
Ayrı bir dünyadayım hissi verirdi bana.
Buharlı tren gelirken, sesi taa uzaklardan
Başlardı, hipnotize etmeye beni yavaştan.
*
Şimdi bile zihnimde yankılanır o sesler
Ama artık çooook uzaktalar.
*
O mekanizmayı, dev tekerler üzerindeki
Anlamaya çalışmak için bakmak bile,
Bir illüzyonu izlemekti sanki.
Nasıl da mest ederdi beni.
*
Hele bir de kalkış anında çıkardığı sesler
Koca demir tekerlerin patinaj yapması,
Raylardan kıvılcımlar çıkarması,
Şimdi bile heyecan veriyor, hatırlaması.
*
Ya o düdüğü yok mu, o düdüğü
Tiz mi tiz, güçlü mü güçlü.
Üstelik son derece de melodili
Uzun mu uzun bir “düüüüüüüüüüüüüt”
Ardından düüüüt, düüt düüüüüt kısa tekrarlar,
Olsa da dinlesem, ne güzel olurdu şimdi.
*
Yavaş yavaş hızlanıp uzaklaşırken istasyondan
Çuf çuf da çuf çuf, çupa papa, çupa papa sesleri
Zamanda bir yolculuğa taşırdı sanki beni.
Belli ki o zamanlar girdi gönlüme, seyahat isteği
Ulaştırma araçlarına duyduğum bu sevgi.
*
Çocukken ailece, buharlı trenle Adana’ya gitmiştik
Tünele girerken yolcular fena panikledi.
Vagonlar, “camları kapatın” çığlıkları ile inlemişti.
Nasıl da eğlenmiştik çocukça, kimse anlamaz ki şimdi.
Henüz 17 yaşımdayken bir gece, rüyamda,
Onlardan bir tanesi geldi, yalnızca babamı aldı gitti.
Altı gün sonra da haberi gelmişti…
Meğer trenlerin rüyada bile varmış anlamlı bir yeri.
*
Büyüdük, zaman ne de çabuk geçti,
Elli beş yaşıma geldim, ama anılar dün gibi
İşim gereği gezdim, dünyanın elli iki ülkesini
Uçak, hızlı tren, otobüs, gemi,
Kâh ayırır, kâh kavuşturur sevenleri.
Ama ben en çok da özlerim o buharlı trenleri…