67. hükümetin ilk kabine toplantısından sonra sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın “…biz bu iki kavramın uygulayıcısı olacağız. 1; istikrar, 2; güven…” sözlerinin ardından, dövizde hızlı bir artış başlamıştı, şimdi hızı kesildi biraz. Böyle hareketleri doğru anlamak için iyi analiz etmek gerek.
*
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek devir teslim töreninde yaptığı konuşmada ekonomide şeffaflık, tutarlılık, öngörülebilirlik ve uluslararası normlara uyumluluk vurgusu yanında “…Türkiye'nin rasyonel bir zemine dönme dışında bir seçeneği kalmamıştır…" demişti… Bu sözleri de iyi analiz etmek gerek!
*
Rasyonel zemine dönüş mesajı, ülkeyi güçlü göstermek için milli parayı olduğundan değerli tutma çabasının ülkeyi zayıflatan bir yanlışlık olduğunu bilecek kadar ekonomiden anlayanlar arasında umutla karşılandı.
*
Ekonomiyi anlayacak kadar takip edenler böyle döviz artışlarının bir düşman operasyonu olmadığını da biliyorlar. Ancak bilmeyenlere de anlatmak gerekiyor. Elbette düşman fırsatını bulursa, paramızın değerini düşürmek için bazı operasyonlar yapacaktır. Normaldir! Normal olmayan böyle durumlarda düşmanı suçlamaktır. Bu olsa olsa yel değirmenlerine saldırmak gibi boş laftır… Saçmadır, zaman kaybıdır.
*
Çünkü düşman, düşmanlık etmek için vardır ve düşmanı düşmanlık ettiği için suçlamak ahmaklıktır. Önemli olan düşmanın bize zarar verecek cesareti hangi yanlış politikamızdan, hangi eksik yönümüzden aldığını bulmak için kendimizi sorgulamaktır. Rasyonel olmak, akılcı olmak bunu gerektirir.
*
Seçimden sonraki yazımda artık yeni şeyler söylemek lazım demiştim. O yeni sözlerden birisi de ekonomist ile tüccar arasındaki farkı anlamak üzerine olsun. Çok para kazanan tüccarın bazısı kendini ekonomist filan zannedebiliyor. Böyle zanlara kapılmamak lazım çünkü sonu kibir çukuru oluyor. Zan ile haraket etmenin büyük yanlışlık olduğunu hatta Kuran’a göre günah olduğunu hatırlamakta da yarar görüyorum.
*
Yeni dönemde rasyonel zemin ve rasyonel düşünce gibi konularda anlaşmak için mantıklı konuşmayı öğrenmek de gerekiyor. Çünkü rasyonel demek “ölçülü ve akılcı” demek oluyor, yani “gerçekçi” demek oluyor… Bu zeminde anlaşabilmek için mantıklı konuşmayı yani tutarlı konuşmayı öğrenmek gerekiyor. Birbiri ile çelişen bilgileri aynı and doğru kabul ederek konuşmanın mantıksızlık olduğunu öğrenmek gerekiyor…
*
Örneğin, ihracatımız arttı diye övünürken, ithalatın artışı söylenmeden, ihracatın ithalatı karşılama oranın düştüğü dikkate alınmadan ihracattaki artışla övünmek doğru da olmuyor, akılcı da olmuyor.
*
Rasyonel yaklaşıma “nass” ile yanıt verenlere de şunu anlatmak gerekiyor, nass da akılcıdır, nass da ölçülüdür ve nass da gerçekçidir! Son derece açık ve net… Önemli olan nass ile konuşan kişilerin ne kadar rasyonel, ne kadar akılcı ve ne kadar mantıklı olduğunu sorgulayabilmek gerekiyor.
*
Sorgulayabilmek önemlidir çünkü zanna kapılmayı da kandırılmayı da önleyecek önemli bir yöntemdir akılcı sorgulamak.
*
Ekonomide emeğin karşığı ücrettir, emtianın karşılığı ise fiyattır. Ücreti de fiyatı da para ile ölçer ve değerlendiririz. Peki parayı ne ile ölçeriz? Paranın da bir fiyatı olmalı değil midir? Paranın fiyatı nedir?
*
Paranın da fiyatı mı olurmuş? diyenler çıkabilir. Yeni dönemde yeni sözlerin konularından biri de bu olsun.
*
Aslında yeni dönmde, yeni sözleri doğru konuşmak için eski dönemin hakiki parasına uygulanan hükümleri, hükmi paraya uygulamak nass mıdır zan mıdır? Buna cevap aramak herkesin görevi olsun. Görüntüye söylentiye kanmak yerine işin aslını anlamaya çalışanlara selam ve dua ile.