Cumhur İttifakı az bir farkla alır derken, az bir farkla alamadı… Birinci oldu ama kazanamadı. Millet İttifakı ise kendinden beklenene de ulaşamadı. Seçimden başarıyla çıkan ATA İttifakı’nın milli adayı Sinan Oğan oldu.
*
Milletimiz duasını yansıttı seçime san ki, Allah’ım tarihte olduğu gibi yolunda ve rızana layık hayırlı ameller için birliğimizi güçlendir ve gücümüzü artır… Ancak, Allah’ım senin adına hükümler uydurarak bizim gücümüzü kendi saltanatı ve kendi menfaati için kullananlara karşı bizi güçlendir, bizi Allah ile aldatanlara fırsat verme! Amin… Seçimin sonucu böyle bir duanın tecellisi gibi geldi bana…
*
Seçim sonuçlarını sayılarla yorumlamaktan ziyade, seçim gecesi TV42’de Fatih Güneş beyin konuğu olduğumda dikkat çekmeye çalıştığım üzere, seçimin sosyal ve sözel bölümünü yorumlamak istiyorum izinizle; Her şeyden önce, bir kaset operasyonu ile CHP genel başkanı makamına gelen Sn. Kılıçdaroğlu’nun, hangi başarısı ile bunca yıldır o makamda durabiliyorsun? Sorusuna vermediği cevaba bir kapak yaptı milletimiz.
*
Diğer yandan milletimiz 20 yıldan uzun bir süredir ülkemizi yöneten Sn. Erdoğan’a “bi dakka!” dedi. Seçimlere, partisinin adındaki adalet kavramına yakışmayan bir şekilde Cumhurbaşkanlığı makamının ve devletin tüm gücünü ve olanaklarını kullanarak girdiğiniz halde başaramadınız, oturun bir düşünün demek istedi. Dahası Eski Türkiye’de seçim kararı alınınca bazı bakanlar istifa eder, yerine seçim sürecini tarafsız yürütecek kişiler atanırdı. Bunu da yapmadınız ve devletin tüm gücünü ve olanaklarını kullanarak seçime girdiğiniz halde istediğiniz sonucu alamadınız, oturun bir düşünün demek istedi millet.
*
Evet, oturun bir düşünün! Ancak hangi seviyede düşüneceğinize de karar verin lütfen. Örneğin, aklını bacak arası ve mide-bağırsak seviyesinde kullanarak düşünenlerden olmayın! Bu seviyede düşünmek, devlet yönetmeye aday olan kişiler için düşünmek değildir anlayın… Aklınızı en azından kalp seviyesinde kullanın ama yetmez, aklınızı baş-beyin seviyesinde kullanarak düşünmeye çalışın. Yine de yetmez çünkü düşünce üzerinde düşünmeyi de öğrenmeniz gerekiyor ve çünkü taktik düşünce eksik kalıyor, stratejik düşünmeyi öğrenmeye çalışın!... Türkiye’nin dünyanın akupunktur noktasındaki konumunun, millet olarak hepimize daha uyanık ve daha bilinçli olma, üst akıl seviyesinde düşünmeyi öğrenme sorumluluğunu yüklediğini unutmayın… “Ben böyle düşündüm böyle yapalım diyenle yetinmeyin”.... “
*
Dünyada söz sahibi olmak isteyen her devlet topraklarımızda bir iğne sahibi olmak için yarışıyor. Bunun için de Türk Milletini zayıf düşürmek, gerek mezhep, gerek etnik ve ideoloji tabanlı fitne fesat projeleri çıkarmak için ellerinden geleni yapıyorlar… Bu amaçla, seçim gerginliğini aleyhimizde kullanmalarına izin vermemek de bizim elimizde tabi. 1980 öncesinde, birileri milletimizi Sağcı - Solcu, Sünni - Alevi diye birbirine düşürmeye çalışmıştı! Yetmedi, Türkçü - Kürtçü diye ayrıştırmaya çalıştılar, sonra Milliyetçi - Ümmetçi, Cumhuriyetçi - Osmanlıcı, Atatürkçü - Abdülhamitçi, Laik - Şeriatçı hatta Atatürkçü - Kemalist diye bile bölmeye çalıştılar bizi… Ve hala da çalışmaktalar.
*
Düşmanın yalan, dolan oyunlarını gerçek zanneden bazı kesimler, seçim sürecinde kargaşa, iç savaş, darbe gibi kirli sözlerle milletimizi korkutmaya çalışsa da Türk Milletini oluşturan basiret sahibi halklar bu oyunları daha önce bozduğu gibi yine bozdu ve bozmaya da devam edecektir. Çünkü sağduyu sahibi vatandaşlarımız sorunun Türkiye’deki farklılıklar arasında değil, sorunun Türkler ile Türk düşmanları arasında olduğunu anlıyorlar… Her vatandaşın, düşman yalanlarını tarihçi, din adamı, siyasetçi, gazeteci veya yorumcu kılığında yayan düşman beslemesi ajanların Müslüman gibi görünmesine, Türk gibi konuşmasına kanmamak için işin aslını anlamaya çalışarak düşünmesi gerekiyor… Düşünürken, milletimizin aklını hafıza ile değil zeka ile kullanmasını sağlayacak eğitim öğretim tedbirlerinin önemini de anlamamız gerekiyor.
*
İşin aslını aramanın yollarından biri de bazı sözcük ve kavramların manalarını anlamaktan geçiyor, örneğin; Batıda ve dünyanın önemli bir kısmında “Türk” sözcüğü “Müslüman” demek için kullanılıyor. Bunu bilmeden yapanlar bir yana ancak bunu bile bile içinde Türk olan her şeye karşı kin kusanların, bırakın Türklüğünü, Müslümanlığından bile şüphe duymak gerekiyor…
*
Lütfen unutmayın tarihte, İslam uğruna en çok şehit veren millet olma onuru Türk milletine aittir ve her Müslümanın bu onura saygı duyma borcu vardır. İslam dinini Türk milletine karşı kullanan aklın tuzaklarına düşmeyin. Böyle tuzaklara düşmeyi önleyecek seviyede düşünmeyi öğrenenler, ümmetçilik hatırına milliyetçiliğimizi ayaklar altına alan kafanın, Türk milletini Arapların ve işbirlikçisi diğer milletlerin ırkçı emellerine hizmetçi ettiğini görecek ve buna karşı tedbir alacaktır. Tepki vermek yerine tepki almak evladır!.
*
Bu arada, varlığını Türk düşmanlığı üzerinden tanımlayan Ermeni terörünün, kendilerini Kürt gibi göstererek Türk-Kürt ayrıştırma oyununa girdiğini tam da burada hatırlamak yararlı görünüyor. Diğer yandan demokrasi adına haklar, halkların kardeşliği, özgürlükler gibi söylemlerle aynı düşmana hizmet edenler de boş durmuyorlar ve işi daha da karmaşıklaştırıyorlar!
*
Bu kargaşadan zarar görmeden çıkmamızın yollarından birisi de, düşmanın kaşıyarak kanatmaya çalıştığı farklılıklarımız aslında bizi biz yapan ve güçlendiren şeyler olduğunu anlamamızdır! Hatta farklılıklarımızın biri diğerine zıt da değildir. Tam tersine, ya birbirinin devamı, ya da birbirinin tamamlayıcısıdırlar. Bu açıdan bakanlar, sorunun farklılıklarımızda değil, diyalog becerisi ile işbirliği kültürü gelişmemiş, işin aslını, dinin manasını aramak yerine görüntüye söylentiye kanarak “zan ile hareket eden” kandırılmış kafalarda olduğunu görecek ve bu yanlışa düşmeyecektir.
*
Görüleceği gibi toplumu ilgilendiren siyasal ve sosyal konular iki kefeli bakkal terazisi gibi basit değildir, bu konular birbiri ile karmaşık bağları olan çok sayıda kefeden oluşan büyük bir terazi gibidir. Böyle karmaşık bir terazide dengeyi bulmanın yolu, Türkün İslam’a hizmet ile yoğrulmuş milliyetçilik bilincini adalet ile yoğurmaktır… Bu da partisi ne olursa olsun vatanın bütünlüğünü, milletin birliğini önceleyen sağlam omurgalı bir bilinç gerektirir.
*
Bu bilinç sayesinde Yeni Türkiye’nin yeni döneminde ayaklar altına milliyetçilik değil, ırkçılık alınacaktır ve yandaşlık, adam kayırma, particilik, cemaatçilik gibi uygulamaların ırkçılığın şubeleri olduğu anlaşılacaktır. Bu bilinç üzerinde gelişen milletler sayesinde ümmet de güçlenecektir… Bu durumda Sn. Ümit Özdağ ve Sn. Sinan Oğan’a kulak vermek gerekir. Kanmak yerine anlamaya çalışanlara selam ve dua ile Türkiye kazansın!