746ıncı yılında Türk Dil Bayramı Mayıs ayında Karaman’da kutlandı… Seçim kargaşasında pek de gündem olmadı…
*
Dil Bayramı da Anneler Günü gibi her gündür aslında… Özellikle de vatanın dört bir yanına kayıtsız ve hesapsız bir bir şekilde sığınmacılarına, kaçkınların, göçmenlerin sessiz istila yaparcasına salındığı şu dönemde.
*
Karamanoğlu Mehmet Bey’in fermanı, talimatı ve uyarısı üzerinden 746 yıl geçtiğini dikkate alarak, şu günümüzde yaşananlara bir daha bakar mısınız?
*
SSCB’nin yıkıldığı ve Ata Yurdumuz Orta Asya’daki Türk devletlerinin bağımsızlık kazandığı ilk içinde Kazakistan’a gitmişim. Orada gözümün gördüklerinden, gönlümün hissettiklerinden sonra, yıllardır biz de kendi yarışmamızı yapalım diyorum.
*
Dünya üzerinde 7 bağımsız, onlarca özerk devlete ve 300 milyonu aşan nüfusa sahip bir millet olarak sadece gençler arası müzik, dans ile hikaye ve masallar ile yarışmalar yapalım diyorum. Bu yarışmalarda amaç kazanmak yerine kaynaşmak olursa kazanan tüm Türk milleti olacaktır diyorum... Ama olmuyor!
*
Bu yarışmalarda şarkılar ve masallar her coğrafyanın kendi dilinde olacak. Seçilen, finale kalan on, yirmi eser her yıl kitap, çizgi roman veya animasyon olarak yayınlanacak. Bakın, bir nesil sonra Sibirya’dan balkanlara, Hindistan’dan Finlandiya arasındaki coğrafyada tüm Türkler kolayca konuşarak anlaşabilir olacak… Olacak!.. Kim istemez?!
*
Bugünkü “ışıksız” aydınlarımızın hala göremediği gerçekleri neredeyse yüzyıl önce görenler, Türk Dil Kurumu’nu ve Türk Tarih Kurumu’nu kurarak geleceğe nasıl bir mesaj vermiş olabilir acaba? Peki bu kurumları hakkı ile işletmeyenlerin niyeti ne olabilir?
*
Dil deyip geçmeyiniz, dil kişinin düşünce sisteminin temelidir, toplumsal anlaşmanın uzlaşmanın temelidir dil… Bakınız, tarihin her çağında sadece sağlıklı iletişim kurabilen milletler medeniyet kuruyor biz beğensek de beğenmesek de… Sağlıklı iletişimi geliştiren milletler kazanıyor ve dünyaya hakim oluyor, biz dirensek de, kabul etsek de… Direniyoruz da nasıl bir direnme, kendi dili ile alay edenlere kanan, kendi diline sahip çıkmayan ve kendi tarihine yalan diyerek, tarihimiz yerine düşman yalanlarını tarih diye anlatanları dinleyerek neye direneceğimizi sanıyoruz?
*
İngilizler orta çağ karanlığından çıkarken, üzerlerindeki papalık baskısından kurtulmak için inandıkları dinin kitabı İncil’i tercüme etmişler hayatları pahasına… Dinlerini anladıktan sonra din tüccarının baskısından kurtulup özgür düşünmeyi geliştirmişler peki özgür düşünme öylece mi gelişmiş, hayır! İngilizler İncil’i İngilizceye çevirmek için çalıştıkları yüzyılda İngilizceye otuz bin kadar yeni sözcük eklemişler. Lütfen bir daha düşünür müsünüz bir dile bu kadar kelime nasıl girebilir? Ve diline binlerce yeni sözcük girem milletin düşüncesi, zihni nasıl açılır nasıl gelişir.
*
Peki, bizde niçin tersini yapıyorlar? Din ile dile karşı çıkanlar aslında kim hizmet ediyorlar?
*
Ortaçağda Almanlar da Fransızlara da aynı tercüme sürecinden geçiyor… Dillerine giren sözcükler ile kendilerini ifade etme kalitesi artınca bilimsel çalışmalar da hız kazanmış ve gelişme başlamış. Gelişmenin sağladığı teknoloji ve sanayi sayesinde dile giren yeni sözcükleri düşünün bir de… Kendi teknolojisini geliştiremeyenler, teknoloji geliştiren milletlerin kelimelerine muhtaç kalıyorlar.
*
Yüzyıl kadar önce, dilimizi yabancı kelimelerden temizleyip kendi sözcüklerimizi geliştirme çabalarını küçümseyenlerin amacını anlamak isterseniz Almancaya bakınız. Almancayı yabancı kelimelerden temizlemek için bu kadar uyduruk kelime kullandıklarını görünce anlarsınız… Almanlar kendi dili ile alay etmediği için dünyanın gücü oluyor biz kendi dilimiz ile alay edenleri adam yerine koyduğumuz için yerimizde sayıyoruz.
*
Öyle ki, Türk’e Türk mü demeli yoksa Türkiyeli mi demeli gibi akla zarar düşüncesizlikler ile zaman kaybediyor hatta Türk Dil Kurumu’nu bu tartışmaları aşamayan yöneticilere bırakıyoruz.
*
Peki, kim bunlar, kimin hizmetindeler? Kim alay eder kendi dili ile ve diline eklenmesi gereken sözcükler ile? Üsteki çoğu da asılsız iftira ve yalan… Hainler mi yoksa kalleşler mi? Alın size iki sözcük hangisi daha iyi anlatır düştüğümüz tuzağı? Alın size iki sözcük daha, mozaik ve alaşım. Türk milleti bir mozaik değildir Türk milleti bir alaşımdır diyebilmek için dilimize ve zihnimize nasıl sahip çıkmalıyız sizce? Selam ve dua ile.