ZAFER KUTLAMAYA LAYIK MIYIZ?

Yılmaz SANDIKÇI

Türkiye büyük ülke, Türkiye güçlü ülke, Türkiye dünyanın akupunktur noktasında duran önemli bir ülkedir. Ancak ne bu güce ne de bu öneme yakışan yanlışlar ile ekonomide düştüğümüz zafiyet “bu kadar yanlışlık, yanlışlıkla yapılıyor olabilir mi?” sorusunu düşürüyor aklıma.

*

Bilek gücü ile kazandığımız zaferleri kutluyoruz ama beyin gücü gerektiren savaşları kaybettiğimizi göremiyoruz. Hatta içimizden bazıları tarihteki zaferlerimizi bile hakkı ile kutlamayı beceremiyor. Bu tipler, malumat ile bilgi arasındaki farkı anlamadıkları için ilim ile bilimi birbirinden ayıramayıp rasyonel düşünce yerine zan ile hareket ederek medreseyi üniversite yerine koyma sevdasına kapılanlardan çıkıyor. Bunlar gelenekçilik görüntüsünde gericilik ettiklerini bile fark edemiyorlar!

*

Savaşlar artık geçmişteki gibi bilek gücü ile yapılmıyor, beyin gücü ile yapılıyor ve cephesi de ekonomi meydanı! Karşımızda, her sıkıntıda suçladığımız dış güçler, dünyayı yöneten küresel sermaye sahipleri. Ekonomi savaşının cephanesi de sermaye yönetimi değil mi? Evet! Ve bu cephane sahipleri doğal olarak sermayenin en akışkan hali olan paranın meşrebine uygun hareket etmez mi? Evet! Bunların elindeki en önemli silah, para ile yön verdikleri medya eşliğinde, menfaat uğruna vatanını, milletini satan kişiler değil mi? Evet!...
*

Günümüzde bazı yazarlar, siyasetçiler, hatipler küresel sermaye sahiplerinin paranın meşrebine uygun hareketlerini İslam düşmanlığı gibi gösteriyorlar nedense? Ancak, küresel sermaye sahipleri arasındaki müslüman(!) zenginleri; müslüman para babalarını ve kralları ve kapitalizm işbirlikçilerini görmezden geliyorlar… “Faiz lobisi” düşmanlığı edenler, “paranı faize yatırmak yerine dövize yatırmak caizdir” veya “bankaya karşı katılımcı finans kurumları caizdir” diye konuşan “vaiz lobisi” sayesinde bunların da paralarını küresel sermayenin gücüne eklediklerini göstermiyorlar? Yolun sonundaki uçurumu görünce de dövizi düşürmek için faiz artıran politikaları savunuyorlar. Ne acı değil mi müslümanım diyen birilerinin çifte standartlı, iki yüzlü ve takiyeci olduğunu görmek?

*

Küresel sermaye, parasını “zanna kapılan duygular ile değil bilimsel gerçekler ile düşünen rasyonel akıl” ile yönetiyor ve bu rasyonel gerçekleri anlamayan ülkelere uğramıyor… Sermaye hiçbir ülkeye, gideyim de onları kalkındırayım diye gitmez. Kalkınmak isteyen ülke yerli sermaye imkânları yetmiyorsa, yabancı sermayenin kendisine gelmesi için gereken istikrarlı ortamı hazırlamalıdır ve gelen sermayenin güvenilir bir adalet ortamında kâr etmesini sağlarken kendisini de zenginleştirecek politikalar uygulamalıdır. Bu da rasyonel akıl ile başarılır, rasyonel akıl ile başaramayanlar sömürülür. Bu sömürüyü, nass diye kader diye ancak bir yere kadar savunabilir… Sonuçta acı gerçekler, ortaya dökülür…

*

Ekonomi biliminin gerçekleri yanında bir de dinin doğruları vardır. Örneğin faiz konusu!... Faiz, sadece bizde değil kitaplı tüm ilahî dinlerde yasaktır, haramdır! Dinlerde yasak olan faiz bilimde, ekonominin işlemesinde vazgeçilmez bir araçtır. Peki, din bilim ile veya bilin din ile zıtlaşır mı? Hayır zıtlaşmaz! Zıtlaşanlar, rasyonel düşünmeyi bilmeyen kafaların inanmak ile öğrenmek arasındaki farkı anlamayan din adamlarından kaynaklanır… Adına faiz dense de kâr payı dense de bu konudaki ince detayı anlayanlar çarkını döndürür… Gerçeği, ancak görüntüyü idare etmek için konuşan hatipler değil, işin aslını aramak için inceleyenler anlarlar ve güçlerine güç katarlar...

*

Çark demişken, ikinci el makine ithalatına başladığım 1990 yılında, Almanya’dan mekanik harikası devasa bir makine getirmiştik. Makineyi, söküp dağıttık, aşınan parçaları yenileyip tekrar topluyoruz. Çelik dişililer arasında plastiğe benzer bir dişli çark gördüm. Çelik olmamasına anlam veremedim. Mühendislerimize sorduğumda öğrendim ki, bu plastikimsi dişli çark, makinede bir sıkışma olursa, makinenin zarar görmemesi için sigorta görevi yapıyormuş. Sıkışma anında kolayca kırılıyor ve böylece makine zarar görmeden çelik dişlilerdeki güç boşa çıkıyormuş, zayıf halka yani. Ancak o kadar zayıf ki, mekanik sistemin hareketini sağlayacak kadar da güçlü! O kadar zayıf ki, makinenin çalışması için gereken gücün aktarımına dayanacak kadar da sağlam.

*

Ekonomi içindeki faiz de böyle bir şey işte, faiz düşük/zayıf olursa ve hükümet üretime dayalı yatırımı teşvik etmiyorsa sermaye başka ülkelere kaçıyor ve döviz yükseliyor/güçleniyor… Faiz yüksek/güçlü olursa sermaye geliyor ve döviz düşüyor/zayıflıyor, ancak bu durumda da ülkenin kaynakları sömürülüyor. Bu hareket bir girdap gibi çalışıyor. Faiz yerine kâr payı desen de olur, fark etmiyor. Faize karşı olan bir hükümetin mevduata “döviz kuru garantisi” vermesi de aynı şeydir ve işin aslını anlayanları hayrete düşürüyor… Sadece görüntü ve söylemler faklı, bilimin gerçeği, dinin doğrusu değişmiyor. Birileri durumu görüntü ile kurtarıyor ve sorunları geleceğe erteliyor. Çünkü bilek gücü ile övünmek seviyesinden beyin gücü ile düşünmek seviyesine çıkamamışlar sanki.

*

Böyle sorunları aşmak için cevap aramamız gereken asıl soru şudur; Kitabımız Kur’an-ı Kerim’de haram kılınan ve Arapçası “riba” olan bir işlemi, Türkçeye niçin başka bir Arapça sözcük olan “faiz” ile tercüme ediyorlar? Diyanet bu konuya niçin bir açıklık getirmiyor? Niçin “riba işleminin” Türkçe karşılığı olan sözcüğü ortaya koymuyor da faiz diye çevirerek ekonomi mekanizmasının çarklarına çomak sokanlara fırsat veriyor? Bu davranışı ile aslında kime hizmet(!) ettiğini hiç mi düşünmüyor?

*

"Faiz sebep, enflasyon sonuçtur" diyenler, sorunların sebeplerini anlamadan sonuçlar üzerinden konuşanlar ile ekonomide "para nedir?" sorusuna tam ve yeterli cevabı bulamadıkları halde, faiz hakkında ahkâm kesenlerce kandırılmış kişilerdir. Ancak dinen de hukuken de kandırılmış olmak bir mazeret değildir! Ekonomist olduğunu söyleyen kişiler de en az bir esnaf gibi, bir iş insanı gibi basiretli davranmak, düşünmek ve konuşmak zorundadır.

*

Bazı cevapları bulmak için “hakiki para” ile “hükmi para” arasındaki farkı anlamak gerekecektir. Anlayanlar “görevlerinden birisi fiyat ölçmek olan hükmi paranın da bir fiyatının olduğunu” görecektir inşallah. İşte o zaman, vaiz lobisinin faiz lobisinden daha tehlikeli ve zararlı olduğu ortaya çıkacaktır…

*

Tarihteki zaferlerimizi kutlamaya layık olanlar ve beyin gücü ile gelecekteki zaferlerimizi hazırlayacak olanlar, zan ile hareket etmek yerine işin aslını arayan ve dinin manasını anlamaya çalışanlar arasından çıkacaktır. Onlara selam ve dua ile…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.