Ticaret Bakanı Muş, Trabzon'da "Türkiye İhracat Seferberliği Zirvesi"nde konuştu
.
Ticaret Bakanı Mehmet Muş, CHP'nin, e-ticarete yönelik kanunun bazı maddelerinin iptali için Anayasa Mahkemesine (AYM) başvurmasına ilişkin, "CHP grubunun milletvekillerinden, CHP grubundan Anayasa Mahkemesine gidilmesi yönünde bir talebin olduğunu düşünmüyorum, kesinlikle düşünmüyorum. Bu tepeden gelen bir talimat." dedi.
Bakan Muş, Sabah Gazetesi tarafından Ortahisar ilçesindeki bir otelde düzenlenen Türkiye İhracat Seferberliği Zirvesi'ne katıldı.
Muş, moderatörlüğünü Sabah Gazetesi Ekonomi Müdürü ve Köşe Yazarı Dilek Güngör ile Sabah Gazetesi Ankara Temsilcisi ve Köşe Yazarı Okan Müderrisoğlu'nun yaptığı programda soruları yanıtladı.
Bakan Muş, ihracat artışının devam ettiğini belirterek, "Fakat artış oranı azalarak artıyor. İlk 6 aya baktığımız zaman yüzde 20'lerde olan artış oranımız sonraki dönemlerde azalıyor. Örneğin eylül ayındaki artış bir önceki senenin aynı dönemine göre yüzde 9 iken ağustostaki artış bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 13'tü. Temmuz yüzde 18'di, dolayısıyla aşağıya doğru bir artış söz konusu. Artıyor fakat artıştaki o hızlı trendde bir yavaşlama söz konusu. İhracatımızın yüzde 55'i Avrupa Birliği üyesi ülkelere ve Avrupa Birliği üyesi olmayan Avrupa ülkelerine. Yüzde 55'i. Dolayısıyla buradaki belirsizlik, buradaki resesyon ihtimalleri ister istemez pazardaki talebi yavaşlatıyor, bu da bizi etkiliyor." diye konuştu.
Uzak ülkeler stratejisini devreye soktuklarını anımsatan Muş, "Bu noktada bizim birliklerimiz, bakanlık olarak teşviklerimiz, burada yapılacak olan ihracatlara daha fazla olacak fakat bunların da başında Amerika ve diğer ülkeler geliyor. Fakat buralarda da bir yavaşlama söz konusu. Dolayısıyla küresel anlamda talepte bir azalmanın olduğunu görüyoruz. Fakat bizim 250 milyar dolarlık bir hedefimiz vardı. Bu hedefi yakalayacağımızı düşünüyoruz. Bu hedefte herhangi bir değişikliğe gitmedik. Bunu gerçekleştirebileceğimiz kanaatindeyiz, bunda eminiz." ifadelerini kullandı.
Muş, enerjideki belirsizliğin, etkilerinin ne boyutta olacağının halen çok kestirilemediğini ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Enerji fiyatlarının nereye gideceğiyle alakalı çok ciddi bir belirsizlik var. Diğer taraftan bu resesyon ihtimalleri, büyük finansal kuruluşların bilançolarındaki bozulmalar, bunların etkilerinin ne boyutta olacağı, şu an mesela iki bilinmeyenli, üç bilinmeyenli denklem meşhurdur bilirsiniz, burada çok bilinmeyenli denklem var. Dolayısıyla çözümü konusunda kimsenin çıkıp da bir öngörüde bulunamadığı bir ortamdayız. Ne dünyanın büyük kuruluşları ne dünyanın önemli iktisat kuruluşları bir öngörüde bulunamıyor şu an. Bu şartlar altında Türkiye hem ekonomik büyümesini bir taraftan sürdürmeye çalışıyor hem ihracatını artırmaya çalışıyor hem de sabit sermaye yatırımlarını yapmaya çalışıyor. Dolayısıyla bu belirsizlikler bizi en çok hırpalayan, bizi en çok yavaşlatan unsur. Diğerlerini bir şekilde aşıyorsunuz fakat öngöremediğiniz zaman, gelecekle alakalı beklentileri tahmin edemediğiniz zaman bu sizin yatırımınızı da üretim planlamanızı da tasarımlarınızı da her şeyinizi vuruyor. Nakit akışınızı etkiliyor, risk almanızı yavaşlatıyor. Dolayısıyla biraz da içe kapanma durumunda kalıyorsunuz. Burada böyle bir problem var."
"STABİL BİR ZAMANDA DEĞİLİZ"
Bu işten bütün ülkelerin etkilendiğini, hiçbir ülkenin etkilenmeme ihtimali olmadığını kaydeden Muş, şunları söyledi:
"Biz bunu en az etki ile atlatmanın düşüncesindeyiz. Stabil bir durumda değiliz, onu söyleyeyim. 2000'lerin başında dünya stabildi, güç dengeleri belliydi, ekonomik dengeler belliydi, o şartlar altında herkes ticaretini, büyümesini, ekonomik faaliyetlerini gösteriyordu. Bugün geldiğimiz noktada güç dengeleri değişiyor, ekonomik büyüklükler değişiyor, ekonomik güçler değişiyor, oynama var, ekonomik dengelerde kaymalar var, dolayısıyla bunun sarsıntılarının yaşandığı bir dönemden geçiyoruz ve bu şartlar altında Türkiye bunları yapıyor. Bunun özellikle bilinmesini isterim. Yoksa stabil bir zamanda değiliz. Şimdi bazen eleştiri yapıyor muhalefetten arkadaşlar ama onları yapıyorken de bu şartlar altında yönetildiğini mutlaka tüm vatandaşlarımızın bilmesini istiyorum."
Bakan Muş, altın ihracatı yüksekliği ve çelik ihracatındaki düşüşe ilişkin soruyu şöyle yanıtladı:
"Çelik fiyatlarında bir düşüş söz konusu ve ister istemez bizim rakamlarımıza da yansımakta. Meseleye buradan yaklaşmak lazım çelikle alakalı. Bizim genel ihracatımızın içerisinde, ithalatımızın içerisinde petrol ve enerji ve altını çıkarttığın zaman zaten biz fazla veriyoruz. Altındaki artış niye? Orada biz onu da inceledik, onu da takip ediyoruz. Biz bir taraftan ithal edip bir taraftan ihracat yapan bir ülkeyiz. Yoksa bu yapılan ithalatın bir kısmı tekrar ihraç ediliyor, dahili işleme rejimi kapsamında geliyor bu. Bu kapsamda onu kapatıyoruz, orada bir problem görmüyoruz. Diğeri de iç taleple alakalı bir mesele. Yani içeride talep olduğu zaman dolayısıyla vatandaş alıyor, bunu tüketiyor, Türkiye'nin üretimi de yaklaşık 40 ton falan. Dolayısıyla bu çok yetersiz Türkiye'nin iç talebi için. Ne yapıyorsunuz, bunu dışarıdan karşılamak durumunda kalıyorsunuz. Burada böyle bir talep var şu an bir vatandaşın bir eğilimi söz konusu. Bu da ister istemez ithalat rakamlarını artırıyor."
E-TİCARET KANUNU
e-Ticaret kanununa destek veren CHP'nin, daha sonra belli maddeleri itibarıyla Anayasa Mahkemesine başvurmasına ilişkin görüşleri sorulan Muş, yaşanan sürecin çok üzücü, kendileri açısından çok büyük bir hayal kırıklığı olduğunu dile getirdi.
Muş, o gün yalnız CHP değil, Meclis'teki milletvekillerin tamamının olumlu yönde oy verdiğini belirterek, "Şu an bütün dünya bu alanla alakalı bir çare arıyor, bir düzenleme yapmaya çalışıyor. Elektronik alandaki bir sene, konvansiyonel piyasadaki beş seneye eşit. Yani siz bir sene geç kalırsanız aslında normal geleneksel piyasada 5 yıl kaybetmiş gibi oluyorsunuz. Dolayısıyla bir yılın, bir ayın bile çok önemli olduğu bir şey ve sistem düzenlenebilir, öngörülebilir bir mekanizma kuruyordu. Elektronik ticaretin tamamını büyütüyor fakat piyasanın bir oyuncunun kontrolüne girmesine müsaade etmiyordu. Düzenleme bu ve kurallar baştan belli, siz bir sürpriz ile karşılaşmayacaksınız, o kurallara göre bütçenizi, planlamanızı, raporlamanızı her şeyinizi planlayacaksınız ve gideceksiniz." dedi.
"PEKİ İTİRAZ NE?" SORUSU ÜZERİNE MUŞ, ŞU DEĞERLENDİRMEDE BULUNDU:
"Burada şimdi CHP'ye baktığınız zaman sosyal demokrat olarak kendisini tanımlar. Aslında yapılan düzenlemeye iktisadi değerlendirme açısından baktığınız zaman da en çok onların destek vermesi lazım ki verdiler. Bir kere haklarını teslim etmem gerekiyor. Fakat biz tabii Anayasa Mahkemesine, sitesine baktık. 2 aylık bir süre var, biliyorsunuz. Bunu sadece birinci ve ikinci parti götürebilir yeni anayasamıza göre. Yani anayasa değişikliğinden sonra birinci ve ikinci parti bunu Anayasa Mahkemesine götürme hakkına sahip ya da 120 milletvekili bulacaksınız. Dolayısıyla biz gitmeyeceğimize göre burada CHP devreye giriyor. Bu CHP grubunun milletvekillerinden, CHP grubundan Anayasa Mahkemesine gidilmesi yönünde bir talebin olduğunu düşünmüyorum, kesinlikle düşünmüyorum. Bu tepeden gelen bir talimat. Grup karar almış çünkü baktığımız zaman 132 milletvekili imza atmış buna, CHP'nin 134 milletvekili var. Kemal Bey ve Deniz Bey'le birlikte 132'sinin imzası var. Dolayısıyla bir grup karar almış burada. Ben de grup başkanvekilliği yaptım, bir talimat gelmiş tepeden belli ve bu talimata istinaden CHP milletvekili bunu götürmek zorunda kalmışlar."
Bakan Muş, moderatörün "Kim için, neye itiraz ediliyor?" sorusuna, "O soruları biz de merak ediyoruz. Sizin aracılığınızla onları, muhtemelen Kemal Bey'in açıklaması gerekir diye düşünüyorum. Bunlar toplumun merak ettiği sorular. Neden, niçin, yani oy birliğiyle geçen bir düzenleme, kamuoyuna baktığınız zaman oyuncular tarafından desteklenmiş, konvansiyonel perakendeciler tarafından destekleniyor, elektronik ticaretçiler tarafından destekleniyor, pazar yerleri tarafından destekleniyor, toplum tarafından desteklenen bir düzenleme, yani burada aykırı bir durum söz konusu değil." ifadelerini kullandı.
"Burada tabii enteresan bir konu da şu. İki aylık bir sürenin dolmasına 3 gün kala 2 dilekçe veriliyor ve gerekçe verilmiyor bunlar veriliyorken. Anayasa Mahkemesi iade ediyor bunları. 30 gün süre veriyor, 'Gerekçeyi verin.' diyor." ifadelerini kullanan Muş, itirazların alelacele hazırlandığını düşündüğünü söyledi.
Muş, üçüncü dilekçenin son gün verildiğini ifade ederek, "İlk iki dilekçeyi de gölgede bırakacak şekilde, düzenlemenin kalbi diyebileceğimiz, hani köprülerde kilit taşı vardır ya o maddenin iptaline yönelik üçüncü bir dilekçe veriliyor ve bu madde olmazsa zaten düzenlemenin hiçbir anlamı kalmıyor. Bütün o tekelleşmeyi, kartelleşmeyi engelleyen madde de o. Dolayısıyla ben siyaset kurumu adına çok üzüldüm. Yani oy birliğiyle geçen bir düzenlemenin, siyaset kurumunun bu noktaya düşmesine üzüldüm. Milletvekilleri çok zor duruma sokuldu. Yani ben CHP milletvekilinin bunu isteyerek götürdüğünü kesinlikle düşünmüyorum. Üzücü bir şey." dedi.
Süreci bekleyeceklerini dile getiren Muş, "Biz tabii düzenlemeyi hazırlıyorken anayasanın amir hükmüdür, 'Devlet tekelleşmeyi ve kartelleşmeyi önlemek için gerekli tedbirleri alır.' diye bir ana hüküm var. Bunu devlet hükümete yüklüyor bu sorumluluğu. Dolayısıyla biz o sorumluluktan hareketle düzenlemeyi hazırladık. Anayasa Mahkemesinin değerlendirmesini bekleyeceğiz. Anayasa Mahkemesinin değerlendirmesinden sonra ancak ne yapacağımızı söyleyebilirim. Belki Anayasa Mahkemesi bunu reddedecek, bilemiyoruz ne yapacağını. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesinin değerlendirmesini gördükten sonra biz gerekli adımları atacağız. Ama yönetmeliği çıkartıp kanunu uygulamaya kesinlikle başlayacağız." diye konuştu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.