Tunus, siyasi partilerin marjinalleştirildiği bir ortamda erken seçime gidiyor

Tunus, siyasi partilerin marjinalleştirildiği bir ortamda erken seçime gidiyor

Tunus'ta Cumhurbaşkanı Kays Said'in yeni Anayasa metnini, 2014 Anayasası'nın aksine tek başına imzalaması, erken seçime giden ülkede siyasi partilerin saf dışı bırakılabileceği ya da bu partilerin seçimleri boykot edebileceği şeklinde değerlendiriliyor - Cumhurbaşkanlığına bağlı eski Tunus Stratejik Araştırmalar Enstitüsü Müdürü Tarık el-Kahlavi: - "Bu durumda Mecliste yeni bir görüntü oluşacaktır ama siyasette pek bir değişiklik olmaz zira bu partiler faaliyetlerine ve Said'e muhalefet etmeye devam ederler

TUNUS (AA) - ADİL ES-SABİTİ - Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in, 25 Temmuz'daki referandumla kabul edilen yeni Anayasa'yı 17 Ağustos'ta Kartaca Sarayı'nda tek başına imzalayarak yürürlüğe sokması, kendisini destekleyenler dahil olmak üzere siyasi partileri yok saymaya devam ettiği ve ana partilerin bile 17 Aralık'ta yapılması planlanan seçimlerde ötekileştirileceği şeklinde yorumlandı.

Tunus'ta 27 Ocak 2014'te devrim anayasası imzalanırken bu durumun tam tersi yaşanmıştı. Anayasa'yı dönemin Cumhurbaşkanı Munsif el-Merzuki, Başbakan Ali el-Ureyd ve Kurucu Meclis Başkanı Mustafa bin Cafer, 216 milletvekili ve yabancı diplomatın huzurunda imzalamıştı.

Aynı şekilde 7 Şubat 2014'te Mecliste bu münasebetle tertip edilen kutlamaya eski Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande ve eski Almanya Şansölyesi Angela Merkel başta olmak üzere yabancı devlet başkanları ve seçkin şahsiyetler katılmıştı.

2014'teki bu örneğin aksine 2022 Anayasası'nın, Kartaca Sarayında düzenlenen tek kişilik imza töreniyle yürürlüğe girmesi, Said'in, 13 Aralık 2021'de açıkladığı "siyasi krizden çıkışın yol haritası" kapsamında 17 Aralık 2022'de erken genel seçime gitmeye hazırlanan ülkede, siyasi partilerin geleceğiyle ilgili soruları gündeme getirdi.

- Bazı partilerin seçimlere katılımı, seçim kanununa bağlı olacak

Cumhurbaşkanlığına bağlı eski Tunus Stratejik Araştırmalar Enstitüsü Müdürü Tarık el-Kahlavi konuyla ilgili AA muhabirine açıklamada bulundu.

Kahlavi, seçim kanununun mümkün olan en geniş parti tabanına açık olması yönünde uluslararası baskılar olmasına rağmen, seçimlere katılımın, eylül ayında çıkacak seçim kanununa bağlı olduğunu ve bu kanunun, Özgür Anayasa Partisi ve Nahda Hareketi gibi muhalif cephede duran bazı partilerin seçimlere katılımını engelleyecek maddeler içermesinden endişe edildiğini belirtti.

Bu partilerin de Anayasa referandumunu boykot ettiği gibi seçimleri de boykot edebileceğini söyleyen Kahlavi, "Bu durumda Mecliste yeni bir görüntü oluşacaktır ama siyasette pek bir değişiklik olmaz zira bu partiler faaliyetlerine ve Said'e muhalefet etmeye devam ederler." değerlendirmesinde bulundu.

- Seçimlerle ilgili katılımcı bir yaklaşım yok

Sosyolog Hişam el-Haci ise "Said'in Anayasa metnini tek başına imzalamasının, siyasi süreci tek başına yönetmeyi istediğini ve müttefikler mantığına inanmadığını ortaya koyduğunu" ifade etti.

Seçimlerle ilgili de konuşan Haci, şunları kaydetti:

"Seçimler, şu an hükümet kanalıyla seçim kanununu hazırlama görevini üstlenen Cumhurbaşkanı'nın vizyonuna göre gerçekleşecek. Burada katılımcı bir yaklaşım ya da özellikle partiler olmak üzere bazı temel kazanımların korunacağına dair bir kanıt yok. Cumhurbaşkanı önde gelen partilerin bu seçimlerde rol oynamasına izin vermeyecek."

Haci, Said'in 25 Temmuz'dan bu yana aldığı kararları "darbe" olarak nitelendiren partilerin seçimlere katılmayacağını ve Özgür Anayasa Partisi gibi partilerin de katılımının engelleneceğini öngördü.

Sosyolog Haci bu durumda Meclisin, özellikle Cumhurbaşkanı'nın yasamayı bir işlev ve demokrasiyi de ruh olarak düşündüğünden, denetleyici otorite ve modern kurumsal yapının bir bileşeni olma rolünü kaybedeceğini sözlerine ekledi.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.