Matematik, birçok kişi için okul yıllarının en zorlu derslerinden biri. Kimileri için doğal bir yetenek gibi akarken, kimileri içinse karmaşık bir bulmacaya dönüşüyor. Peki bu fark neden kaynaklanıyor? Gerçekten bazı insanlar matematikte doğuştan mı başarısız?

Uzmanlara göre bu sorunun yanıtı hem biyolojik hem de çevresel faktörlerde gizli. Beynin sayı ve mantık işlemlerinden sorumlu bölgesi olan parietal lob, genetik yatkınlıkla farklı şekillerde gelişebiliyor. Ancak bu durum, “matematikte kötü olmayı kader haline getirmiyor.”

Kognitif bilim uzmanları, erken yaşta alınan eğitim, doğru öğretim yöntemleri ve motivasyon gibi faktörlerin beynin öğrenme kapasitesini ciddi şekilde etkilediğini belirtiyor. Yani, doğru yönlendirme ile herkesin matematik becerisi geliştirilebilir.

Uzmanlara göre, “Matematikte iyi olmak bir doğuştan yetenek değil, alışkanlık ve sabır işidir. Zihinsel engel olmadığı sürece her birey matematiği öğrenebilir.”

Son yıllarda yapılan araştırmalar, beyin plastisitesinin yani beynin kendini yeniden şekillendirme yeteneğinin, özellikle çocukluk döneminde çok güçlü olduğunu gösteriyor. Bu da matematiğe yönelik olumsuz inançların aslında öğrenme sürecini yavaşlattığını ortaya koyuyor.

Özetle; matematikte doğuştan kötü olmak bir mit olabilir. Asıl farkı yaratan, öğrenme ortamı, öğretmen yaklaşımı ve bireyin kendine inancı gibi unsurlar.