Prof. Dr. Aynur ÖZBAHÇE

Prof. Dr. Aynur ÖZBAHÇE

Kuantum Eşiğinin Ötesinde

Kuantum fiziğinin açığa çıkardığı gerçeklikle biliyoruz ki maddenin %99,9 gibi oldukça büyük bir kısmı enerji bulutudur. Kuantum alanı bu bilinç seviyemizle görünmez bir bilgi alanıdır.

Maddi olan her şey uzam ve zaman boyutunda bir frekans, bir dalgadır; bu sebeple bu alanda her şey birbirine bağlı ve bir bütünlük içerisindedir. Madde yani maddi olan her şey uzam ve zamanın ötesinde birbirine bağlı olan atomlardan oluştuğuna göre; siz, ben ve evrendeki tüm varlıklar kişisel ve evrensel olan bu zekâ alanı aracılığıyla birbirimizle iç içe geçmiş durumdayız. Hem de birbirine geçişi sağlayan bu bağ öyle böyle değil sicim bağıdır. Bu evrensel zeka yaşam, bilgi, enerji ve bilinç sunarak her şeye hayat vermektedir.

İnandığınız şeyin adına ne derseniz deyin, şu anda bize hayat veren şey evrensel zekadır. Örneğin uyurken bile her an nefes alıp, veriyoruz, kalbimiz günde 96 bin km hızla adeta koşarak vücudumuza kan pompalıyor; tüm bunları bilinçli olarak mı yapıyoruz? Yoksa bütün bu işleri içimizde bir yerlerde zihnimizden çok daha büyük bir zihin ve irademizden çok daha büyük bir irade mi kontrol ediyor? Cevabınızı duyar gibiyim… İşte, bu ilahi bir sevgidir! Aslında o zeka bizi o kadar çok seviyor ki bizi hayata bağlıyan her şeyi kusursuzca yapıyor. Bu, madde evreninin her yönünü canlandıran aynı evrensel akıldır.

Bu görünmez zeka uzam ve zamanın ötesinde var olur ve maddesi olan her şeyi düzenleyendir. Her yerde ve her zaman var olduğu ve hem bizim içimizde hem de dışımızda, çevremizde olduğu için bu zeka hem kişisel hem de evrensel nitelikler taşır. Evet, öyle anlaşılıyor ki içimizde biz olarak adlandırılan öznel, özgür iradeli bir bilincin yanı sıra tüm yaşamdan sorumlu olan nesnel bir bilinç de var. Gözlerimizi kapatıp dikkatimizi bedenimizden ve dış çevremizden farklı zaman ve yerlerde ortaya çıkan tüm insanlar, nesneler, olaylar ve şeylerden ayırabilirsek kuantum gözlemcisi olarak enerjimizi bize yabancı olmayan varoluş halimizden ayırarak farkındalığımızı bilinmeyen olasılıklar alanına yönlendirebiliriz. Unutmayınız ki dikkatimizi nereye verirsek enerjimizi de oraya vermiş oluruz; farkındalığımızı bildik yaşamımıza vermeye devam edersek enerjimiz de o bilinen yaşamda kalacaktır. Böylece olaylara, kişilere ve şeylere hep aynı bilinç düzeyinden bakar hale geleceğimizden hayatımızda maalesef pek bir şeyi değiştirmek mümkün olmayacaktır.

Ancak enerjimizi uzam ve zamanın ötesindeki bilinmeyen olasılıklar alanına yönlendirebilirsek ve bunun yerine bir bilinç yani kuantum potansiyeli içinde bir düşünce haline gelebilirsek kendimize yeni deneyimleri ve olasılıkları çekebiliriz. Bu durum yep yeni bir varoluşsal haldir. İşte tefekkür durumuna girdiğimizde, özgür iradeyle tanımlanan öznel bilincimiz, nesnel ve evrensel bilinçle birleşir ve böylece olasılıklar âlemine bir tohum ekmiş oluruz. Bu sebeple kuantumsal saf bilinç alanı ile bütünleşmek için gün içerisinde sessizlik ve tefekkür pratikleri yapmak sandığımızdan çok daha önemlidir.

Evreni yaratan bu koruyucu zeka, tefekkür anında egoyu bir kenara bırakıp bencillikten özgeciliğe geçmemizi sağlar. Bizi saf bilinç halinde dünyaya geldiğimiz ilk ana dönüştürür. Bir bakıma evrenle bir bütün olduğumuzun farkındalığına ulaştırır. Artık çevrede veya doğrusal zamanda bir beden değil, bedensiz; bir kimse değil, hiç kimse; bir şey değil, hiçbir şey olarak zaman ve mekanın ötesine geçmiş oluruz. Bu sonsuz olasılık alanında yalnızca bir farkındalık haline geldiğimiz andır. Artık bilinmeyenin içindeyizdir. Her şey bilinmeyenden yaratılır. Kuantum alanı bilinmeyen bu sonsuz olasılıklar alanıdır.
Endişeye hiç gerek yok siz, ben yani hepimiz saf bilinç haline dönme başarısını elde etmek için gerekli tüm biyolojik donanıma sahibiz. Doğuştan kuantumsal ışıkla doğduk. Bu ışık ne yazık ki ailede ve akademik süreçlerde yapılan yanlış eğitimlerle, korkularımızla, gölgelerimizle, o ya da bu nedenle yağmurlu havalarda mavi gök yüzünü örten gri bulutlar gibi sadece biraz sislenmiş olabilir. Ancak üzülmeye gerek yok! O ışık hepimizde bir yerlerde hep var; bizi sabırsızlıkla bekleyen o ÖZ; Mevlana’nın tabiri ile ‘canımızın içindeki o can’ doğmayı bekleyen güneş gibi bizi bekliyor…
Kuantum aleminde sevgi ile…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.