Mustafa ÖZLÜK

Mustafa ÖZLÜK

Vatanın Taşı Toprağı

Nedense gerçeklerden uzak durmak tercih edilir. Milletin nabzına göre hayali nutuklar havada uçuşur. Düşünmeden kendi mahallemizin sesine coşuyoruz. Söyleyene değil söylediklerine bakma zamanıdır. Akıl ve vicdan süzgecinden geçirmek gerekir. İlim ile hurafenin fark edilmesi gerekir.

Kara bir bulut esti mi bütün siyasiler vatanın bir çakıl taşını vermeyiz diye demeç üstüne demeç verirler. Buna kısaca halkın kazını alma diyoruz.

Çevre dostu TEMA Vakfı Başkanı Hayrettin Karaca'yı tanımış olmaktan onur duyuyorum. TEMA Vakfı aracılığı ile çevrede yaşanabilecek felaketlere çok feryat etti, dikkat çekmeye çalıştı. Duyan ve takdir eden olmadı. Her geçen gün doğal felaketler yaşıyoruz. Büyüklerin deyişi ve tecrübesi ile daha iyi günlerdeyiz.

Konya'da esnaf ve sanatkarlar salonunda bir konuşma yaptı Hayrettin Karaca. Kendinin çekmiş olduğu birçok videoyu izletti. Selin ve yelin alıp gittiği toprakları gösterdi. Taşı gediğine koydu. "Her yıl erozyon felaketinden Kıbrıs büyüklüğünde toprakları kaybediyoruz. Ama siyasiler çıkıyor vatanın çakıl taşını vermez diye nutuk atıyorlar". İşte sorun işte gerçek durum. Birileri havanda su döverek nutuk atıyor, öteki sorunu ve çözüm yollarını gösteriyor. Ama gerçeği gören ve uygulayan yoktur.

Biz de bir grup arkadaş içten alkışladık çevreci dedeyi. Sen bizim çevreci dedemizsin diye tempo tuttuk. Rahmetlinin hoşuna gitti bize doğru eğilerek gülümsedi.

Günümüzde boş sözün hiç bir önemi ve değeri kalmamıştır. Sorunlara çözüm üretme zamanıdır. Demokrasi herkesin önüne serilmiş güzel ipek halıdır. Demokrasinin, kurum ve kuralları ile işlemesi gerekir.

Seyirci kalıp kaybettiklerimiz yetmezmiş gibi bir de insan eliyle katledildi doğa. Hiç unutma günü gelince doğanın intikamı acı olur. Acı belki hafif kalır felaketler yaşanır. Görmek isteyenlere çok somut göstergeler vardır, iklim değişiminin farkında olmayan var mı? Yağışlar düzensiz yer yer şiddetli olmuyor mu?

Özelleştirme furyası seksenlerden sonra başladı. Hiç hız kesmeden devam etti. Eskiden Anayasa Mahkemesine başvurularak bazıları durdurulabiliyordu. Ama arkadan dolanma becerileri ile özelleştirme devam etti.

Emperyalizm de modaya uydu. Çiçek uzatarak para dağıtarak barış elçisi havasında el uzatıyor. Şehrin ve beldenin futbol takımına yardım ediliyor. Demir yumruğunu ipek eldiven içine saklıyor. O çevrede yaşayan her haneden bir kişi işe alınacak diye işe başlıyor. Arkasından memleket kalkınacak edebiyatı devam ediyor. Yerli ortakta bulunca her şeyimize karışacaklar. Adalet sistemine dahi, müdahale etmekten çekinmeyeceklerdir. Vergi kaçırma yetmiyormuş gibi, gösterilen vergiyi de sildir. Ne ala işler değil mi?

Bütün esnaflar vergisini dürüstçe verir mi? Suçlamak için sormuyorum. Yabancı şirket ne kadar altın çıkardığını kendisi beyan edecek. Ne kadar güzel ve ne kadar alakalı sistem değil mi?

Bunların hepsi bilene büyük sorundur. Özelleştirmenin sadece madenlerle ilgili kısmını anlatmaya çalışayım. Belki burası özelleştirmeye uymayabilir. Maden arama sahası da diyebiliriz. Vatan topraklarının maden aramak için ruhsatlandırılarak kapatılmasıdır.

Toprağımızın %20'si bu yöntemle maden aramak için ruhsatlandı. Çakıl taşı ufalandı toz oldu toprak oldu.

Vatanımız, yeraltı ve yer üstü büyük bir hazinedir . Biz ne üstünde ,ne de altında olanları kendi gücümüzle, bilimsel yöntemlerle çıkarmayı denemedik. Anadolu ,her türlü madenin, hemen hemen her bölgemizde bolca bulunduğu bir yerdir.

Vatan bizim, madenler bizimdir. Parayı kazananlar yabancı ve belirli işbirlikçilerdir. Burada nasıl kalkınma olacak. Felaketin yaşandığı yerde 8,5 milyar dolar şirket alıyor bize sadece yarım milyar dolar veriyor. Bu at bu arabayı çekmez. Döviz dışarıya giderse ülkemde döviz bollaşır mı? Yoksulluk ortadan kalkar mı?

Bir gün o madenler bittiğinde ,işleri bitince, onlar çekip gittiğinde biz o topraklardan faydalanabilecek miyiz? Çöl olarak kalsa da ıslah etmeye uğraşsak geride zehir kalıyor. Bu zehir bütün canlıları etkiliyor. Kanser erkeklerde şu anda %12 kadınlarda %8 görülüyor. Günden güne de artarak kanser vakaları çoğalıyor.

Erzincan'da bir kuş vardır. Kanadında ve vücudunda siyanür var. Kuşun kanadında, toprağımızda ,suyumuzda, havamızda siyanür var. İnsan nefesine, suyuna ,gıdasına bulaştı yaklaştı. Umudumuz birlikte güzel geleceği sağlıkla yürümektir. Kendi gücümüzle bilimsel yöntemlerle madenlerimizi çıkarırsak kalkınmış oluruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.