Yılmaz SANDIKÇI
AKIL, BİLİNÇ VE YENİ YIL
Takvimlerin Bir tanesi daha gitti çöpe. Yeni takvimden iki yaprak kopartıldı bile. Yeni yılda tüm insanlık için barış diliyoruz öncelikle. Yeni yılda huzur, bereket, mutluluk bekliyoruz da bunlar için ne yapıyoruz? Sorusu geldi aklıma yine…
*
Cevabı aramaya, yeni yılda başkaları ile uğraşmayı bırakıp kendimize bakmayı öğrenmekle başlamalıyız bence. Hem şikâyet ediyoruz hem de devam ediyoruz tembelliğe. İtiraz ve şikâyet, suçu ve kusuru başkasına atmak ne kadar da kolayımıza gidiyor değil mi! Ancak iş kendi kusurlarımızla yüzleşmeye gelince bir tembellik çöküyor üzerimize.
*
Geçen yılın dikkat çeken son olaylarına bakarsak anlarız belki, gelin bir deneyelim birlikte;
- İsrail, Filistin'de sürdürdüğü katliama vahşet seviyesini artırarak yenisini ekledi.
- Buna karşı toplanan İslam İşbirliği Teşkilatı’nda başını Suudi Arabistan'ın çektiği dört Müslüman ülke İsrail'e ambargo konulmasını engelledi.
- Kuruluşunun yüzüncü yılını kutlayan Türkiye Cumhuriyeti’nin futbol federasyonu denen kurumu, bu yılın en büyük derbi maçını o Suudi Arabistan’da oynatma isteği büyük bir rezalet ile sonuçlandı.
- Bizim için 2023 yılı, sebeplerini bilmedikleri olayların sonuçları üzerinden konuşan kifayetsiz muhterislere, işin aslını anlatma çabası ile kapandı.
- Ve yeni yıl da anlamayanlar ile anlayanlar arasındaki tartışmalar ile geçeceğe benziyor. Yeni yıldan milletimize bilinç getirmesini dilemem bundandır! Tabi bilinç kendiliğinden gelmez, düşünme seviyesinde yükselme çabasını gerektirir.
*
Hatırlamayanlar için tekrar edelim, İsrail’in başkentini Kudüs’e taşıması ve ABD'nin 2018 yılında bunu kabul ederek büyükelçiliğini Kudüs'e taşıması sonrasında, durumu protesto eden Filistinlilere ateş açarak 60 kişinin ölümüne yol açması üzerine İsrail’den büyükelçimizi geri çekmiştik… Ama 4 yıl sonra tekrar büyükelçi atadık. Peki niçin? İsrail başkentini Kudüs’ten Tel Aviv’e geri mi aldı? İsrail Filistinlilerin yaşam hakkı için garanti mi verdi? İsrail’in Kudüs üzerindeki egemenliği dünya çapında kabul görmemişken ve İsrail başkentini Tel Aviv’e geri almadıysa niçin barıştık? Barışacaksak, niçin küsmüştük?
*
Kimler yönetiyor bu süreçleri? Bu sorular, akılsız başın cezasını ayaklar çeker atasözümüzü hatırlatmıyor mu size? Yoksa kifayetsiz muhterisler, kifayetsiz muhteremler kadrosuna mı atandı, milletin algı yönetimi ile uyuşturulmuş cahilliğine güvenenlerce?
*
Kişisel ilişkilerde küsmek psikolojik bir hastalık sonucu değilse, barışmak için taktik akıl yetmez stratejik akıl gerekir! Ya uluslararası ilişkilerde küsmenin barışmanın yeri nedir, sonuçları nedir, barışmanın bedelini kim ödemelidir? Kim öderse ödesin milletimiz ödememelidir değil mi? Bu da düşünce üzerinde düşünmeyi ve düşünceyi geliştirmek için medeniyet seviyesinde tartışabilmeyi öğrenmeyi gerektirmez mi?
*
Bunu öğrenmek yerine, düşman yalanlarını tarih diye anlatanlara kanan kafa,
- Kudüs’te barışı tesis edebilir mi?
- Riyad’da derbi maçı oynatabilir mi?
*
Bunu yapamayan kafa, mensubu oldukları halkları, millet seviyesinde geliştirmeden, milletler üstü bir birlik olan ümmeti kurabilir mi? Milletin tanımı üzerinde anlaşacak kadar tartışamayanlar, ümmetin ne demek olduğunu anlayabilir mi? Elindeki taşı, kumu, çimentoyu sağlam ve düzgün tuğlalar yapmak için kullanamayanlar, düzgün duvarlar örebilir mi? Düzgün duvarları olmayan bina yükselir mi? Yükselince ayakta duracak kadar düzgün ve sağlam olmayan binalar, binaları koruyucak üst çatıyı taşır mı?
*
Peki, aynı kafa, yaşadığı coğrafyadaki dört mevsim ile övünürken, mevsimleri oluşturan güneş hareketlerini esas alan takvime karşı çıkıp, iki mevsimli bir coğrafyanın ay takvimini istemekteki çelişkiyi fark eder mi? Bunu dinin bir gereğiymiş gibi anlatanlara cevap verebilir mi bunlar? Ya şuna ne der acaba bu kafaya kananlar, ay takvimi kullanıyor diye İslam düşmanı ülkelere sempati duymalı mı Müslümanlar?
*
Fazla da garip olmamalı bu soru bence, Filistin canisi İsrail’e ambargo koymayı engelleyecek kadar seven Müslüman devletler var ya! Hatta o Müslüman(!) devletlerden biri, İslam düşmanı emperyalizmin işgaline karşı verdiği kurtuluş savaşı ile bağımsız devlet kurmayı başaran ve mazlum milletlere ilham veren Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Atatürk’ün adını futbol stadına sokmak istemedi iyi mi? Acaba, işgaline razı oldukları, emperyalistler ile yürüttükleri işbirlikçilik keyfi bozulmasın diye mi?
*
Müslüman kılığında, İslam düşmanlarına hizmet(!) edenlere karşı, milletimizi nasıl uyandırabiliriz sizce. Bir yeni yıl kutlaması üzerinden bile milletimiz arasına fitne fesat sokanlar dinin, aklın, imanın, ahlakın neresinde? Takvim bir din, iman meselesi değildir, bir iklim ve coğrafya meselesidir neticede.
*
Yeni yılınız kutlu olsun! Huzur, bereket, mutluluk yanında, kanmayı bırakıp işin aslını arama bilinci getirsin herkese…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.