Yılmaz SANDIKÇI
DEMOKRASİ VE SALTANAT
Küçük sözcüklerin taşıdığı büyük manaları anlamadan düşünenler, halk ile millet arasındaki farkı ve bağı, millet ile ümmet arasındaki farkı ve bağı idrak etmeden konuşanlar, milletin devlet yönetimine egemen olmasını anlayacak kadar düşünmeyenleri kandırıyorlar.
*
Bununla kalsalar yine iyi, kime hizmet ettiği şüpheli sahte âlimler, sözde hocalar, besleme üstatlar, hain tarihçiler sadece milletin kafasını karıştırmak için konuşuyor ve bilimi dine karşıymış gibi gösterirken, demokrasiyi de İslam’a aykırıymış gibi anlatmaktan utanmıyorlar.
*
Ata Yurdumuz orta Asya’nın batı ucunda Ana Yurt yaptığımız Anadolu’da, son bin yılda 3 devlet kurmuşuz gibi görünse de aslında kurduğumuz tek bir devlet var. Selçukludan, Osmanlıya geçiş bir hanedan değişimidir. Millet bir, düşman bir, coğrafya birdir sadece hanedan aile değişmiş ve devlete adını vermiştir. Osmanlıdan, Türkiye Cumhuriyeti’ne geçiş ise bir yönetim şekli değişimidir. Devlet yönetimine hanedan bir aile yerine, bir bütün millet geçmiştir. Yine millet bir, düşman bir, coğrafya birdir. Devlet bir ailenin değil, milletin ve milletin sekiz yüz yıl kadar önce ad verdiği coğrafyanın adını almıştır.
*
Değişen yönetim biçiminin esası milletin devlet yönetimine egemen olmasıdır! Ancak geçen yüz yıla rağmen, başarı ve kazanımları ortadayken, gerçekleri hazmedemeyenler demokrasiyi de İslam’a aykırıymış gibi anlatmaktan utanmıyorlar. Hem de peygamber efendimiz (sav) kendinden sonra liderliği soyundan birine bırakmamış, bir saltanat düzeni kurmamışken…
*
Peki, demokrasiyi İslam’a tersmiş gibi anlatanlar, İslam âleminin siyasetle bölünmesine ve Müslümanın Müslüman kanı akıtmasına hatta peygamber torununun bile katledilmesine sebep olan saltanat sevdasını nasıl İslam’a uygunmuş gibi anlatıyorlar? Bunlar kim olabilir sizce? Bunların niyeti ne olabilir sizce?
*
Sormak gerekmez mi, devlet yönetimini milletin egemenliğe bırakan demokrasiyi din dışı ilan edenlerin, saltanat sistemini dinimiz İslam’ın hangi kaynağına dayandırarak caiz gösteriyorlar acaba?
*
Egemenlik milletin olamaz, egemenlik sadece Allah’a aittir diyerek kafa karıştıranların, bu sözle Allah’a hakaret ettiğini ve düşünmeden, anlamadan dinleyip kananları bu hakarete ortak oldukları konusunda nasıl uyarabiliriz acaba?
*
Egemenlik milletindir sözüne itiraz edenler, her şeyin yaratıcısı olan Allah’ın egemenliği ile yaratılmış olan milletin egemenliğini nasıl oluyor da aynı düzlemde düşünebiliyorlar? Bunlar düşünüyor mu gerçekten? Bunlar düşünürken aklını hangi seviyede kullanıyor? Böyle düşük seviyeli düşüncelere, eksik ve çarpık söylentilere kanmaması gereken Müslümanlar, feraseti niçin terk ediyor peki?
*
Devlet yönetiminde milletin egemenliğine karşı olup, demokrasiyi İslam dışı göstermeye çalışanlar, devlet yönetimini Allah’ın egemenliğine bırakmalı diyenler, devleti yönetecek kişileri nasıl seçecekler acaba? Yoksa birilerinin gördüğünü iddia ettiği rüyalara dayanarak “rüyakrasi” gibi bir yönetim şekline mi geçeceğiz bunlara kanarak? Ya da başa bela gelmeden tedbir almak yerine başa bela gelince tepki veren ve yetmediği yerde milleti etkilemek için dua edenlerin eliyle “duakrasi” gibi bir yönetim şekline mi geçeceğiz yoksa?
*
Bunlara, yani binlerce yıl önceki Hamburabi Kanunları ile Allah’ın şeriatı arasındaki farkı anlamayanlara, Arap örfü ile İslam şeriatını birbirine karıştıranlara ve bir de bunlara kananlara işin aslını nasıl anlatabiliriz acaba?
*
Avrupa’da saltanatı devam ettiren ülkeler vardır diyenler, işin aslını gizleyip, görüntü üzerinden konuşanlardır. Avrupa’da süren saltanatlar, saltanat haklarını milletinin egemenliği ile paylaşmaya yüzlerce yıl önce başlamışlar ve devlet millet iç içe bir demokrasi uygulaması geliştirmişlerdir. Bunu göz ardı ederek konuşanlar samimi değildir.
*
Söylentiye, görüntüye, dedikoduya kanmak yerine samimiyetler işin aslını arayanlara selam ve dua ile.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.