Kılıçdaroğlu’nun Genel Başkanlığı döneminde böyle sormuştum ve bu CHP o CHP değil, bunlara bakarak kuranları da böyle sanmayın, bunlara bakarak yargılayın demiştim.
*
İzninizle hatırlayalım; Görüntüye ve söylentiye aldanmayı bırakalım ve lütfen, feraset ve basiret işin aslını esasını anlamaya çalışalım. Bugün, neredeyse gözümüz önünde dönen dolapları anlamazken, dün hakkında konuşurken daha dikkatli olalım, kanmayalım.
*
Zamanında, devletimizi kuran CHP’nin içinde palazlanıp kültür ve inanç kodlarımızın sınırlarını aşan bazı çıkışlarına bakarak CHP’yi yargılayanları da yadırgıyorum demiştim.
*
Unutmayın, kurucu CHP’yi kuranlar da içinde bulunanlar da hepsi birer Osmanlı evladı idi… Onların çözüm diye önerdikleri, ancak bize ters gelen düşünceleri için CHP’yi suçlamadan önce, bu düşüncelerin Osmanlı’da geliştiğini atlamayalım.
*
İlkeleri arasında hem Devletçilik, hem Halkçılık hem de Milliyetçilik ilkelerini aynı anda bulunduran CHP’yi siyaset yelpazesinde sola yerleştirenleri, komünizm ile eşleştirenleri yadırgamak yetmez, kınıyorum.
*
Laiklik ilkesini dinsizlik gibi uygulamaya çalışanlar kadar laikliği dinsizlik gibi göstermeye çalışanların da aynı hain projeye hizmet ettiğini ve laikliğin aslında güzel dinimizin kirli siyasete alet edilmesini önlemek için gerekli olduğunu anlatmayanları da kınıyorum.
*
Yadırgamak, yargılamak, kınamak yetmez! İşin aslını perdenin arkasını da anlamak gerekir, dün komünist tarafta olanlar bugün bölücülerle yan yana duranlar bugün CHP yönetime nasıl geldiler?
*
Bazılarına göre devlet, bazılarına göre CHP Dersim’de katliam yaptı gibi iftiraları atan hainlere, 1941 yılında Ukrayna’da yapılan Yahudi katliamının resimleri altına Dersim yazarak paylaşan hainlere cevap veremeyen Dersimli CHP yöneticilerini kınıyorum. Yazık!
*
CHP, iftira edildiği gibi Dersim’de katliam yapmış olsaydı ne bir Dersimli ne de bir Dersimci hademe bile olamazdı CHP’de. Olabilir miydi sizce?
*
Bir kaset operasyonu ile gelen birisi yönetiyor CHP’yi ve CHP’nin kadrolarını da CHP’den seçilecek milletvekili adaylarını da o belirliyor. Ülkenin kaderi ile oynuyor. Peki, nasıl oluyor da oluyor?
*
Bu basit sorulara cevap verilemediği için, milletimiz arasında yayılmakta olan Atatürk düşmanlığı, önce Cumhuriyet düşmanlığı seviyesine oradan da demokrasi düşmanlığına çıkacak CHP’yi yöneten Kılıçdaroğlu kadrosu bunu düşünemiyor mu?
*
Müslüman kılığında İslam düşmanlığı yapanlar yetmedi, Kemalist kılığında Kuvay-ı Milliye düşmanlığı var birde… Ve oturduğu koltuğu demokratik bir başarıya değil de ahlaksız bir kaset operasyonuna borçlu olanlar bu sahtekârlığa çözüm arar mı?
*
Muhalefet partisi olarak bile, Türkiye’nin seviyesini düşürüyorsunuz demiştim Kılıçdaroğlu’na…
*
O koltukta ne var da tüm adalet duygunuzu köreltiyor arkadaş?
*
Oysa çok basit değil mi; demokrasi dediğin şey, seçenlerin hesap sorma hakkını, seçilenlerin hesap verme sorumluluğunu güvence altına alan sistemdir… Bu durumda demokrasi İslam’a terstir diyen kimdir? Buna cevap aramalıdır. Uğruna peygamber torunu bile öldürülen saltanatı savunanlar kimin hizmetindedir? Buna cevap aranmalıdır.
*
Unutmadan, demokrasilerde kalite muhalefet partisinin gücüne bağlıdır. Muhalefet partisinin gücü ile iktidar partisinin hukuk devleti ile kanun devleti arasındaki farkı anlama seviyesi ile “bir kavme olan kininiz sizi adaletten uzaklaştırmasın” diye uyaran Kur’an-ı Kerim’i anlama seviyesine bağlıdır. Zan ile aldanmak yerine işin aslını, dinin manasını arayanlara selam ve dua ile.