Prof. Dr. Aynur ÖZBAHÇE

Prof. Dr. Aynur ÖZBAHÇE

Kuantum Fiziği Gerçekliğinden Bilinç

Gerçekliğin rüya benzeri doğasının keşfiyle, bilim adamları bilincin hem fiziğin hem de evrenin yaratılmasında başlıca rol oynadığını anlamışlardır. Bilinç fizik terimleri ile maalesef açıklanamaz. Çünkü bilinç var oluşun temelidir. ‘Bilinç başka herhangi bir şey üzerinden de açıklanamaz’ der Avusturyalı fizikçi Schröndinger. Ne kadar haklıdır; temel olduğu için bilinç, enerji ya da madde gibi evrenin başka özelliklerine indirgenemez.
Bilincin kaynağının salt beyinde olduğunu düşünmek görsel iletişim programlarında gördüklerimizi TV içinde aramak gibidir. Bilinç beyinden doğmaz, aksine beyin ve diğer bütün maddeler bilincin dinamik bir modifikasyonu olarak doğar.

Alman fizikçi Max Planck, ‘Bilinci temel olarak görüyorum. Maddenin bilinçten türetildiğini düşünüyorum. Bilincin arkasına geçemeyiz. Hakkında konuştuğumuz her şeyi, var olduğunu varsaydığımız her şey bilinci işaret ediyor’ demiştir. Beyin yalnızca maddedir, bilinç ise maddeyi ve beyni alt kümesi olarak kapsar.

Kuantum fiziği, karşıtların hayal ettiğimiz gibi karşıt olmadıklarını; gizemli bir şekilde birleştikleri bir dünyaya işaret eder. Çünkü zaten evrende karşıtı olmayan bir şeyi algılamamız mümkün değildir. Bu konuyu isterseniz uzmanlık alanımla açıklayalım. Toprak yalnızca maddeden ibaret değildir; toprak adeta içerisinde bir enerji (ruh), bir bilinç taşır. Tohum toprakla karşı karşıya gelmeden o bilinci fark edemeyiz; bilincin kendisini açığa vurması için tohumun direnişe geçmesi şarttır. Örneğin elimize bir tohum koyarsak o tohum büyüyemez ama aynı tohumu toprağın altına gömdüğümüzde, tohumun enerjisi toprağın adeta bilinciyle bütünleşir. Toprak tohuma ışığa doğru büyümeyi ve potansiyel ruhunu bir şekilde gerçekleştirmeyi ilham eder sanki. Yani, toprağın maddesi maddenin ruhundan ayrı değildir. Ruh, karşıtı olan maddenin aracılığı olmadan hiçbir şekilde kendisini açığa vuramaz. Bir başka deyişle, madde ve ruh (enerji) karşıtlıkların evreninde daha derin birleşik bir anlamda ayrılmaz parçalardır.
Bu bakış açısına sahip olduğumuzda evrenden ayrı olarak var olduğumuz yanılsamasını aşar, doğal olarak kendimizi daha büyük bir ekosistemin parçası olarak algıladığımız daha bütüncül bir yaklaşıma kavuşuruz.

Evrendeki her şey birbirinden ayrı değildir, varlığımızın en derin, en temel düzeyinde karşılıklı bağlantılı ve bağımlıdır. Ancak bu gerçeği sadece düşünsel olarak değil kalplerimizde de idrak etmenin zamanı gelmedi mi? Dünyamıza şöyle bir baktığımızda bir olduğumuzun en etkili ifadesini sadece şefkatle gösterebileceğimizi anlamalıyız. Daha iyi bir dünyayı ancak şefkatle kurabiliriz. İnsan, evren dediğimiz bütünün tamamı, kendisi değildir sadece o bütünün sınırlı bir parçasıdır. Görevimiz, yaşayan tüm canlıları ve bütün doğayı kucaklayarak şefkat çemberini genişletmek, kendi ellerimizle hapsettiğimiz bu yaşamı zincirlerinden kurtarmak olmalıdır.

Peki Ya Sizce…
Bilinçli evren, bilinçli insan farkındalığına erişebilmemiz duası ile sevgi ile kalınız…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.