Kuantum fiziğinin açığa çıkardığı gerçekliklerle artık biliyoruz ki zihin ve madde birbirinden ayrı değildir. Bilinçli ve maalesef çoğu bilinçsiz düşüncelerimizin ürünü olan duygularımız kaderimizi kontrol eden planların ta kendisini oluşturmaktadır.

Çift Yarık Deneyi’nin açığa çıkardığı mucizevi gerçeklikler sandığımızın aksine hayatımızı oldukça derinden etkilemektedir. Geçmiş yazılarımdan hatırlayacak olursanız deneyde parçacıkların davranışını daha iyi anlamak için yerleştirilen göze karşı fotonlar hem gözlendiğini fark etmiş hem de gözlenme eyleminde davranışını değiştirerek parçacık gibi davranmıştı. Öyleyse bu deneyden evrenin işleyiş mekanizması ile ilgili şu gerçeklikleri çıkarabiliriz. Sizin düşüncelerinizi de çok merak ediyorum…

1- Gözlemci yoksa maddesel varlık yoktur; kuantum zerreleri gözlem yapılana dek kesin değerler taşımazlar ve evrende her şey gerçekte dalga yani olasılık ihtimalinde bulunur,

2- Evren elektromanyetik sinyallerden oluşan bir enerji, olasılıklar bulutudur. Tüm olasılıklar yani kuantumsal alemdeki olası kadersel ihtimaller insanın mevcut algılarındaki bilincine kapalıdır. İnsan gözlem yaptığı an sadece olasılıklardan biri maddeye yani beş duyumuzla fark edebileceğimiz hale dönüşür ve görünür olur,

3- Evrende her şey titreşen ışık (foton) sicimleri halinde enerji dalgalarından ibaret; madde ise bir yanılsama ve insan bilincinin bir ürünü. Benliğimizin ötesinde evrende sadece elektriksel sinyaller var. İslam Peygamberi de ‘Dünya hayatı bir rüyadan ibârettir. Dünyada servet sahibi olmak ise rüyada define bulmak gibidir’ diyerek kuantumsal alemin bu rüya benzeri doğasına adeta ışık tutmuştur. Bu sebeple olacak ki ‘insanın öldüğünde uyanacağı’ söylenir,

4- Evrende canlı cansız her şeyde bir bilinç vardır, (dikkat edin zeka demedim bilinç dedim; bu iki kavram arasındaki farkı da bir önceki yazımda paylaşmıştım). Bu sebepledir ki tasavvufi öğretilerde eşyanın tabiatıyla eylemde bulunacağına inanılır,

5- İnsan da evrendeki diğer her madde gibi parçacıklar bütünü olduğu için çevresine enerji yayar. İlk karşılaşmalarda enerji aldım ya da almadım sözü tam da bu yüzdendir,

6- Hedeflerimizde ne kadar net ve ısrarcı olursak tıp kı deneydeki bir gözün bu istekleri koruyup kollaması gibi hedeflerimiz parçacık gibi davranır ve isteğimiz her ne ise tam isabetle gerçekleşir. Aksi halde hedeflerimiz bir parçacık gibi değil dalga gibi davranır ve evrende sayısız ihtimalde karşılık bulur. Yani cüzi irade ortadan kalkar ve neyin gerçekleşeceği ihtimali külli iradenin evrenin takdirine geçer,

7- Maddenin sadece 10-12’lik kısmı doludur; bu kadar küçük dünyamızda hayatımızda iyi giden şeyler varsa elbette koruyup kollamalı. Ancak hayatın sırrı %99,999999999999’luk kuantum alanının olasılıklarında gizlidir. Ve çift yarık deneyinden de artık biliyoruz ki madde olarak davranmasını beklediğimiz fotonlar gerçekte enerji gibi davranıyor ve evrende sayısız ihtmali oluşturuyorlar. Bu sebeplerle Şems ‘Hayatınızı altüst etmekten korkmayın, altının üstünden daha iyi olmadığını nereden biliyorsunuz?’ diyor. Evrenin sırlarına vakıf olan ölmeden uyananlar işte bu olasılıklar evreninde tam bir teslimiyet içerinde yaşamışlardır,

8- Kanaatime göre kuantum fiziğinin açığa çıkardığı en önemli gerçeklik ise bilim ve maneviyatı buluşturmasıdır. Bu gerçekliklerde insanda farkındalık oluşturulabilinirse dünyaya barış ve huzurun geleceğine inanıyorum.
Kuantum fiziğinin açığa çıkardığı doğaüstü gerçekliklerin yabancı kaynaklarda bile maneviyatla ve tasavvufi düşünce biçimleriyle bire bir örtüştüğünü görmek insanı tekrar tekrar İlahi Olanın Zekasına hayran bırakıyor. İşte bu sebeple Kuantum Bilinç Sisteminin kaynağı, güç aldığı ana merkezi kâinattaki canlı-cansız her şeyi yaratan İlahi Düzenin şifreleri olduğu için içine girdiği, nüfuz ettiği her şeyi sil baştan ve en önemlisi de tam da olması gerektiği gibi şekillendirme ve dönüştürme gücüne sahiptir.

Kuantum sırlarına yolculukta sevgi ile kalınız.