Prof. Dr. Aynur ÖZBAHÇE

Prof. Dr. Aynur ÖZBAHÇE

Mantığın Çalışma Biçimi ve Kuantum

Çevremizdeki insanları iyi gözlemlersek. İnsanda mantığın iki şekilde çalıştığını görürüz; ‘iki değerli ve dört değerli’. Zihni iki değerli mantıkla çalışan kişilerde meydana gelen olayların, durumların yani bir şeylerin karşılığı 1- ya doğrudur 2- ya da yanlış, üçüncü bir seçenek kesinlikle yoktur. Bu tip insanların algılama biçimini ifade etmek için kullandığımız çok yerinde bir deyimimiz de vardır; ‘at gözlüğü ile bakmak’ deriz.
Bu durumu bir örnekle açıklayalım. Örneğin, karşımızda bir dünya haritası olduğunu düşünelim. Ancak karşımızda duran şeyin dünya haritası olduğunu bilmediğimizi varsayalım. Herkes bulunduğu noktadan gördüğü şeyin doğru olduğunu varsayacaktır öyle değil mi? Örneğin, Türkiye önünden gördüğü şey de sadece Türkiye’dir. Amerika’ya bakan sadece Amerika’yı, Rusya önünden bakan da sadece Rusya’yı görecektir. İşte bu bakış açısı iki değerli bakış açısıdır; bu bilinç sistemi bırakın üçüncüyü ikinci seçenek bile sunmaz. Ve maalesef hem kişisel hayatımızda hem de toplumsal ve küresel alanda ouluşan sorunlarımızın ana kaynağını bu iki değerli düşünce sistemi oluşturur. Bilerek ya da çoğu zaman bilmeden bu kısır düşünce yapısı bizleri adeta esir alır.

Oysa aynı örnekte dünyayı kuş bakışıyla gören kişi ya da kişiler haritada var olan her şeye vakıf olur. İşte dört değerli düşünce sistemi aynen böyle çalışır. Evrenin tüm gerçekliği önüne serilmiştir. Çünkü dört değerli mantıkla zihni çalışanlarda üçüncü olasılık ve olayları kuşatan sonuçlar hep değişebilir öngörülüktedir. Dört değerli mantıkta meydana gelen şeyler 1- doğru, 2- yanlış, 3- hem doğru hem yanlış ve / veya 4- ne doğru ne yanlıştır. Yani bir şeylerin bu dört seçenekten hangisinin diğerlerinden daha doğru olduğu olaylara hangi bakış açısından bakmayı seçtiğimize bağlıdır. Dört seçeneğin hepsi de bakabildiğin pencereden doğrudur. Kesinlikle ‘benim doğrum doğrudur ve tek doğruda budur’ bakış açısı yoktur.

Dört değerli mantık sahibi kişiler kişisel gerçekliğin tamamen bakış açısı temelli olduğunun bilincindedir. Çünküğ algıladığımız şeyler gerçekliğimizi oluşturur. Zaten Yaradan da ‘ben kulumun zanlı üzereyim’ demiyor mu?

Dört değerli mantık, karşılıklı bağımlılığın, sınırsız bütünlüğün ve her şeyin Birliği’nin mantığıdır. Kuantum gerçekliğinde yüzey ile derinliğin, içerisi ile dışarısının, parçayla bütünün, kök ile dalın daha incelikli, katmanlı ve verimli bütünleşmesi vardır. Dört değerli görüş önerdiği seçeneklerle hoşgörü ve uzlaşı mantığı temelline dayanır. Her problemin görüşülebileceği, konuşulabileceği olası görüş noktaları sunar. Ya doğru ya yanlış şeklinde sığ bir tutumun ötesinde; aşırılıklar arasında sonsuz bir seçenek spektrumu sergiler; tıpkı gökkuşağı gibi... Bu mantık daha kapsayıcı bir düzeyde olaylar arasında nasıl derin bir tutarlılığın ve bütünlüğün parçası olabildiklerini ilişkin yeni bir öngörü ve hoşgörü sunar.
Ancak maalesef zihin yapımızı değiştirmeden iki değerli mantıkla düşünmeye koşullanmış bir zihinle dört değerli mantığı kavramamız olası değildir. Bu sebeple Einstein ‘sorunları meydana getiren bakış açısıyla sorunları çözemeyiz’ demiştir. İnsanlık olarak birlikte yaşama kültürünü oluşturmak istiyorsak bakış açımızı değiştirmekten başka çaremiz yoktur. İşte tam da bunun içindir ki zihinde esneklik sahip olabileceğimiz en büyük zenginliğimizdir. Kuantum bu anlamda bakış açımızı değiştirmeye imkan tanır.

Bu sebeple bir sonraki yazımda ‘olumsuz düşünce virüsü olarak da bilinen memetik düşüncelerden ve kuantumun bu olumsuz düşüncelerden arınmada nasıl yardımcı olacağı?’ konusuyla devam edeceğiz.
Bilinçte esnekliğe sahip olabildiğimiz bir dünyayı kurabilmemiz duası ile sevgiyle kalınız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum