Mustafa ÖZLÜK

Mustafa ÖZLÜK

Okumayan ve Düşünmeyen Toplumlar Geleceğe Yürüyemez

Vatanı ve milleti için her türlü özveriyi gösteren öğretmenler gününü kutluyorum. Karanlığa ve cehalete karşı verdikleri mücadeleyi takdir ediyorum. Ömür boyu etrafını aydınlatmaya çalışan öğretmenleri kutluyorum. Çalışmayı, verim almayı, okumayı yazmayı, başarmayı sizden öğrendik öğretmenim. Işığınız daim olacak.

Bir toplumun yazgısı, insanların okuma ve düşünme alışkanlığına bağlıdır. Soru sormayan, araştırmayan, okumayan bir toplum kendi yolunu çizemez. Bilgi üretemeyen toplum, başkalarının söylediğiyle yetinmeye zorlanır. Bu nedenle okuma ve düşünme, bir süs değildir; geleceğin güvencesidir.

Geçmişte yaşanan olaylar da bunu açıkça gösterir. Yıllar önce rahmetli İsmet İnönü hakkında söylenen yanlış bir söz, araştırılmadan doğru sanıldı ve alkışlandı. Oysa İnönü, askerlik eğitiminden geçmiş, cephede savaşmış bir komutandı. Bir yanlış sözün doğru gibi kabul edilmesi, okuma ve sorgulama eksikliğinin sonucudur. Araştırmayan toplum, gerçeği değil duyduğunu doğru sanır.

Rahmetli İsmet İnönü'ye asker kaçağı diyen siyasetçi. Buna inanıp alkışlayanlar da parti mensupları . Kısaca biz sizi istediğimiz gibi kandırdık demek istiyor. Boş dedikodu yoktur sonu. Düşünmezsen çok kaşınırsın ,kendini yere yaparsın .

Bugün tarikatların ve çıkar gruplarının geniş kitleleri etkilemesinin nedeni de aynıdır. “Bir lokma bir hırka” diyerek sade yaşam öğütleyen kimi yapılar, kendileri milyonluk araçlarla geziyor. Tari katlarda ortaya çıkan servet tartışmaları bunun açık örneğidir. Sorgulamayan insanlar kolayca yönlendirilir; düşünen insanlar ise sömürüye izin vermez.

Toplumun gelişebilmesi için okuma ve düşünme kültürünü toplumun her yerine yaymak gerekir. Okullarda çocuklar soru sormaktan çekinmemeli, ezber yerine anlamaya yönlendirilmelidir. Kütüphaneler yaşayan yerler haline getirilmelidir. Aileler çocuklarına örnek olmalı, evde kitapla bağ kurulmalıdır. Gençlerin emeği değer görmeli, bilgiye önem verilmelidir. Medya da bilgi içeriklerini çoğaltarak halkı doğruya yaklaştırmalıdır.

Toplumun ekonomik durumu da çok önemlidir. Toplum okuma yazma öğrenmeyi yeterli görüyor. Okuma alışkanlığı kazandırılmıyor. Bunun altında elbette ekonomik durumu görmemiz gerekir.

Öyle evler var ki ne gazete, nede dergi giriyor . Hiçbir okuma kitabı dahi yok. Varsa çocukların ders kitaplar. Kıyıda köşede kalanları vardır. Her gün bir gazete giren evle, hiç gazete girmeyen ,kitap girmeyen evdeki bireyler aynı olur mu? Okuyan ve düşünenler işte önde. Kitapsız ve okumasızları kolayca kandırabiliyorlar.

Burada okullar, yerel yöneticileri ve ulusal yöneticiler kitaplara ulaşmayı çoğaltmaları gerekir. Bu toplumu gelişmesine katkı sunacaktır. Toplumun refah seviyesi ve bilgi seviyesi yükselecektir. Yalanın neden hızlı yayıldığını anlamak zor değil. İnsan zihni kolay olanı seçer. Gerçek emek ister; yalan ise çabuk yayılır. Bu yüzden düşünmeyen toplumlar, başkalarının düşüncesiyle yaşar. Bu, yalnızca bireysel bir sorun değil; ülkenin geleceğini etkileyen bir durumdur.

Düşünme ve üretme becerisini kazananlar kolayı seçmezler. Bilgiye ulaşma ,araştırma ve sorgulama yeterliliğine ulaşmışlardır. Zihni doğuştan yorgun olan araştırmaya meyilli değildir. Yaşamın her alanında ulaştıkları ile yetinirler. Gelişme ve ilerleme ufku yoktur bunlarda.

Bir ülke ancak okuma, düşünme ve üretme üzerine kurulursa ayakta durabilir. Okumak dünyayı anlamayı sağlar, düşünmek doğruyu yanlıştan ayırmayı öğretir, üretmek ise toplumu güçlendirir. Bugün ülkemizin en büyük gereksinimi, düşünme alışkanlığının yeniden güçlendirilmesidir.

Yazılı basın kadar görsel yayınlarında bilimsel ve düşündürmeye yönelik olması gerekir. Daha kolay olan televizyonlar gerçekleri doğru vererek düşünmeye yardımcı olmaları gerekecek programlar yapmalıdır. Programlar ne kadar gerçekçi olsa da insanlar sorgulayarak düşünce beyanı yapabilmelidir.

Düşünmeyen insanların gelecek planlaması olmaz. Onlar olan bitenlerden de etkilenmezler. Özgürlüğü barışı ve daha iyi bir hayat yaşamayı hayal bile edemezler . Bulundukları halde memnun olurlar. Değişme ve gelişmeden rahatsızlık da duyabilirler.

Kapalı bir yerde sanatın ve gelişmenin olmadığı yerde yaşayanlar kültürün ve yaşamın geliştiği yerde yaşayanlar arasında gözle görülür farklar ortaya çıkar. Dar çevreden çıkan kendini geliştirme arayışına girerse düşünme de başlar. Akıl ve doğru düşünme aydınlığa götürür. Cehalet içinde düşünen karanlıkta kalır.

Gerçekle yalan arasındaki perdeyi kaldırmak, ancak bilgiyle olur. Bir toplum kitapla büyür, akılla güçlenir. Bu nedenle çocuklara ve gençlere vereceğimiz en değerli öğüt şudur: Oku, düşün, sorgula… Çünkü özgürlük ve gelişme buradan doğar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.