RAHMET İKLİMİ VE BİZ

"İçinizden (sağlam ve mukim olduğu halde) Ramazan’a ulaşanlar orucu tutsunlar. (Bakara suresi 185)

Selman (R.A.) diyor ki: "Resulullah (S.A.S.) Şaban Ayının son gününde bizlere bir hutbe irat ederek: ‘Ey insanlar! Sizi büyük mübarek bir ay gölgesi altına almaktadır. İçinde bir aydan daha hayırlı Kadir Gecesi vardır. Orucu farz, kıyamı (teravihi) sünnettir. Onda nafile bir ibadet yapan farz sevabını, farz işleyen de yetmiş katını alır. Karşılığı cennet olan sabır ve ihsan ayıdır. Müminlerin rızkı onda çoğalır, bir oruçlunun orucunu açtıranın günahlarını Allah bağışlar ve hiçbir şey eksiltmeden onun sevabını kendisine de verir. Hepimiz bulamayız, diyenlere de bir hurma ve bir yudum su ile de açtırana aynı sevabı verir. Evveli rahmet, Ortası mağfiret, sonu da cehennemden âzâd günleri olan Ramazan’da ikisi rıza-i ilâhiyeyi tahsil, ikisi de müstağni olamayacağınız dört haslette çok bulunun. Bunlar şehadet kelimesi ve istiğfar ile cenneti talep, cehennemden istiazedir. Oruçluya iftar zamanı su içireni de Allah’a Teâlâ, içtiği takdirde cennete girinceye kadar susaması mümkün olmayan havza Kevser’den içirir" buyurdu.

Evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu cehennemden azatlık olan mübarek bir aya girdik. Allah bu günlerin feyzinden, bereketinden ziyadesiyle istifade etmeyi nasip etsin. Ülkemizin ve dünyanın gündemi her ne kadar bizim bütün düşünce hayatımızı etkisi altına almış olsa da bizim her şeye rağmen maddi manevi değerlerimize sımsıkıya sarılmamız gerekir.

Her ne kadar ekonomik sıkıntı içinde olsak da gönül dünyamız ne kadar tarumar edilmiş olsa da elimizdeki güzelliklerin kıymetini bilmemiz gerekir. Zira zaman, bir nehrin denize aktığı gibi geri dönüşü olmayan bir sona doğru hızla akıp gidiyor.

On bir ayın sultanı Ramazan ayı da bu değerlerimizin en önde gelenlerindendir. Birlikteliğin en yoğun hissedildiği, manevi atmosferin adeta zirveye çıktığı bu günler, fert olarak adeta kendimizi resetleme imkânı bulduğumuz günlerdir. Hem ruhsal hem de bedensel sıhhat bulduğumuz ender vakit dilimidir.
Tutulan oruçlar sayesinde beden temizliği, sadakalarla, zekatlarla mallarımızın temizliği, tövbe ve istiğfarlarla günahlarımızdan arınarak ruhumuzun temizliğini yaptığımız bu günlerimizi, güncel sorunları bahane ederek çok ucuz bir pahaya harcamayalım. Unutmamak gerekir ki, biz üzüntümüzü de, acımızı da, sevincimizi de hakkını vererek kendimiz yaşarız. Çünkü biliriz ki güzele engel olan her şey, şeytanidir ve şeytana fırsat vermemek için dengeli bir hayat yaşamak bir Müslümanın en büyük sorumluluğudur.
Cahiliye döneminde bile haram aylar olarak bilinen üç aylarda savaşlar dururdu. Bu zamanın çirkeflerinin bu zaman dilimini özel olarak zulüm, fırsatçılık, yağmacılık ve akla gelebilecek daha birçok kötülük için kullanması elbette ki bir rastlantı değildir. Bilinçli olarak seçilen bu günleri bize zehir ederek bu mübarek günlerin feyzinden istifade etmemize engel olmaktır.

İnadına güzel ahlakı yüceltmek için mücadele etmek zorundayız. Dilimizi kötü sözlerden, gözlerimizi haramdan, kulaklarımızı kötü sözleri dinlemekten alıkoymakla kalmayıp, en güzel en temiz nasıl yaşanırsa öyle yaşayıp, güzel örnek olmalıyız.
Unutmayalım ki, içinde bin aydan daha değerli olan kadir gecesini bünyesinde bulunduran bu mübarek ayın en kıymetli kazanımı şüphesiz ki Kur’an’ı Kerimin bu ayda nazil olmaya başlamasıdır. Güzel ahlakı yaşayabilmenin yolu da Kur’an’ı Kerimi hayatımıza tatbik etmekle mümkün olduğu gerçeğini göz ardı etmemektir.

Bu ayda yapılabilecek en güzel amel, Kur’an’la yeniden kucaklaşıp, onu hayat rehberi yapabilmek için gayret sarf etmektir.

İnsanlığı layık olduğu âlâ-i illiyyine nail kılan ibadetler, hayırlar ve faziletler için cihanşumûl bir mevsim, mü’minler için de kaçınılmaz bir fırsat olan Ramazan, nefse ve onun sultasına karşı çok güçlü bir mücadele ve mane­vi eğitim ayı olmaktadır. Çünkü in­sanlığı korkunç karanlıklardan ve felâket getiren düşünce ve kötü geleneklerden, süflî emel ve ihtiraslardan kurtaran Kur’an-ı Kerim, Hz, Peygamberimize bu ayda "Oku" emriyle nâzil olmaya başlamış bu sebeple okuma ve okutma ayı olmuştur.

Hz. Peygambe­rimizin Ramazan hayatından alınan örneklerle, gerek îslâmın intişar ve inkişafında ve gerekse içten ve dıştan yapılan kültürel aşındırma ve manevi erozyonlara rağmen Müslümanların, bilhassa milletimizin hayatta ve dim­dik ayakta kalmasında, İslâmî birlik ve beraberliği pekiştiren ve insanlarımızı birbiriyle kaynaştıran Ramazan ibadet­lerinin ve dini merasimlerinin tartışmasız en büyük âmel olduklarını inkâr etmek mümkün değildir. (Diyanet Dergisi)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.