Yakup ÇAK
Yeni nesil züğürt ağalar…
Geri dönüşüm arabası hurda kâğıtların biriktirildiği alana yanaştı. Üç kişiydiler. Biri diğerlerinden biraz daha gençti. Eldivenlerini giydiler, kâğıt hurdalarını kucaklayıp arabaya yüklemeye başladılar. Çok zor bir iş olması nedeniyle hepsinin yüzünden hayatından bezmiş gibi bir ifade vardı. Birbirleriyle sohbetleri, şakalaşmaları bile işlerini severek yapmadıklarını gösteriyordu. Çok kısa bir zaman çalışmış olmalarına rağmen kâğıt tozuyla beraber, terleri tişörtlerinden çıkmış, sanki bilerek ıslatılmış gibiydi.
Herkesin bir ekmek teknesi vardı. Kimisi ekmeğini bunlar gibi terin, tozun içinden çıkarmaya çalışıyordu, kimisi taşın kayanın içinden, kimisi bir makine başında, kimisi bir tezgâhın arkasında, kimisi de masa başında… Herkes payına düşeni toplama telaşında. Malzemeyi satan da, onu işleyen de, onun hurdasını toplayan da aynı döngü içinde kendisine ayrılan rızkını topluyordu.
Memnuniyet ise kimsenin kapısından geçmiyor gibiydi. Herkes kabullenmese de rolü gereği hayata tutunmak için elinin erdiği işe katlanmak zorundaydı. Zira öyle bir kavganın ortasına düşmüştü ki, ne vaz geçebiliyordu, ne de severek bir iş yapabiliyordu. Ortalık sevmediği işi yapmak zorunda kalan, yaşamak istediği hayatı sadece hayalinde şekillendirenlerle doluydu.
Yaklaşık yarım saatlik çalışmanın ardından çay molası verdiler. Genç olan ilk önce lavaboya gidip elini yüzünü yıkadı, ardından çay ocağından bir bardak çay doldurup, fabrikadaki makinalara merakla bakmaya başladı. Daha önce hiç görmediği makinalar dikkatini çekmişti. Bir de en çok dikkatini çeken, fabrikadaki çalışanların nerdeyse hepsi tertemiz kıyafetlerle çalışıyorlardı. Diğer iki çalışanlar ise hemen kapının önünde bir gölgeye geçmişler bir yandan çaylarını içerken, bir yandan da serinliyorlardı. Genç olan, hem merakını gidermek, hem de bir şeyler konuşabilmek için yaklaştı.
“Kolay gelsin ustam” dedi. Makinanın operatörü yumuşak bir ses tonuyla mukabelede bulunda
“Teşekkür ederim sağ ol sana da kolay gelsin.”
“Bu makine ne iş yapıyor?”
“Sizin attığınız kâğıtların kesimini yapar.”
“Değişik bir makineymiş.”
“Öyledir. İlk defa mı görüyorsun? Diye sordu usta.
“Evet, ben işe daha bugün başladım.”
“Öyle mi, hayırlı olsun, bir mesleğin yok muydu?
“Sağ ol usta. Biz köyde hayvancılık, çiftçilik yapıyorduk, mecbur kaldım şehre geldim.”
Dilinin altında öyle büyük baklalar vardı ki, sanki bir an önce çıkarıp kurtulmak istiyordu. Oysa herkesin bir geliş bahanesi vardı. Ya kişinin kendisi ya da babası, dedesi bir bahanenin ardı sıra gelmişti şehre. Herkesin ortak paydası, bahanesinin ve şartların zorlamasıydı. Oysa ne güzel olurdu, herkes yaşamak istediği yerde yaşasaydı, yapmak istediği işi yapsaydı…
“Hayırdır, neden mecbur kaldın?
Öyle bir iç çekti ki, gözleri buğulanmıştı. İçini yakan ateş gözlerinden taşıyordu. Çaresizlikten değil, zorunluluktan olduğu aşikârdı.
“Abi, köyde bizim malımız mülkümüz çok, hayvanlarımız, tarlalarımız, evlerimiz var. Gel gör ki, köyde yaşıyorum diye evlenecek kız bulamadık. Kimse köye kız vermiyor, kimse köye gelmek istemiyor, ben de çaresiz şehre geldim…
“Allah kolaylık versin, ne kadar yevmiye alıyorsunuz?” diye sordu usta.
“Yevmiye değil, asgari ücretle çalışıyorum. Buradan aldığım paranın bir kıymeti yok, aslında buradan aldığım benim cep harçlığım desem yalan olmaz. Onca malın mülkün içinde gelip böyle işlerde çalışmak zoruma gidiyor. Köyde iki katlı evim var, ahırlarımız hayvanla dolu, tarlalarımız ekili, inan abi abartmıyorum, belki şu işinde çalıştığım patronum kadar varlıklıyız. Dedim ya başka çarem kalmadı. Bu insanları anlamıyorum abi, bu kadar malı mülkü değil de, buradan aldığım asgari ücreti tercih ediyorlar.”
Bu taşınma son zamanlarda duyulan ilk hikâye değildi. Ama son olmayacağı da kaçınılmaz bir gerçekti. Yaşam kültürünün bu denli değişmesi elbette hayra alamet değildi. Görünen manzara aslında çürümeye yüz tutmuş bir yaşam kültürünün çığlıklarıydı. İnsanın ilk aklına Şener Şen’in Züğürt Ağa filmi geliyordu. Öyle bir durumla karşı karşıyayız ki, neredeyse bütün fabrikalarda bir “Züğürt Ağa” maalesef bu sebepten dolayı çalışıyordu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.