Yılmaz SANDIKÇI
BAYRAM TEMİZLİĞİ
Bir Ramazan ayını daha uğurluyoruz, evlerde bayram temizliği başladı bile, heyecan ve sevinçle… Misafirleri ağırlayacağımız mobilyalar, halılar, aksesuarlar yerli yerinde ve ter temiz olmalı değil mi? Peki ya gönüller ne durumda?
*
Yine Japonya’dan bir örnek var aklımda. Hem Japonya’nın 1650 – 1980 yılları arasındaki ekonomi tarihi konusunda çalışma yapmış olmam hem de Japonya seyahatlerim ve Japonya ile onca ticaret, nice izler bıraktı zihnimde.
*
Geçmişte Japonlar yılda bir kere akrabalardan sözü dinlenen bir büyüğün evinde toplanıp, kim kimden haksızlık gördüyse, kim kimin hakkını yediyse, kim gıybet edip, dedikodu çıkardıysa ortaya döküp konuşmak ve işini aslını ortaya çıkarmak için bir tür helalleşme toplantısı yaparlarmış… Yani karınlarındaki kurtların büyümesine izin vermeden, küçükken dökme toplantısı… Günümüz Japonya’sında uygulamasını bulamadım ancak Japon insanı ve toplumunda izlerini görmek mümkün. Diğer yandan, anlatısı bile ders almaya yeter.
*
Konuşurken kul hakkı ve helalleşme konusunda mangalda kül bırakmazken, bayram temizliğine verdiğimiz önemi akrabalar arasındaki sorunların temizlenmesine vermiyoruz nedense? Dini bayramlar sayesinde yılda iki defa birbirini ziyaret eden Müslümanlar, sıla-i rahim yapar, çocukları ve fakirleri sevindirir, küsleri barıştırırlar… Peki, küsler barışırlar mı gerçekten? Peki, bu bayramlaşma ziyaretleri kırgın, kızgın dostlar ve akrabalar arasında barışı, huzuru tesis eder mi gerçekten? Yoksa sözde, şekilde, görüntüde mi kalır sadece? Yani, hesaplaşmadan helalleşme olur mu sizce? Samimiyetle cevap verin lütfen!
*
Atalarımızdan böyle gördük diyerek gelenekçilik görüntüsünde gericilik yapanlar, inanç ve geleneklerimizi şeklen yaşamamıza ve manayı yaşamımıza uygulamamıza engel oluyorlar! Buna niçin izin veriyoruz hala?... Bırakın siyaset yapmayı, o partiymiş bu partiymiş filan tartışmayı, biz insana, mümine yakışacak seviyede sohbet bile edemiyoruz henüz. Büyük küçük, güçlü zayıf hep birlikte şeklin ardındaki hakikati anlayacak, sorunlarımızı fark edecek ve çözümler bulacak kalitede konuşamıyoruz bile. Konuşmayı bilmiyoruz neredeyse! Yapabilenler varsa tebrik ederim elbette. Ancak, genele bakınca görünen o ki; tüm yaşam dengemiz(!) ezme ve ezilme üzerine, toplumdaki temel sosyal ilişkilerimiz bile zalim ve mazlum ilişkisi neredeyse...
*
Baskın olmak, güçlü olmak, kendi görüşünü dayatmak haklı olmak için yeterli değildir. Hakikati ortaya çıkarmak için konuşmak yerine haklı görünmek için konuşmak insan olana da mümin olmak isteyene de yakışan bir şey değildir… Bir de kendi hesabını vermeden başkasına hesap soranlar var ki, bunlar ailenin, akrabaların, toplumun temelinden çıkan incir ağacı gibiler. Hesaplaşmadan, işin aslını ortaya çıkarmadan görüntüde yapılan helalleşmeler hep bu tiplere yarar. Şekli ve görüntüyü aşıp manayı yaşamayı öğrenmezsek bu tiplerin etkisi artar.
*
Bunların, fitne dedikoduları, fesat iftiraları ve haset yalanları ile kirlettiği dünyamızı temizlemek için bayramlaşma ziyaretlerimizi kullanamaz mıyız? Aynı bayram öncesi evde ve eşyalarda yaptığımız temizlik gibi… Biz bu temizliği yaptıkça, kirli tiplerin aile içindeki, dost ve akrabalar arasındaki arabozucu kirli etkileri azalacaktır bence… Bu sayede “insan olmadan” Müslüman olunacağını zannetme hastalığına tutulan tipler zamanla azalacak ve “insan” olma yolculuğunda ilerlemeye çalışan Müslüman sayısı artacaktır… Ardından “kendinden emin olunan” yani “mümin tipi Müslüman” sayısı çoğalacaktır. Bu da toplumumuzda huzuru artıracaktır, ne dersiniz?
*
Japonların yaptığı gibi veya kendi geliştireceğimiz yöntemlerle yapacağımız helalleşme toplantıları, insan olma yolculuğunda ilerlemeye çalışanları ikiyüzlülükten kurtarır… Kurtulanlar çifte standartlı davranmayan, yandaşlık için hakikati saptırmayan, gerçeğin üzerini örtmeyen, yalan yere şahitlik etmeyen, insanlar arasındaki küslükten menfaat sağlamayan, kendi menfaatini milletin menfaati üzerinde tutmayan, ayrımcılık yapmayan yüksek bir ahlak seviyesine ulaşacaktır!
*
Hakkını yediği, dedikodusunu yaptığı, iftira attığı, iyi niyetini kötüye kullandığı, kıskançlık duygularını üzerinde tatmin ettiği, kandırdığı, aldattığı kişi(ler)den, ilgili akrabalar veya dostlar önünde af dileyecek ve hatasını kabul edebilecek ahlak seviyesine çıkabilen kişiler yani erdem sahibi olabilen kişiler, mümin seviyesine yükselecektir. Olabilir mi sizce de?
*
Gönülleri temizleyecek helalleşmenin dilden bir “hakkını helal et – helal ettim gitti” demek olmadığını, ciddiyet ve samimiyet gerektiren bir davranış olduğunu anlamalıyız artık. Huzura vesile olacak manada yaşayacağımız nice bayramlar diliyor, Ramazan Bayramınızı tebrik ediyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.