Yılmaz SANDIKÇI

Yılmaz SANDIKÇI

BEYAZ RUSYA’DAN SELAM

Ukrayna’nın kuzeyinde, Polonya’nın doğusunda, Rusya Federasyonu’nun batısında ayrı bir Rus ülkesi Beyaz Rusya. Doğu Avrupanın ortasında 207 bin km kare toprak üzerinde 10 milyona yakın nüfusu var. Başkenti Minsk ve BDT (Sovyetler Birliği yıkılınca bazı eski SSCB ülkelerinin 1991 yılı sonuda kurduğu Bağımsız Devletler Topluğu) üyesi olmakla birlikte Rusya Federasyonunun en yakın müttefiki. Bu sebeple, Avrupadan tepki alan ve ekonomisini yenilemekte geciken bir ülke. Özel sektör hala yeterince gelişmemiş durumda.

*

Tarihini, konumu sebebi ile çevresindeki ülkelerin işgaline karşı koymakla geçirmiş bir ülke Beyaz Rusya. Bu kaderi geçen yüzyılda da aynen devam etmiş; Birinci Dünya Savaşında Almanlar işgal edince ülke ilk defa “Beyaz Rusya Halk Cumhuriyeti” adını alarak Almanlara bağımlı bir devlet olmuş. Almanların 1. Dünya Savaşından yenik ayrılmasının ardından, batısındaki bazı toprakları Polonya’ya bırakarak aynı adla SSCB’ne katılmış.

*

İkinci Dünya Savaşında Moskova’yı hedef alan Alman orduları tarafından 1941 yılında tekrar işgal edilmiş ve 3 yıl bu işgale karşı mücadele vermişler. Minsk’teki 2. Dünya Savaşı Müzesi bu mücadeleyi anlatıyor. Geçen Cumartesi günü gezdim, ilginç olduğu kadar iç burkan bir müze burası.

*

Almanların Yahudilere yaptıklarını biliyordum da Ruslara da aynı zulmü yaptığını bilmiyordum açıkçası. Irkçılık etmenin nasıl insanlık dışı bir hastalık olduğunu anlatan bir müze sanki Minsk 2. Dünya Savaşı Müzesi… Milliyetçilik ile ırkçılık arasındaki çizginin ne kadar ince olduğunu anlamayanlara anlattır sanki.

*

Bu müze, dönem itibarı ile Almanların sanayi ve teknoloji alanında nasıl da üstün bir gelişme başardığını gösteren bir müze aynı zamanda. Müze, işgale uğramanın acısı altında Sovyetlerin ve Rusların kendine gelme ve savunmaya geçme süreci yanında işgalin Sovyet Rus sanayisindeki gelişmeyi nasıl tetiklediğini ve işgali nasıl atlattığını gösteriyor. Bir bakıma son savaşların, bilek gücü yerine beyin gücü ile yapıldığını anlatıyor.

*

2. Dünya Savaşının, bize ya da başkasına yapılması fark etmez, ancak insanlık onuruna yakışmayan vahşilikler ile dolu olması ayrı bir üzüntü kaynağı. Çalışkanlıklarına sempati ile baktığımız Almanların böylesine kontrolsüz bir azgınlığa geçme sebebini zihinlerini işgal eden ırkçılık hastalığına bağlıyorum… Müzedeki sayılara göre, Beyaz Rusya’nın 2milyon 370bin kayıp verdiği, SSCB’nin 26 milyondan fazla kayıp verdiği ve toplamda 60 milyondan fazla can kaybına neden olan bir savaştır 2. Dünya Savaşı. Bu savaşta ölen asker sayısının 3 katı kadar sivilin öldürülmesi de vahşetin boyutunu göstermektedir. Vahşetin sebebini milliyetçilik ile ırkçılık arasındaki çizginin ince olmasına bağlıyorum.

*

Bu ince çizgiyi geçenler sadece Almanlar değil bu arada, İspanyol da Fransız da İngiliz de tarihte bu azgınlık sınırlarını defalarca aşmışlardır ancak son faturayı ödeyen Almanlar olduğu için en çok onların yaptıkları kalmış akıllarda.

*

Beyaz Rusya, 2. Dünya Savaşında 3 yıl bu azgınlığa karşı savaşmış ve 1944 yılında işgalden kurtulmuş. 1991 yılında SSCB yıkılıncaya kadar birlik içinde kalan Beyaz Rusya, yeniden bağımsızlığını ilan etmiş. Bu süreçten sonra SSCB devlet yapısının dağılması ile oluşan düzensizliğin ve ekonomik yıkımın acıları ile yüzleşirken, Rusya Federasyonuna kan ve dil bağı ile yakın durması sonucu Avrupadan tepki almış ve ekonomisini yenileyemesine izin verilmemiş. Halen eski SSCB görüntüsünü koruyan bir yapıya sahip ve özel sektör fazla gelişmemiş.

*

Geçen yıl Rusya Federasyonu’nun Ukrayna’ya saldırısında topraklarının kullanılmasına izin verdiği için batı blokundan tekrar darbe yemiş… Öyle ki, İstanbul’dan Minsk’e Bulgaristan ve Romanya üzerinden 2 saat kadar süren uçak yolculuğu şimdi tam ters yönden Gürcistan üzerinden ve Ukrayna’nın kuzeyinden 5 saate çıkmış durumda.

*

Gidip gördüğüm 50. ülke olarak Beyaz Rusya, huzur veren mimarisi yanında 2. Dünya Savaşında maruz kaldığı vahşetin burukluğu ile kazındı hafızama. Ve ırkçılığa karşı en büyük silahın milliyetçiliğk olduğunu hatırlattı bana. Milliyetçiliği ayaklar altına alan kafanın uyandırılması da gerekiyor bu arada. Minsk’ten selam ve dua uyananlar ile uyandıranlara.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.