Mustafa ÖZLÜK
Sönmeyen Işık Bilim
Bir sorunla karşılaşınca neden en iyisini seçmeye çalışırız? Doktor, mimar, gazeteci, öğretmen veya diğer mesleklerde en iyisini seçmeye çalışırız. Her meslekte aynı unvan yok mu? Bilimsel yolu seçiyoruz burada. İşinde en iyi olanı aramaya başlıyoruz. Karanlıktan çıkıp aydınlığı arıyoruz bir yerde.
Hemşehrimiz Zülfü Livaneli ne diyor? " Doğrudur kitap okumak karın doyurmuyor, ancak karnı tok beyni boş adamlardan çektiğimiz kadar hiç kimseden çekmedik. " Boş teneke boş ses veriyor. Donanımlı, bilgili, işini en iyi bileni arıyoruz. O zaman cehalete dur, bilime geç dememiz lazım.
Ruhun karaysa gözün karıncayı deve görür. Doğru ve gerçekten tamamen uzaklaşır. İnsan kendi olamaz. İnsanlığını, dilini, öz benliğini bulamaz. İlimi ve bilimi seçmezsek ilerleme olmaz. Köksüz ve bilgisiz olduğu için, kuru yaprak gibi savrulur. Bizi biz yapan, düşünmemizi sağlayan dilimize sahip çıkalım. Gençlerin ve milletimizin geleceğini çalmayalım.
Dilimizi, kültür ve sanatla beslemek gerekir. Bilim ve teknolojiyi başa almak gerekir. En başta olmasak da içinde ön saflarda bilim yolunda olmamız gerekir. Bunun dışında kalırsak karanlıktayız. El etek öperek yalpalar dururuz.
Atatürk diyor ki bir gün söylediklerimle ters düşerseniz bilimi seçiniz diyor. Toplum bilime kattığı değerle dünyada yerini alır. İnsanlık için yaptığı buluşlar ve hizmetle takdir kazanır.
Yıllardır savaş yorgunu bir ülke idik. Vatansız kalma ile karşı karşıya kaldık. Öz dili ile okuryazar yok denecek durumdaydı. Cahil bırakılmış, yoksulluk içinde bir Türkiye. Başkent seçilen Ankara'nın köylerinde okul yok. Cehalet karanlığı karabasan olmuş yurdumuzda. İlim ve bilim ışığının köylere de ulaşması gerekirdi. Elde eğitilmiş insan gücü yoktu.
Çözüm üretmek istendikten sonra çare bulunur. Askerde onbaşı, çavuş olan yetenekli çocuklar seçiliyor. Altı aylık bir eğitimden geçirilerek, eğitmen olarak köylere gönderiliyordu. Sadece eğitim değil köylülere el uzatıldı. Eğitimin yanında çiftçilik, tarım, çobanlık çeşitli el becerileri de verildi. Buradaki denemede başarılı yönler geliştirilerek sayısı artırıldı.
Olumlu sonuçlar alınınca eğitmen yetiştirme yerlerinin sayısı artırıldı.
Hedef doğru sonuca en kısa zamanda ulaşmaktır. Niyet vatan ve millet olunca çalışmalar hızlandırıldı. Eğitmen yetiştirmedeki faydalı görülen alanlar seçilerek, faydasız yönleri terk edildi. Yirmi bir tane köy enstitüleri açıldı. Burada faydalı olacak yönler geliştirildi. Burada eğitim alan yiğitler, ömür boyu karanlığa karşı ışık oldular. Aynen eğitmenlerde olduğu gibi tarım ve sanayi içinde bilinçlendirme çalışmaları öğrencilere kazandırıldı.
Köy enstitülerinden rahatsız olanlar onun kapatılması için ellerinden geleni yaptılar. Akla, hayale gelmeyen iftiralar yağdırdılar. Çünkü onların özlemi karanlığaydı; aydınlık onları rahatsız etmişti.
Enstitüler yerine köy öğretmen okulları açıldı. Türkiye'de türkü söyleyerek binalar sadece köy enstitüsünde yapıldı. Özgürce eğitildiler ve halay çektiler el ele kol kola. Bu birlik ruhu yurdun her yerinde okul yapmaya koşan bu çocuklar birilerini rahatsız etti. Karanlık özlemi çeken, cehaletle beslenenlerdi bunlar. Yurdun neresinde bir aksama varsa yiğitler oraya koştular. Vatan ve millet sevgisi bunu gerektiriyordu. Aldıkları eğitim bunu söylüyordu.
Işığı hiçbir güç söndüremedi. Doğruyu, ilimi ve bilimi seçenler hiç yenilmedi. Doğan ışık karanlığı aydınlattı. Karanlık güçler ışıktan yarasalar gibi kaçar saklanır. Onun için ilim yolu sonsuza kadar ve sonuna kadar açık.
Kısaca söylemek gerekirse milletin ve köylünün bilinçlenmesi toprak ağalarını, feodalları rahatsız etti. Onun için 17 Nisan 1937'de açılan köy endüstrileri yine İsmet Paşa'nın Cumhurbaşkanlığında kapatıldı. İstemesen de bazen ecel gelir kapını çalar. Kazanan sömürcüler görünse de kaybeden Türk milleti idi.
Çok yönlü ve donanımlı eğitimden vazgeçildi. Eğitim çevreden koparılarak sınıfa kapatıldı. Çevreye yararlı olmak engellendi, Öğretmen okulu mezunları tuğla örme ve tarım bilgisi konularında donanımlı değildi.
Öyle bir güne geldi ki eğitim, uygulamasız ve yaşamdan kopuk hale geldi. Ziraat fakültesini bitiren öğrenci çok basit ağaç budama ve aşılamayı beceremedi. Tarımı, yaşamayı öğrenmeden Ziraat Mühendisi oldu. Hiç pratik elektrik görmeden elektrik mühendis oldu. Eğitim masa başı memurları yetiştirdi. Her alanda ilerleme değil gerileme yaşandı.
Mehmet Şimşek rasyonel zeminden başka çaremiz kalmadı dedi. Aynı bakan doğru olmayan enflasyon hesapları önümüzü göremez hale getirdi dedi. Akıl ve bilimden uzaklaşan ileri gidemez. Yerinde sayarak olduğu yerde kalırlar.
Yanlışın cezasını millet çeker. Çektirenler keyfine bakar. Akıl ve bilim, adalet herkese iyilik sağlar. Cehalet millete kölelik yaşatır. Diline, ilmine dört elle sarılırsak birlikte aydınlığa çıkarız, başarıları yakalarız.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.